Cemaatlerin kendisini düzeltmesi için her şeyden önce öz eleştiri yapmak durumdalardır. Dünyadaki kapitalist örgütlere ve devletlere alet olmadan hayatiyetlerini devam etmek durumdalar. Kapitalistlerin ayak oyunlarına ve onlara oyuncak durumuna gelmemelidirler. Birey ve tolum olarak İslam dinine zarar vermeye hiç kimsenin hakkı olmamalıdır. Bu yüce dine zarar vermek demek onun buyrukların dışına çıkmak demektir. Bu yüce dinin temsilcileri isek ona zarar vermek hakkımız değildir. İslam dini mensupları olarak kendi aramızdaki çeliş- ki ve sıkıntılarımız sonuçta kavga ve savaşlara neden olmaktadır.

Bu sıkıntı ve kavgaları bitirmek için İslam ümmetinden olan her kes dönüp kendine bir bakmalıdır. Yoksa bu günkü Müslümanların manzarası hoş değil ve dünyada çok kötü bir görüntü vermektedir. İslam toplumu bireyler ve bireylerde cemaat ve cemiyetlerden oluşmaktadır. Bireyler düzelirse cemaat ve cemiyetler düzelecektir. İslam ülkelerindeki cemaat ve cemiyetler bu gerçeği mutlaka görmeliler.

Bu konuya önem vermeliler. Yüce yaratanın emir ve yasaklarına uymalılar. Emir ve yasakları çiğnemiş olmaları bu bela ve musibetlere uğramışlardır. Kendi aralarında hak, hukuk, adaletli olmadıkları için kavga ve savaş halındadırlar. Bunların kendi arasındaki kavga ve savaşları onların yeniden İslam dinine dönüşleriyle mümkün olacaktır. Yüce Allah “ Ey imam edenler iman ediniz” ayetiyle biz inanlara ikaz vermektedir. Biz Müslümanların zaman zaman kendi hatlarımızdan vaaz geçerek gerçeği görmemiz için yüce yaratan tarafından yapılan uyarmalardır.

Her cemaat durduğu noktadan iki adım diğer cemaat ve cemiyete doğru yürümeli ve İslam ümmeti altında birleşmek üzere harekete geçmelidir. Önce insan, sonra Müslüman ve daha sonra cemaatleşmelidir. Her Müslüman yüce peygamber Muhammed Mustafa (S.A.S ) sancağı altında toplanmayı bilmeli ve uygulamalıdır. Yoksa her kes kendi cemaat ve cemiyet liderinin altında toplanırsa İslam’da birlik ve beraberlik olmaz.

O zaman ayrılma olur ve bu günkü manzara ortaya çıkar. İşte bu günkü rahatsızlığın kaynağı da budur. İslam düşmanları bunu iyi tespit ve teşhis ettikleri için İslam ümmetini birbirine vurmakta hiçbir sakınca görmemektedirler. Bazen de İslam ümmeti buna alet olmakta geri durmayıp Müslüman kardeşinin ölümüne ortak olmaktadır.

Bu günkü dünya da Müslümanlar birbirini vurmakta ve öldürmekte zevk alır duruma gelmiştir. Bu bela ve musibetten kurtulmanın çaresi gerçek İslam dinine dönmektir. Yoksa yüce Allah gazabında kurtulması ve rahmetine ve rahmanına kavuşmanın imkânı yoktur.

Cemaat ve cemiyetler dünyalık toplamaktan çok Allah’ın rahmet ve rahmanını kazanma peşinde olmalılar ki gerçek Müslüman olsunlar ve bu sıkıntı ve dertten kurtulsunlar. Yoksa bu kirli savaş devam edecek İslam ümmeti kendi dünyasını da ve insanlığın dünyasını da perişan edecektir. İslam dışı güçler bu kavga ve savaştan nemalanmaktalar. Bu savaş çok kirli bir savaş İslam ümmeti üzerine kurgulanmış bir savaştır. Çare İslam’dadır. İslam’a yeni baştan dönmektir. İslam’ın saygı, sevgi, hoşgörü okyanusundan kana kana içmekten geçer. Cemiyet ve cemaatler tarihte ki görev ve sorumluluklarına geçmeli insanlara iyiyi, güzel olan dinimizi kural ve kaidelerini öğretmek ve birlik olmayı hedeflemeliler. Nerede birlik ve beraberlik İslam’da ve İslam sancağı altında, Kuran ve sünnette birlik ve beraberlik olmalıdır. Yoksa bu günkü İslam ümmettin dağınıklığı felakettir.

Müslüman yeni baştan düşünmeli ve ayrılık noktalarını bırakmalı ve birleşmeye bakmalıdır. Ayrılıkta azap ve birlikte rahmetin olduğuna inanmalıdır. O zaman yüce yaratan bize rahman ve rahmet Kanaatlarını gerecektir. O zaman Müslüman düşman silesinin farkında olacaktır. O zaman düşmanın kurduğu hile ve tuzakların farkında olacaktır. Bu günkü İslam coğrafyasının derdi bu aslında.

İslam coğrafyasındaki yer üstü ve yer altı kaynakları sömürmek için İslam toplumu kavgalı hale getirilmiştir. Onlarda bu fırsatta İslam coğrafyasını sömürebildikleri kadar sömürmeye devam etmektedir. İslam coğrafyasındaki yer altı ve yer üstü kaynaklar biterse bu kavga biter fakat o zamanda başka kavgalar başlatılır. Önemli olan akıllı olmak ve kavgalara alet olmadan yaşayabilmeyi öğrenmektir.

Sonuç olarak cemaat ve cemiyetler bir kez daha düşünmeli ve mana dünyasına ağırlık vermelidir. Dünya metasın fazla itibar etmeden ruh dünyasına yatırım yapmalıdır. Dünya önemsenmeli fakat dünyalık aralarındaki problemleri derinleştirmeden çözüm bulmalıdır. Müslümanlar bolluk ve zenginlik içinde olmalı fakat bu bolluk ve bereket onları birleştirmelidir.

Yoksa Müslümanlar fakir olsun diyen yok. Önemli olan gelir kaynaklarını sosyal paylaşımda hak, hukuk, adalet gözeterek yapmalardır. Bu olursa kavga çıkmaz. Hak ve hukukun olduğu yerde zulüm olmaz, zulmün olmadığı yerde kavga ve savaş olmaz mesele budur ve böyle bilinmelidir. Onun için yüce yaratan Kuran’ın birçok ayetinde ” Ey iman edenler iman ediniz “ diyor hatırlatmasını biraz önce yapmıştım. Kendimize çeki ve düzen vermek yüce yaratanın rahmet ve rahmanına kavuşmak için. Topyekûn helak olmamak için bunu yamak her bir Müslümanın görev ve sorumluluğudur.