Türkiyede çoğunluğu oluşturan Müslümanlar iktidar olunca; islamî grupların, cemaatlerin, fırkaların içine birtakım Kripto Yahudiler ve Kripto Ermeniler de sızdı, karıştı.
Bendenizin, bir Müslüman olarak böyle konuşmaya hakkım var mı?.. Böyle konuşursam fitne ve fesat çıkmasına sebep olur muyum?..

İsmi vermemek, kimlik belirtmemek şartıyla pek âlâ konuşabilirim. Bu konuda en büyük fitne benim bu sözlerim değil, islamî hareketin içinde birtakım Kriptoların karışmış olmasıdır.

Her vatandaşın din konusunda tek kimliği olmalıdır. İki kimlikli olmak ahlakî=etik değildir.

Tek kimlikli Yahudi ve Ermeni vatandaşlarıma bir şey demiyorum.

Lakin adam aslen Yahudi, bu asıl kimliğini saklıyor, Müslüman postuna bürünüyor ve islamî hareket içinde dolaplar çeviriyor, casusluk ve ajanlık yapıyor, zarar veriyor, tefrika çıkartıyor, yolsuzluk yapıyor. İşte bunu kabul edemem.

Müslümanlar Yahudi cemaati içine sahte Yahudiler, casuslar; Ermeni cemaatinin içine sahte Ermeniler, casuslar soksalar doğru olur mu? Olmaz olmaz olmaz!

İslamî hareketin içine sızan Kriptolar bu hareketi dejenere edecek, çürütecek, kirletecek birtakım kirli işler yapmışlar, yapmaktadırlar.

1. İslam dininin ve ahlakının izin ve ruhsat vermediği yollarla haram servetler edinmişlerdir.

2. Kur’an, Sünnet, Cemaat, Sevad-ı Âzam, Cadde-i Kübra Müslümanlığına zarar vermişler, İslam Protestanlığı kaos ve anarşisi çıkartmışlardır.

3. Dinde reform, dinde yenilik, dinde değişim, dinde Feminizm yaparak İslamı tahrif etmeye yeltenmişlerdir.

4. Türkiyenin bölünmesine yol açacak sinsi işler yapmışlardır.

Vatandaş Yahudi ama kendini Müslüman gösteriyor… Asıl inancı ve kimliği Museviliktir… Dıştaki Müslüman kimliği iğretidir, gerçek kimliği Yahudiliktir… Böyle bir şeye olabilir demek mümkün müdür?

Yirminci yüzyılın ilk yarısında Kürt Yahudileri vardı. Şimdi bir tek Kürt Yahudisi ortalıkta görünmüyor. Bir kısmı, 1948’den sonra İsraile göç etti, hattâ içlerinden biri Genelkurmay Başkanı oldu.

Bir kısmı kaldı ama gizli ve sinsi bir metamorfoz geçirerek Müslüman oluverdiler. Bunların bazıları zeytinyağı gibi kısa zamanda suyun üzerine çıktı.

İnternette arayınız, adamın veya kadının ismini soyadını yazdıktan sonra bir de Yahudi kelimesini ilave ediniz ve karşınıza çıkan bilgileri kayd-ı ihtiyatla okuyunuz.

Musevilikte, Yahudi kimliğini ve inancına koruyarak, yalancıktan Müslüman olmak konusunda fetva ve ruhsat vardır ama Müslümanlıkta böyle bir şey yoktur.

Sık sık yazıyorum, lakin halka bazı acı gerçekleri anlatmak pek kolay olmuyor.

Şiî mezhebine mensup gibi görünen birtakım Kriptolar da vardır. Bunlar İranın Meşhed bölgesinde yaşayan Kriptoların Türkiyeye hicret etmiş olanlarıdır ve kendilerini Şiî Müslüman olarak göstermektedirler.

Kriptoların en tehlikelileri ve sinsileri Pakradunilerdir. Onların üç kimliği vardır. En üstteki iğreti İslam kimliği… Onun altındaki gizli Ermeni kimliği, en altta Yahudi kimliği.

Pakradunilerin tarih boyunca yaşadıkları maceralarla, kurdukları devletçiklerle ilgili Türkçe dışında çeşitli dillerde yazılmış kitaplar vardır ama çağımızdaki Pakradunilerle ilgili hemen hemen hiçbir bilgi yoktur.

Pakraduniler siyasî İslamın içine sızmışlar mıdır? Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Ucuz itirazları işitir gibiyim… Efendim bize Kripto Yahudilerin, Kripto Ermenilerin, Pakrudunilerin isimlerini, adreslerini bildir… Onlara şu cevabı veririm:

Cep telefonu numaralarını ve özel hayatlarındaki hobileri de bildireyim mi?...

Yahu bu Kriptolar meselesi öyle nazik, öyle vahim bir meseledir ki, isim verilecek olsa yer yerinden oynar, atom bombası tesiri yapar.

İslamî kesimde öyle cemaatler, vakıflar, dergiler, hizipler, fırkalar, gruplar var ki, milyarlarca dolarlık imkanları bulunuyor. Bunlardan biri veya birkaçı bu Kriptolar meselesini ilmî metodlarla incelesin, araştırsın ve neticeyi millete ilan etsin.

Bu benim işim değildir. Şu hususu da üzülerek beyan edeyim ki, şifahî kültür bataklığına saplanmış Müslüman çoğunluk bugünkü haliyle bu konuda hiçbir şey yapamaz.

2015 yaklaşıyor, Ermeni Tehciri konusunda ne gibi hazırlıklarımız var?

Bizde mükemmel kültür İbranicesi, Ermenicesi bilen kaç Kripto uzmanı bulunmaktadır?

Türkiye’de en kolay şey Müslüman halkı aldatmaktır.

İnternette araştırın, Kripto Yahudiler, Kripto Ermeniler, Müslüman postuna bürünmüş Yezidiler, Nesturiler, Kırımçaklar, Tatlar, Kripto Karaylar şunlar bunlar hakkında akıllara dehşet verecek bilgiler bulacaksınız. Müslümanlar bu bilgileri araştırıyor, bir araya getiriyor, okuyor, ibret alıyor mu?

Büyük dedelerinin Türkçe mezar kitabelerini okuyamayacak derecede cahil bırakılmış bir toplum Kripto mripto meselesini çözemez.

Peki bu işin sonu nereye varacak?... Öyle bir yere varacak ki, büyük bir gümbürtü olacak, yer yerinden oynayacak.

(İkinci yazı)

Allah Yolunda Cihad Farzdır

EHL-İ SÜNNET İslamlığında cihad fi sebilillah farzı kesinlikle vardır.

Cihad fi sebilillah ikiye ayrılır: Nefs ile yapılan büyük cihad; küffar ile yapılan küçük cihad.

Büyük cihad yaparak nefslerini terbiye edemeyenler, küçük cihatta başarılı olamaz.

Her amelde=işte olduğu gibi cihatta da niyet önemlidir. Bir Müslüman, cihadı ihlasla Allah rızası için yapmazsa, ameli kabul edilmez.

İslam karşıtları ve düşmanları islamî değerler içinde en çok cihattan korkmakta ve nefret etmektedir.

Bu maksatla bir kısım reformcuları, light ve ılımlı İslamcıları, dinde yenilik ve değişim taraftarlarını, BOP’çuları İslamda cihad yoktur konusunda istihdam etmektedir.

Hindistan İngiliz sömürgesi iken, kendisini nebi ilan eden Mirza Gulam Ahmed, cihadı kaldırmıştı ve bundan İngilizler çok memnun kalmıştı.

Cihad başka şeydir, terörizm başka şey; bu ikisini karıştırmamak gerekir.

Cihad ile cihadizm arasında fark vardır.

Vücuduna patlayıcı maddeler bağlayacak ve sonra bir alış veriş merkezine gidecek, düğmeye basacak, hem kendisi havaya uçacak, hem de bir suçu olmayan gayr-i muharib kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar parçalanacak… Buna cihad değil, terör denir.

İslam, ihtiharı, küfre yakın büyük bir günah sayar.

Savaş, insanlıkla ilgili çok acı bir realitedir. İnsanlık tarihindeki savaş yılları, barış yıllarından daha fazladır.

İslamda cihad sadece savunma savaşı değildir.

Cihad yeryüzünde İslam Barışını tesis etmek için yapılır.

İslamın gayr-i müslimlere üç teklifi vardır:

Ya Müslümanlığı kabul edin ve bizimle eşit olun.

Yahut İslam hakimiyeti kabul edin, size can mal ırz namus nesep kültür, kimlik, din ibadet güvenliği verelim, huzur içinde yaşayın.

Bunu da kabul etmezseniz cihad…

Türkiyedeki bütün reformcu cereyanlar Kur’andaki, Sünnetteki, Şeriatteki cihad farzını kaldırmak, tâtil etmek için hummalı şekilde çalışıyor.

İslamda cihad yoktur söylemlerine paralel olarak üç hak ibrahimî din vardır ve bunların üçünün bağlıları ehl-i necat ve ehl-i Cennettir safsatasını çıkarttılar.

İslam cihadı Büyük Barış için yapılır.

Müslümanlar cihad ruhunu kayb ederlerse kölelikten, sömürüden, zillet ve rezaletten, ezilmekten kurtulamaz.

Haçlılar Kudüs’ü Müslümanların elinden alınca yetmiş bin kişiyi vahşice amansızca gaddarca katl ettiler.

Salahaddin Kudüs’ü geri alınca bir Hıristiyanın bile burnu kanamadı, taşıyabildikleri kadar eşyalarını ve servetlerini alıp gittiler.

Resulullahın (Salat ve selam olsun ona) Halifesi Emîrülmü’minîn Ebubekir Sıddîk, Şam tarafına gönderdiği orduya kadınları, ihtiyarları ve çocukları öldürmemeleri, kuytu köşelerde ibadetle meşgul papaz ve keşişlere ilişmemeleri, meyveli ağaçları kesmemeleri emrini vermişti.

Amerikalılar Irak da böyle yaptılar mı?

İsrail Gazze’de kadın, çocuk, ihtiyar, sivil herkesi katl ediyor, bebekleri bile öldürüyor.

İslamda cihad yoktur diyen reformcular ve din tahrifçileri, İslam dünyasını dolaylı bir intihara sürüklemek istiyor.