Türkiye, bugün, Birinci Cihan Harbi’nden sonra ilk kez bu kadar büyük zorluklarla karşı karşıya. Yanı başımızda Suriye’de yaşananlar, bölgesel değil küresel bir sorundur..
Türkiye, bugün, Birinci Cihan Harbi'nden sonra ilk kez bu kadar büyük zorluklarla karşı karşıya. Yanı başımızda Suriye'de yaşananlar, bölgesel değil küresel bir sorundur. Küresel güçler, sahada oyunlarını perdeledikleri gibi emellerinin ifşa olmaması için büyük çaba sarfetmektedir. Fakat az bir tarih bilgisi olanlar bilir ki, bölgede yaşananlar bize bir kez daha şunu gösterdi; Batı yine aynı. Batı ve Rusya da her zaman ki gibi anlaşmalarına sadık kalmayan ülke.
Peki, ya Araplar. Halklar, her zaman olduğu gibi yine Türkiye'nin yanında. Ama bazı ülkeleri var ki, 'tarih tekerürden ibarettir' sözünü şeddeli doğrularcasına Türkiye karşıtlığını sürdürmeye devam ediyor. Bu ülkelerin başında BAE, Suud ve Mısır rejimleri geliyor. Suudlu yazarlardan Abdulhamid el-Gebin, 'Türkiye'ye karşı stratejik olarak diktatör Esed'in yanında durmalıyız. Bizim için İran tehlikesi ne ise Türkiye tehlikesi de odur' diyordu.
Suriye'ye 911 kilometre en uzun sınırı olan Türkiye, bu durumda ne yapacak? Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun sınırlarını şöyle ortaya koydu: 'Şubat ayının sonuna kadar rejimi Soçi muhtırası sınırları dışına çıkartmakta kararlıyız. Bunun için karada ve havada ne gerekiyorsa tereddüt etmeden, oyalamaya meydan vermeden yapacağız. Askerlerimize en küçük zarar gelmesi halinde rejim güçlerini her yerde vuracağımızı ilan ediyorum.'
Bölgemizde yaşanan tüm büyük gelişmelere rağmen Türkiye'de muhalefet, Roma senatörlerinden Catilina gibi davranmaya devam ediyor. Kendi şahsi çıkarları için bir yığın laf ebeliği yapmaktan öteye gidemiyorlar. Sahi onlara ne, bölgeden olup bitenlerden. Akdeniz'de ve Suriye'de dünyanın hiç bir ülkesi yokmuş sadece biz varmışız gibi davranmaları da işin cabası. Sunabilecekleri ne bir vizyonları ne de bir çözümleri var. Tek sığınakları palavralar ve yalanlar Catilina'nın çocuklarının.
'Zaman güçlü hükümetlere yardım eder, zayıf hükümetlere yardım ettiği ise pek enderdir' diyen Fransız ünlü sosyolog ve antropolog Gustave Le Bon, başka bir özlü sözünde de şunu not düşüyordu: 'Olaylara yön vermeyi bilmeyen devlet adamı kısa sürede olaylar tarafından yutulup yok edilir. '