BİR KİTAP
Üniversitede öğrencilerimizden biri “çok okunduğu” söylenen bir kitap hakkında fikrimi sordu. Ahmet Murat Sağlam adında bir yazarın kitabıymış. Yazarı tanımadığımı söyledim. Kitabı görmek istedim. Birkaç gün sonra kitabı getirdiler.
Kitabın adı “Neden Yalnız Kur’an?”.
Kitabın üzerinde “20. Baskı” yazıyor.
Tuhaflık kitabın isminden başlıyor; “Neden yalnız Kur’an?”.
Aklıma birden Yaşar Nuri Öztürk geldi. O’nun da “çıplak İslam” tezi vardı.
Bir kitabı tahlil etmenin pratik yollarından biri arka kapak yazısıdır. Kitabın arka kapaktaki yazısına baktım. Şunlar yazıyordu; “Bu kitabın amacı, yüzyıllardır gerileme döneminde olan Müslümanların neden gelişen uygarlıkların bu derece gerisinde kaldıklarının nedenlerini ortaya koymaya çalışmaktır”.
Bu cümle yazarın maksadını gayet açık ortaya koyuyor. Şimdi bu cümleyi ele alalım;
Yazara göre Müslümanlar, “gelişen uygarlıkların gerisinde kalmışlar”. Yazarın “gelişen uygarlıklar” dediği batı toplumları oluyor.
Bize göre yazarın en temel sıkıntısı medeniyet ile teknolojiyi birbirine karıştırmasıdır. “Gelişen uygarlık” dediği batılı toplumlar teknolojik olarak ilerlemiş olabilirler fakat onların medeni olduğunu söylemek asla mümkün değildir. Zira medeni olmak insan olmaktır ve insanlara ihtiram göstermektir.
Yazar cümleye başlarken batılı toplumları idealize etmeye başlamış. Bu yazarın kitabını okumak sadece kafaları karıştırır.
Kitabı kaleme alan arkadaş arka kapaktaki yazısında mezheplerle alakalı değerlendirme yapmış ve oldukça çiğ ve acemi olmuş. Diyor ki, “İslam dünyası Kur’an’ı terk etmenin mezheplere ayrılarak farklı dini öğretileri takip etmenin akla ve bilime önem vermemenin kaçınılmaz sonucu olarak gelişen toplumların, bilimin, sanatın oldukça gerisinde kalıyor ve kedin kendini cezalandırarak huzursuzluğa mahkum oluyor”.
Bu cümlenin neresini düzeltelim?
Mezhebin ne olduğunu bilmeyen birisi ancak böyle bir değerlendirme yapabilir? Mezhep farklı din “öğretisi” değildir. Mezhep İslam’ın yaşanması hususunda insanların tercih ettikleri talî bir yoldur. Esas olan Kur’an ve sünnettir. Yazar kendince mezhepleri tenkit ediyor fakat kendisinin yaptığı iş yeni bir mezhep teşkil etmek olduğunu unutmuş görünüyor.
İslam dünyası akla ve bilime önem vermiyormuş !.
Müslümanlar akla ve ilme değer verirler ve vermişlerdir. Son 250 yıllık dönemde İslam dünyasının perişan halinin sebebi, Müslümanların akla ve bilime önem vermemesi değildir. Yaşanan siyasi, iktisadi ve kültürel bozulma Müslümanları darmadağın etmiştir. Sözü edilen dönemde en çok kültürel ve nüfus bakımından katliama maruz kalan İslam topluluklarıdır. İstanbul merkezli Türklük içerden ağır ihanetlere uğramıştır. Bunlar elbette milletimiz için büyük imtihanlardır. Ümidimizi kaybetmedik ve asla kaybetmeyeceğiz. Ancak bu gerçekleri hatırlamak mecburiyetindeyiz.
Netice olarak bu kitabın Yaşar Nuri Öztürk’ün yeni bir versiyonu olduğu kanaatindeyim. Sevgili peygamberimizin tarif ettiği İslam’ı anlatmadığı ve anlatamayacağı fikrindeyim.
Karar okuyuculara aittir.