Bugün Milletvekilleri, and içerek vekil adaylığından
vekilliğe geçecekler. Yapılacak olan anayasanın ifadesiyle "and
içme" iken gündelik konuşmalarda "yemin etme" denmekte.
1924 Anayasası icabı ilk mecliste yemin edilirdi. "Yemin" dini bir
ıstılahtır ve "vallahi", "vallahi-billahi" veya "vallahi-billahi
tallahi" şeklindedir. Bir sözün "yemin" olması için bu kelimelerin
kullanılması icap eder.
Türkiye'de laikleşme başlayınca yemin meclisten kaldırılmış, onun
yerine and içme getirilmiştir. Böylece ilk mektep çocukları,
okullarda ve vekiller de TBMM'de and içer olmuşlardır. And, hiç bir
zaman yeminin vicdani ağırlığını karşılamadığından çok kere ve çok
kimse için yasak savma kabilinden ve çok kimse de metinde
yazılanlarla uyuşmazlık içinde olarak bunları yalnızca dil ile
söylemiştir.
İlkokul andı yerinde bir kararla kaldırılarak, çocuklar gerçek dışı
konuşmaktan kurtarıldılar. Darısı vekillerin ve meclisin başına.
Bir gün bu millet, sivil anayasa yapma talihine kavuşursa herhalde
and mizansenine son verilir.
And metninin her kelime ve cümlesini tereddütsüzce kabul edip
benimseyen vekil sayısı acaba kaçtır? Bunun çok az olduğunu herkes
bilir fakat kimse dile getirmez. Bu demektir ki daha ilk günden
milletvekilleri farklı bir halle görünmeye zorlanarak gerçekler ve
vicdanlarıyla çatışır duruma düşürülmekteler.
Darbecilerin kaleme aldığı bir anayasada hiç bir kalbi ve vicdani
bağlayıcılığı temin edemeyen bir and... "Aman yemin ettim! Şunu
yaparsam veya yapmazsam dünya-ahiret sorumluluğum doğar!" diye
kişiyi düşündürmeyen, kaygılandırmayan, hesap verme endişesine sevk
etmeyen bir metnin hiç bir müeyyide gücü yoktur.
Üstelik sözkonusu and, zaman zaman da kavga sebebi oldu.
Merve Kavakçı, başörtüsünden dolayı TBMM'den atıldığı gibi, Leyla
Zana da kendi ana diliyle and içmeye kalkıştığı için meclisten
hapishaneye gönderilmişti.
Bugün Kürt vekiller 80 kişilik bir grupla meclisteler.
O vekillerin en azından bazıları Kürtçe and içmek isteyebilirler.
Gerekçeleri de var.
-Kürt kimliğini tanıdığınıza göre, TRT Kürtçe yayın yaptığına göre,
Kürtçe konuşmak, Kürtçe yayın yapmak da serbest olduğuna göre biz
de Kürtçe and içeceğiz!!!
Bunu diyen çıkarsa sürpriz olmasın!
Dahası da var:
Bir adım daha ileri gidip and metnindeki "...büyük Türk milleti
Önünde" cümlesi yerine "Büyük Kürt Milleti önünde" denirse ne
olacaktır? Bunları bazı Kürt vekillerin yapması ve bazı Türk
vekillerin de müdahale etmesi kuvvetle muhtemeldir. İlk gün kavga
çıkarsa sonrasında çok şey olur. Bu meclisin yeniden huzur ve
istikrarı temin edecek, kalkınmada hız kesmeyecek bir hükümet
çıkartması gerekmekte. Demek oluyor ki Anayasa, Partiler Kanunu,
Seçim Kanunu değişmeden huzurla çalışacak bir meclise hasretlik
devam edecektir.
Bir Anayasa kendisi kavga üretirse o Anayasayı her şeyiyle ele
almak şarttır.
BAZI ŞEYLER GÖNÜLDEN KOPMALI
TÜRK KIZILAYI, merhamet, şefkat, iyilik kuruluşlarımızdan biridir.
Sadece yurtiçinde hizmet vermiyor. Belki ondan daha önemlisi bir
Cihan Devletine yakışır vazife şuuruyla yeryüzünün her yanına bizim
kalbi hislerimizi, vicdani hassasiyetlerimizi taşıyor.
Türk Kızılayı, başına tâc ettiği Hilal'e layık bir kurumdur. Bir
eliyle siz Allah'ın kullarından aldığını, diğer eliyle Allah'ın
desteğe muhtaç kullarına ulaştırmaktadır.
O, bizim adımıza veren eldir.
Ramazan ayında hamiyetperver vatandaşlarımıza iyilik yapmaları ve
mes'uliyet edaları için Gıda Kolisi, Aşevleri ve Kızılay Kart ile
Zekât edası olmak üzere 4 ayrı fırsat sunmaktadır.
Ancak; bu yüzakı kurumumuzun yöneticilerine Zekâtın farz olan bir
ibadet olması sebebiyle dini ihtisas tarafı icabı belli şekil ve
lafzi şartları bulunduğundan uzmanlarından malumat alarak faaliyet
göstermelerini tavsiye ederiz. Bizim huzuru kalb ile vereceğimiz
isimlerden biri Prof. Dr. Ramazan Ayvallı'dır.