SİVİL kıyafetli üç askerimiz çarşıda öldürüldü. Allah rahmet eylesin… Ölenlere çok üzüldüm… Birtakım resmî ağızlar “Bu büyük bir alçaklık ve hainliktir… “ edebiyatı yaptılar.

Devleti temsil edenlerin, alçaklık ve hainlik edebiyatını bırakıp fiilen karşılık vermeleri gerekir.

Devletin ordusu var, polisi, var, istihbaratı, adliyesi var, topu tüfeği uçağı tankı var. Sözle değil, bunlarla karşılık verilmesi gerekir.

Teröristler asker mi öldürüyor, sen de onları öldüreceksin.

Alçak, hain sözleri onları durduramaz.

Şu anda en büyük Kürt nüfusuna sahip şehrimiz İstanbul’dur ama Diyarbakır’ın da çok büyük önemi vardır.

Teklif ediyorum:

Diyarbakır’da dünyanın en büyük ve güzel camiinin inşasına en kısa zamanda başlanmalıdır. İsmi Salahaddin Eyyubî olabilir.

Diyarbakır’da Ezher gibi uluslararası bir medrese açılmalıdır.

Diyarbakır’da en az beş büyük tekke binası yapılmalıdır.

Diyarbakır’da gerçek dindarlardan, idealist Müslümanlardan oluşan bir “Âqiller Meclisi” kurulmalı ve işler onlarla istişare edilerek halledilmelidir.

Diyarbakır ve civarında İslam ilan edilmelidir… İslam orada zaten var… Benim kasd ettiğim o değil…

Bu dediklerimi yapmak için yürek lazımdır. Sadece yürekle de bitmez. Ufuk genişliği ve kültür derinliği, azim irade sebat da gerekir.

Hem İslam, hem Kemalizm, hem bozuk düzen, hem sekülarizm… Bunlar birbiriyle bağışmaz ve uyuşmaz…

Bu işleri yapmak için bir Salahaddin lazım.

(İkinci yazı)

Bütün Sünnetleri Anlatın

HER Müslümanın dişlerini sık sık misvakla fırçalaması gerektiğini, bunun sünnet olduğunu söylüyorsunuz, ne güzel!..

Misvak ve onun gibi bazı sünnetleri devamlı işliyorsunuz ama bazı farzların yapılması, bazı haramlardan kaçınılması, kanaatli olunması, nice başka sünnetlere uyulması konusunda sizi sessiz, durgun ve hareketsiz görüyorum.

Mesela, hak dinimiz İslam, doyduktan sonra yemeyi haram kılmıştır. Çünkü bu bir israftır. İnsan bazen misafirlikte, Ramazanda, çok sevdiği bir yemek olduğunda belki birkaç lokma fazla yiyebilir ama durmadan, her zaman, mütemadiyen fazla yemek dine aykırıdır, Müslümana yakışmaz. Dine aykırı olduğu gibi sağlığa ve adalete de aykırıdır.

Misvak kullanmak konusunda çok durduğunuz, çok nasihat ettiğiniz gibi, yemek yerken israf etmeyi, oburluğu, “Yaşamak için yemek yerine, yemek için yaşamak” zihniyetini de tenkit etmenizi, halkı bu konuda uyarmanızı, aydınlatmanızı sizden bekliyoruz.

Bunu niçin yapmıyorsunuz?..

Müslümanların lüks ve israflı evlerde oturmaları… Lüks ve israflı binitlerle gezmeleri… Lüks ve israflı bir hayat sürmeleri de Kur’ana ve Sünnete aykırıdır ve muhteremlerimizin bunları da devamlı olarak tenkit etmesi gerekir.

Halkının çoğunluğunun Müslüman olduğu bu ülkede, her gün beş milyon aziz ekmek çöpe atılıyor. Bu ne korkunç, bu ne büyük bir israf ve zulümdür.

Sevgili Peygamberimizin (Salat ve selam olsun ona) nice sünnetleri terk edildi.

O bütün ömrü boyunca farz namazları cemaatle kılmıştı.

Mütevazı yaşamış, lüks ve israftan uzak durmuştu.

İhramlı olduğu haller dışında namazı daima başı örtülü olarak kılmıştı.

Emr olunduğu gibi dosdoğru olmuştu.

Yalan söylememişti.

Vaadinden dönmemişti.

Emanetlere riayet etmişti.

Cihad fi sebilillah yapmıştı.

Daima âdil ve insaflı olmuştu.

Hiçbir zaman gurur ve kibir sergilememişti.

İsraf, saçıp savurma, lüks, gurur, kibir, başı açık namaz kılmak, büyüklenmek, doyduktan sonra yemek yemek, gösterişli evi ve otosuyla övünüp caka satmak, bayat ekmeği çöpe atmak… Bunlar hep sünnete aykırı şeylerdir.

Hiçbir Müslümanın, işine gelen sünnetleri zikr ve tavsiye edip de, işine gelmeyenleri dışlamaya, yok farz etmeye hakkı yoktur.

İslam’ın hükümleri, şartları, emirleri öncelik ve önem sırasına göre anlatılmalıdır.

Hiçbir Müslümanın, kendisi çok yediği, israf ettiği, tıkındığı için; bu konudaki emirleri (Ye iç, lakin israf etme…), yasakları (İsraf haramdır), tavsiyeleri (Yemek için yaşama, yaşamak için ne kadar gerekiyorsa o kadar ye…) hikmetini göz ardı etmeye, meskutün anh geçmeye hakkı yoktur.