12. Sınıfta okutulacak Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi üzerine tenkitler 2
Şimdi tenkitlerimizi başlıklar altında ifade edelim;
Temiz Türkçe Kullanılmadığına Dair Örnekler
Ders kitabında şöyle bir ifade kullanılmış; “Bu gibi örnekler aynı zamanda bize, hiçbir şeyin boş yere yaratılmadığını, hayatın bir amacı olduğunu düşündürür”. (s. 10).
“Boş yere” ve “Amaç”
“Boş yere” ifadesiyle “boşaltılmış, tahliye edilmiş bir mekân mı” denilmek isteniliyor, bu ifade sarih ve açık değildir. Bu ifade yerine “gayesiz” kelimesi kullanılmış olsaydı hem cümle daha estetik olurdu hem de temiz Türkçe kullanılmış olurdu. Mesela “Hiçbir şeyin gayesiz yaratılmadığı” ifadesi daha sarih, daha net, daha vazıh ve daha anlaşılabilir değil midir?
Yine aynı şekilde “Amaç” kelimesi yerine “gaye” kelimesinin kullanılması, temiz Türkçe kullanılması adına daha uygun olabilirdi.
“Öğüt” ve “Uyarı”
Denilmiş ki, “Ahirete inanan insan, Kur’an’ın emir, öğüt, ve uyarılarını dikkate alır”. (s. 12). “Öğüt” yerine “nasihat”, “uyarı” yerine “ikaz” ifadesi kullanılsa, cümle anlaşılmaz mı? “Nasihat” kelimesinin “öğüt” manasına geldiğini bilmeyen olmadığına göre niçin “nasihat” kelimesi kullanılmamaktadır?
“Doğa” ve “Evren”
Ders kitabında şöyle bir ifade kullanılmış; “Doğayı, c anlıları, bitkileri gözlemler. Evrende meydana gelen olayların nedenlerini anlamaya çalışır” (s. 13).
“Tabiat” kelimesinin anlamına bilmeyen var mı ki, “doğa” kelimesi, “kâinat” kelimesinin karşılığını bilmeyen var mı ki, “evren” kelimesi kullanılmış? Binlerce yıldır kullanmakta olduğumuz “kâinat” kelimesinin terk edilmesi, Türkçenin zayıflatılmasına zemin hazırlar. “Kâinat” kelimesiyle birlikte “evren” kelimesinin kullanılmasına, zengin kelime dağarcığının teşkili bakımından itiraz edilmemesi uygun olabilir.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Yukarıda örnek olarak seçilen kelimeler, ders kitabının bütününe teşmil edilebilir.
Yanlış Anlaşılmaya Müsait İfade: “Hoşgörü”
Ders kitabında kullanılan “hoşgörü” kavramı yerinde kullanılmamıştır. Önce “hoşgörü” kavramının tarifini yapalım. “Hoş” beğenilen, duyguları okşayan demektir. “Hoşgörü” beğenilmesi gereken ve hislerimizi okşayan anlamlarına gelmektedir.
Mesela ders kitabında deniliyor ki, “Mevlevilikte dini, inancı, düşüncesi ne olursa olsun bütün insanlara hoşgörüyle yaklaşmak, herkese saygı duymak esastır”. (s. 49).
Bu ifade nasıl anlaşılmalıdır? “Düşüncesi ne olursa olsun” ne demektir? Sapık bir düşünceye sahip olan birine nasıl hoşgörü ile bakılacaktır? Sapıklığın “hoşgörülmesi” beğenilmesi ve terviç edilmesi anlamına gelmez mi?”.
“Bütün insanlara hoşgörüyle yaklaşmak” ifadesinden ne anlaşılması gerekir? Bu ifadeler bize FETÖ’yü hatırlatmaz mı? Mesela 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün faili olarak medyaya yansıyan ve halen ABD’de bulunan F. Gülen’e sorulan bir soru üzerine verdiği “hoşgörü” temalı şu cevap, ders kitabındaki Mevleviliğin tarifini tartışmalı hale getirmez mi?
- Gülen’e şöyle bir soru soruluyor; “Bütün dünya insanlığı için faydalı gayretlerde bulunan biri olarak Odessa’lı Hristiyanlara ne söylemek ve onlardan ne gibi dileklerde bulunmak istersiniz”? F. Gülen’in cevabı şöyledir; “Odessa’lı Hristiyanların ise elbette rehberleri, din büyükleri vardır ve onlara söylenmesi gerekeni söylemektedirler. Bir Müslüman, yani dinlerin temel birliğine inanan biri olarak, onların söylediklerinin bir Müslümanın söylediğinden ve söyleyeceğinden farklı olacağını düşünmüyorum” (Aksiyon Dergisi, 8 Aralık 2003, s. 45).
15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün faili olduğu mülahazasıyla Türkiye tarafından ABD’den talep edildiği halde iade edilmeyen F. Gülen’in bu tuhaf anlayışını çağrıştıran “bütün insanlara hoşgörüyle yaklaşmak” ifadesi Mevleviliğin tarifi olarak kabul etmek mümkün müdür? Bu fikre göre “Papazların söyledikleriyle Müslümanların söyledikleri ve söyleyecekleri aynıdır”: Dikkat ederseniz F. Gülen, “Papazların söyledikleriyle Müslümanların söyledikleri” ve ayrıca “söyleyecekleri aynıdır” diyor.
Böyle bir sapıklığı kabul etmek mümkün müdür? Zihinleri ve itikadî yapıyı berhava edecek sapıkları “hoşgörmeye” teşvik ve terviç edecek zemini hazırlayacak “hoşgörü” yaklaşımı ders kitaplarında olmamalıdır.
Öyleyse ne diyelim? “Hoşgörü mü yoksa Müsamaha mı?” (Devam edecek)