Koalisyon hükümetlerine niçin karşı olduğumuzu yeni nesiller
anlamakta zorlanabilirler. Mazurlar; çünkü onlar, o devirleri ve o
devirlerdeki yoklukları, yoksullukları, yolsuzlukları, azapları,
perişanlıkları yaşamadılar.
Dünkü koalisyonlar Türkiyesini anlamak için bugünkü Yunanistan'a
bakmak kâfidir. Dün biz, pazarlıklarla kurulmuş ortak hükümet
idarelerinde neler yaşadık, nelerden mahrum olduk, neler çektiksek
Yunanlılar bugün aynısına maruz. Biz bu filmi daha evvel gördük.
Kuyruklar, kıtlıklar, emeklinin çilesi, para bulunamaması gibi daha
ne varsa hepsi fazlasıyla bizde mevcuttu. O gün Türkiye 70 Sente
muhtaçtı, el açıyordu, bugün de Yunanistan aynı sıkıntılı
manzarada.
Aleksis Çipras, koalisyon hükümetine başbakan olduğunda biz burada
6 ay ömrü olur diye yazmıştık. Bugün altıncı ayda imâ ile de olsa
istifadan söz etmekte. Referandum istemediği gibi çıkarsa istifa
edeceği açıkladı.
Şüphesiz ki komşu devletteki bu kötü gidişatın başlaması Başbakan
Çipras yüzünden değil. Koalisyon çâre değildi Yunan halkı, basiret
gösteremedi. Yapacakları, kuvvetli bir iktidar çıkmasının temini ve
bu iktidarın da her ne pahasına olursa olsun bazı köklü icraatlara
gitmesiydi.
Yunanistan, herhangi bir imalatı olan bir ülke değil. İki gelir
kaynağı var; turizm ve gemi taşımacılığı. Buna mukabil, halk, bizim
"kaylule" dediğimiz en fazla 30 dakikalık öğle uykusunu, "hayat
uykudan ibarettir!" rehavetine çevirmiş.
Bu memlekette kriz ilk çıkıp ilk iflas işaretleri geldiğinde biz,
buradan Atina'ya şu teklifleri yapmış, bunu yaparken de komşumuzu
incitmek gibi bir fikrimizin olmadığını bilhassa kaydetmiştik.
Teklifimizin olduğu gibi kabul edilmesinin çok da mümkün olmadığını
biliyorduk. Maksadımız Yunan hükümetine, farklı bakışlar
kazandırmaktı...
Şöyle diyorduk:
-Ege Adalarıyla, Batı Trakya'yı bize satın, Güney Kıbrıs üzerinden
de elinizi çekin. Böylece borçlarınızı ödersiniz.
Mezkür memleket, komşumuzdur. 5 yüz sene hakimiyetimiz altında
huzur içinde yaşadılar. I. Dünya Harbinde ise İngilizlerin oyununa
gelerek ham hayaller peşinde Anadoluya çıkma çılgınlığını
işlediler. O tarihten 1999'a kadar düşmanımız oldu. 17 Ağustos 1999
zelzelesinde bir sürprizle karşılaştık. Yunanistan, imdadımıza en
evvel koşan devlet oldu.
İşte o Yunanistan, bugün 17 Ağustos'unu yaşıyor. Bize yakışan
komşumuza destek olmaktır. Bu destek, borç verme, belki kısmen hibe
olabilir ama asıl kalıcı olan şu müessif manzaranın tekrarına izin
vermeyecek çok güçlü ve çok köklü tedbirler almaktır. Bundan dolayı
teklifimizi tekrar ediyoruz:
-Batı Trakya ve 12 Ada bir bedel karşılığında Türkiye'ye iade
edilebilir.
Bunlar yapılırken de türlü çareler üretmek mümkündür. Batı
Trakya'da Müslüman Türkler, Türkiye Cumhuriyetinden evvel "Garbî
Trakya Cumhuriyeti"ni kurmuşlardı. Eğer, ilhak Yunanlılara ağır
gelirse, burada KKTC benzeri bir devlet bile inşa edilebilir. 12
Adaya gelince. Bu adaların Yunan mülkiyetinde olması onları
kurtarsaydı bugün iflas yaşanmazdı. Adaların iadesi gerçekleşirken
Yunan vatandaşlarının müktesep hakları korunacağı gibi Yunanlıların
vize ve vergiden muaf olarak adaları ziyaretlerine de imkân
verilebilir. Hadise bu noktaya gelince Kıbrıs'ta da daha gerçekçi
olunur.
Bunlar olur mu?
Bazı fikirler vardır ki.... ilk işitildiğinde yadırganır.
Yadırganması ezber bozmasından dolayıdır.
Halbuki onlara, insan zihnine yeni pencereler açtığı için
tıkanmışlığa çâre olur.