ÜMMET teşkilatı olsa, bunun Danışma Meclisi, Fetva Heyeti, İrşad ve
Uyarı Kurumu ve bunlara benzer organları olsa ve aşağıdaki
konuları, meseleleri, soruları cevaplandırsalar, halkı
aydınlatsalar, öğütler verseler, yönlendirseler, topyekûn bir ıslah
ve tecdit seferberliği ilan etseler ne iyi olur.
1. Müslüman kadın ve kızların kıyafetleri nasıl olmalıdır. Kur’ana,
Sünnete, hikmete uygun tesettür nedir? Avrupa-Batı kıyafetlerine
bürünüp, başına renkli bir bez bağlamakla tesettür olur mu?
Dindarlar bu konuda ne yapmalıdır?
2. Çocuklarımızı gençlerimizi nasıl yetiştirmeliyiz? Kemalist
eğitim sistemiyle onları iyi, vasıflı, güçlü Müslümanlar olarak
yetiştirmek mümkün müdür? Gerçek İslam mektepleri ve medreseleri
açmanın zarureti…
3. Müslümanlar arası uhuvvet-i islamiye (İslam kardeşliği), birlik
ve beraberlik, yardımlaşma, birbirini destekleme, ittihad, vifak,
tesanüd, sevgi nasıl gerçekleştirilecektir?
4. Müslüman kesimde, mânevî bir veba gibi yayılan lüks ve pahalı
cep telefonu hastalığı, manyaklığı, fetişizmi ile nasıl mücadele
edilecektir? Telefonun, bir ihtiyaç olmaktan çıkıp bir statü ve
gösteriş aleti haline gelmesi karşısında neler yapabiliriz?
5. Lüks otomobil hastalığı ve çılgınlığı nasıl önlenebilir?
6. Bugünkü meskenlerimiz ve mobilyalarımız İslam’ın ev konusundaki
prensiplerine uygun mudur?
7. Müslüman halk siyaset konusunda neler yapmalıdır? Siyasetteki
bugünkü çeşitlilik ve parçalanmışlık uygun ve münasip midir?
8. Müslümanlar kurtulmak, yükselmek, hür ve haysiyetli olmak,
zilletten izzete geçmek için neler yapmalıdır? Bu konuda bir
talimatname hazırlanıp milyonlarca nüshasının halka dağıtılması
uygun mudur?
9. Müslümanlar kötülüklere, münkerlere karşı nasıl muhalefet
yapmalıdır?
10. Ticaret, iş, finans, iktisat, çalışma hayatını tanzim etmek ve
temiz tutmak için ne gibi faaliyetler yapılmalıdır? Halk bu konuda
nasıl uyarılmalı, aydınlatılmalı, bilgilendirilmelidir? Ahîlik
teşkilatını ve Fütüvvet ahlakını nasıl canlandırabiliriz?
11. On milyonlarca Müslüman halktan toplanacak paralarla nasıl bir
otomobil fabrikası kurabilir ve yüzde yüz millî ve yerli arabalar
üretebiliriz? Bu büyük sermayenin ehliyetsiz ve beceriksiz haşarat,
yeşil çekirgeler tarafından yenmesinin, çar çur edilmesinin önüne
nasıl geçebiliriz?
Böyle yüzlerce soru var… Müslüman kesimin bu soruları
cevaplandıracak, ortak planlar ve programlar yapacak beyni var
mıdır?
Kendimizi nasıl ıslah edeceğiz?
Bugünkü tefrikayı nasıl gidereceğiz?
Camilerimizi nasıl islamî uyanış merkezleri haline getireceğiz?
Korkunç boyutlara ulaşmış olan din sömürüsünü nasıl
önleyeceğiz?
İçimize sızmış olan İbn Sebe’leri, Lawrence’ları, casusları,
ajanları, provokatörleri, Pakradunileri nasıl deşifre edip
şerlerinden kurtulacağız?
Çok büyük bir güç olan tasavvufî faaliyetleri nasıl organize
edeceğiz?
Risale-i Nur camiası nasıl yek-vücut hale getirilecek?
Namaz kılanların nispetini yüzde 10 veya 15’ten, yüzde 90’a
çıkartmak için neler yapılmalıdır?
Gerçek İslam medreseleri kurulmadan kurtuluş ve yükseliş mümkün
müdür?
Düşmanlarımız tarafından ortaya atılmış light ve ılımlı İslam
projesini nasıl engelleyebiliriz? İslamın içini boşaltma ve
Müslümanları yabancılaştırma yıkıcı faaliyetlerini nasıl
durdurabiliriz?
On milyonlarca Müslüman kardeşimizi günlük gevezeliklerden ve
zevzekliklerden çekip, onların dikkatlerini ciddî konulara nasıl
çekebiliriz?
Müslümanların birbirleri aleyhinde konuşarak iman kardeşliğini
dinamitlemelerini nasıl önleyebiliriz?
Cemaat tarikat hizip grup parça holiganlıklarını nasıl
önleyebiliriz?
O kadar soru, problem ve dert var ki, yazmakla bitmez.
Bin parçaya ayrılmışız, burunlarımızın doğrultusunda gidiyoruz.
(İkinci Yazı)
Yeme İçmede İsraf
Daha önce de yazmıştım, birkaç kere yazmakla mesele halledilmez,
tekrarlıyorum:
Büyük bid’atlardan biri ihtiyaçtan, gerekenden fazla yemektir.
Fazla yemek israftır, israf günahtır, haramdır.
Allahü Teala hazretleri müsrifleri=israf edenleri sevmez.
Müslümanlar uzun günlerde oruç tutuyor, akşam iftarda elbette yiyip
içecekler ama Kur’an-ı azimüşşanın “Yiyiniz içiniz, lakin israf
etmeyiniz” buyruğunu hiç hatırlarından çıkartmayacaklar.
Lüks sofralar para israfına yol açtığı için kötüdür.
İşin içine gurur, kibir, gösteriş girerse daha da kötü olur.
Misafirlere elbette ikram edilecek ama onun bir ölçüsü, sınırı
olmalıdır.
Yeme içme konusu hakkında en aydınlatıcı ve uyarıcı bilgiler,
Hüccetül İslam ve Zeynüddin İmam Gazalî hazretlerinin İhyâ
kitabında yazılıdır. Bu çok faydalı ve mübarek kitabın kırkta biri
bu konuya ayrılmıştır.
Fakir halk kıvranıp dururken zengin Müslümanların filler gibi
tıkınmaları elbette kötü ve çirkin bir şeydir.
Zengin, ben zekatımı verdikten sonra dilediğim her şeyi yaparım
diyemez.
Müslümana sofraların en çeşitlisi, en zengini, en lüksü layıktır
demek batıl ve sapık bir sözdür.
Her işimizde olduğu gibi yeme içme işlerimizde de Allaha ve
Resulüne (Salat ve selam olsun ona) sormalıyız.
Allaha sormak ne demektir? Kur’andaki hükümleri öğrenmek ve
uygulamaktır.
Resulullaha sormak ise, onun hadislerine ve Sünnetine
bakmaktır.
Evliyaullahın yeme içmesi nasıldı?
Cihanı feth eden Osmanlılar, kuruluş ve yükseliş zamanında nasıl
yerler ve içerlerdi?
Yeme içmede israfın en büyük cezası sağlığını kaybetmektir.
O hale düştük ki, etten daha faydalı ve besleyici olduğu halde
yeşil mercimek yemeğini hor görenlerimiz var.
Birkaç dostumu çağırıp şöyle bir ziyafet vermek istiyorum:
Mönüsü şu olacak: (1) Tarhana çorbası… (2) Mercimekli ve sebzeli
pilav… (3) Salata… (4) Kuru erik hoşafı… Yanında bol esmer ekmek…
Bu nimetleri beğenmeyen bir daha gelmesin!