Yürürlükteki mevzuatına göre Anayasa Mahkemesi, aynı zamanda
Yüce Divan'dır, âli mahkemedir. Anayasa Mahkemesi, ilk kez 1961
Anayasasıyla hayatımıza girmişti. Başka memleketlerde de vardı.
Fakat bize gelişindeki maksat farklıydı. Tek Parti zihniyeti ve
yabancılaşmış aydınlar destekli 27 Mayıs darbesi yapılmış, Demokrat
Parti lağvedilmiş, idamlar infaz edilmiştir. Buna rağmen
yabancılaşmış aydınlar, derinden derine DP anlayışının bir şekilde
tekrar iktidara gelmesinden korkmaktadırlar. Önleyici bir unsur
olarak Anayasa Mahkemesi kurulmuş, Yüce Divan vazifesi de başka hiç
bir yere itimat edilmeyerek bu mahkemeye tevdi edilmiştir.
Halbuki, Anayasa Mahkemesi, TBMM'nin yaptığı kanunlarla, meclis iç
tüzüğünün anayasaya uygunluğunu denetlemektir. Buna 12 Eylül 2010
Anayasa değişikliğiyle insan haklarına aykırılığa bakmak da
eklenmiştir
Bu vasfıyla ele alındığında AYM, bir hukuk mahkemesidir. Yüce Divan
ise ceza mahkemesidir. Yüce Divan, vatana ihanet gibi ağır
iddiaları karara bağlar. Yüksek memurlar, Bakanlar, Başbakan ve
Cumhurbaşkanını yargılar. Böyle zamanlarda Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı, iddianame hazırlar, yeşil yakalı hukuk cübbesini
çıkartan AYM üyeleri, kırmızı yakalı ceza cübbesini giyerek ceza
mahkemesi sıfatıyla hakkında iddianame tanzim edilmiş zanlı
hakkında hüküm verirler. Tenakuzun görüldüğünü tahmin ederiz.
AYM'de savcı yoktur. Bir dâvâ hakkında savcı başka yerden temin
edilmekte, hukuk mahkemesi başka sıfat kazanmakta ve öylece teşkil
olan ceza mahkemesi vazife ifa etmektedir.
Bu sakil ve dolambaçlı hâlin sebebi, yukarıda da kısaca izah etmeye
çalıştığımız gibi AYM'nin anormal şartlarda ve maksatlı olarak
kurulmasıyla o maksadı taşıyanların milletten duydukları şüpheden
dolayıdır. Bunlar şükür ki dünde kaldı. Üstelik mahkemeler paralel
vesayetten de temizlenmekte. Bu itibarla Yargıtay Başkanı İsmail
Rüştü Cirit vasıtasıyla Adli Yıl Açılış Günü'nde bir kere daha dile
gelen talep yerindedir. Bu ciddi hukuk mes'elesi geçtiğimiz
yıllarda da gündeme taşınmış ve biz o günlerde de destek vermiştik.
Biz de bir hukukçu olarak Yüce Divan vazifesinin AYM'den alınarak
Yargıtay'a verilmesinden yanayız. Sürekli ceza dâvâlarına bakan,
işi bu olan ihtisas kazanmış hakimlerle istisnai olarak ceza
dâvâsına bakacak hukuk hakimlerinin verdikleri kararlardaki isabet
derecesi aynı olamaz. Kaldı ki AYM'nin TC vatandaşlarının ferdi
müracaatlarını gördüğünden bu yana yükü çok artmıştır. Saydığımız
devlet umuru görmüş sıfat sahipleri hakkında verilecek yanlış bir
hüküm, onların hukuk eliyle haksız bir lince maruz kalması
demektir.
Şu ihtilaf da göstermekte ki Anayasa, acilen değişmelidir.