Partiler, her şeye rağmen itidali, aklı selimi, paylaşma kültürünü
unutmamalı. Elbette her partinin ayrı bir dünya görüşü var. Her
parti bu görüşlerini halka anlatarak iktidar yetkisinin kendisine
verilmesini isteyecek. Bu da zaten demokrasinin gereği. Bu gerek
yerine getirilirken meydanlar şenlik havasına bürünmeli.
Yeni Türkiye'deyiz, eski Türkiye, her şeyi ile dünde kalmalı.
Kürsülerde, tv ekranlarında kaba, haşin, ağız dolusu hakaret
sözlerinin bırakınız ağızdan çıkmasını, akla bile gelmemeli. Hiç
bir şey gözden kaçmıyor. Seçmen, inceden inceye muhakeme ve
muhasebe yapmakta. Muhtevasız lafa aldırış etmemekte. Yapılanları
görmekte ve değerlendirmekte. Bu sebeple elbette kabalığı tasvip
etmeyecektir.
Siyasetçinin sözüne, beyanatına, nutkuna dikkat etmesi gerektiği
gibi, sütunlarında yazan, ekranlarda konuşan insanlar da
yazdıklarına, konuştuklarına dikkat etmeliler, etmeliyiz. Buralarda
söylenen sözler, kurulan cümleler sahibini ya hürmet edilen kanaat
önderi yapar veya gözden düşürür.
AK Partili, CHP'li, MHP'li, HDP'li olarak cümlemiz aynı gemideyiz.
Bu memleket her varlığıyla hepimizin. Kalkınınca topyekûn
kalkınacağız, gerileyince topyekûn gerileyeceğiz. Enflasyon
yükselirse, kalkınma hızı düşerse, döviz artarsa bundan herkes
ziyan görür. Hava meydanları, barajlar yapılırsa, enflasyon 3'lere
2'lere gerilerse, ihracat yükselirse, kişi başına milli gelir 25
bin doları bulursa bu zenginlik yine herkesin menfaatine
olacaktır.
Öyle ise yapılacak olan bellidir:
Her parti, programını-projesini, fikrini açıklasın. Partiler
hayırda, iyilikte, hizmette yarışsın. Kararı millet versin. Kıran
değil, onaran, tamamlayan olsunlar. Mitingler, 80 milyonun
kardeşliğini pekiştirir olsun. 7 Haziran sanki bayram olsun. Bu
sebeple üslup, kelimeler, sözler çok önemli. Seçim sürecinde üslup
ve nezakete dikkat etmek gerektiği gibi yeni mecliste de bu
hassasiyet hakim olmalı. O ünlü deyim asla unutulmamalı: "Üslûb'ul
beyan, ayniyle insan/üslup sahibinin tâ kendisidir". Bir başka
deyimimiz de çok meşhurdur: "Kem söz sahibine aittir". Boks
ringinde, güreş meydanında bile zarafet, saygı ve hududa riayet
esastır.
Bu seçimlerle birlikte Türkçeyi şiir gibi konuşan, tenkit eden
fakat bayağılaşmayan söz ustası, fikir işçisi, proje sevdalısı,
dağarcığı dolu hatipler çıksın isteriz. Buna ihtiyaç var. Önceki
dönemlerde yok muydu? Vardı ama pek azdı. Darbelerin çok yönlü
kötülüklerinden biri de bu evsaftaki insanları siyasetten koparmış
olmasıdır. Yeni ve beyaz bir sayfa açarak yarınlara
yürümeliyiz.
"Usül, esasa mukademdir/usül esastan önce gelir" diye bir hukuk
kaidesi vardır. Bu yeni döneme girerken önce usülü, üslubu
konuşalım istedik...