Vize
Vize meselesinde Türkiye şahsiyetli duruşunu devam ettirmelidir. Milletlerarası temaslarda esas olan mütekabiliyettir. Amerika başta olmak üzere batı dünyası ve bütün cihan bilmelidir ki,
Türkiye, 1930’lu, 40’lı ve 70’li yılların ülkesi değildir. 1922’de Lozan’a kalpakla gidip fötr ile dönen temsilcileri yoktur Türkiye’nin artık.
Kıbrıs Barış harekâtında Amerika’dan gelen talimat ile Türk ordusuna “ateş kes” talimatı veren siyasi bir iktidar yok artık Türkiye’de.
Azerbaycan’dan “ana vatan” ümidiyle Türkiye’ye iltica eden 417 Azeri soydaşımızı, “Rusya ne der?” paranoyasıyla “yurtta sulh cihanda sulh” uyutmasıyla Ruslara iade eden bir siyasi irade de yok artık.
Türkiye müstakildir ve barış taraflısıdır.
Bölgesinde ve bütün dünyada insanların katledilmesini istemiyor.
Amerika’nın vize restine vize restiyle karşılık vermesi, müstakil bir devlet olmanın tam bir vecibesidir.
Aksini ifade etmek, Türkiye’nin 1930’lu ve 40’lı yılların zihniyetine rücu etmek demektir.
Türkiye dinamik ve büyük bir ülkedir.
Türk milleti bölgenin ve dünyanın sulhuna katkı yapabilecek kudrette ve iradededir.
Duruş sergilemek ve duruşta devam edebilmek kolay değildir. Direnmek ve kararlı olmak gerekir. Siyasi iradeden bu kararlığı göstermesini bekliyoruz.
Ancak;
Meselenin iktisadi boyutu endişe vermektedir. Türkiye’yi iktisaden çökermek isteyenlerin olduğu ve bu hususta fetö başta olmak üzere bölücü ve hain merkezlerin fırsat kolladıkları malumdur.
Teklimiz şudur;
Milli iradenin tecelligahı olan TBMM’de bütün partiler müşterek ve müttefikan bir karar almalı ve cihana şöyle ilan etmelitdirler;
“Biz müstakil bir devletiz. Hudutlarımıza ve vatanımıza karşı vuku bulacak her türlü dâhili ve harici muhtemel tehlikelere karşı müteyakkız olmak, en tabii hakkımızdır. Bunu ifade etmeyi bile zül addederiz.
Vize kararından dolayı mağdur olan her iki ülkenin vatandaşlarının mağduriyetlerinin izalesi hususunda rehabilite edici tedbirlerin alınmasında fayda mülahaza etmekteyiz..
Her iki ülkenin vatandaşlarıyla alakalı vaki olan mağduriyetlerin giderilmesi hususunda Türkiye üzerine düşeni yapmaya hazırdır”.