Türkçemiz bir imparatorluk lisanıdır.
Milletimiz sadece Müslüman değil aynı zamanda İslam’ı temsil mevkide olmuştur.
Milletimiz Farsçadan “câme-şûy” kelimesini almış “çamaşır” yapmış, “guuşe” kelimesini almış “köşe” yapmış, “şuban” kelimesini almış “çoban” yapmış, Farsçaya Yunancadan geçmiş olan “külbe” kelimesini “kulübe” yapmıştır.
Bizanslılardan aldığı “Aya-Nikola” kelimesini “İnegöl”, “Adriyanopolis”i “Edirne” yapmıştır. “Sabun” kelimesiyle, “fener” kelimesi Yunan asıllıdır.
Bu şekilde halen Türkçemizde mevcudiyetini devam etmekte olan yabancı menşeli kelime sayısı asgari 15 bin civarındadır.
Kur’an-ı Kerim’den lisanımıza geçen kelime sayısı daha çoktur.
Öyleyse tefekkürümüzü bıçaklayan “olanak”, “olasılık”, “yanıt” ve “dürtü” gibi sakil kelimeleri kullanarak mazi ile temasımızı kesmek yerine Türkçemizde asırlardır kullanılmakta olan kelimeleri muhafaza ederek bekamızı temin edelim.
Biz, menşei Türkçe olmayan fakat yüzlerce yıl lisanımızda kullanılmak suretiyle Türkçe elbisesi giydirdiğimiz bu kelimelere “fethedilmiş kelimeler” diyoruz.
Unutmayalım dil vatan gibidir.
Diline sahip olmayan milletler nasıl vatanına sahip çıksın.