Hafta sonu Van ilimize üç günlük bir ziyarette bulunduk.
Üniversitede akademisyen ve sivil toplum kuruluş önderleri ile
görüşmeler gerçekleştirip, ayrıca halkın arasına da girerek
vatandaşın nabzını tutmaya çalıştık. Bir defa kaleye çıkarken
varoşlarda gözlemlediğimiz görüntü Van Büyük şehir belediyesinin
politikalarına dair ipuçları vermektedir. Daha önceleri doğunun
incisi olarak bahsedilen şehir, iki dönemdir (Van Büyükşehir
Belediyesi ve iki merkez ilçe) BDP’nin elinde olmasından dolayı
kaderine terk edilmiş durumdadır. Sokakların pis durumu, halk
otobüslerinin işleyiş tarzları ve çarpık bir kent planlaması ile
PDP ve uzantılarının Kobain meselesine bağlı gösterileri yerel
yönetimlerin önceliklerini göstermektedir. Zira BDP’ li
belediyelerin vatandaşa hizmet götürmekten ziyade ideolojik
davrandıkları her halinden belli olmaktadır. Büyükşehir yasası ile
artan belediye gelirlerinin de BDP ve PKK propagandasına
yönlendirildiği aşikardır.
Genel görüntü böyle olmasına rağmen vatandaş ve toplum önderleri
ile gerçekleştirdiğimiz görüşmelerden siyasal gidişatın daha bir
vahim durumda olduğunu öğrendik. Zira BDP ve PKK’nın açıkça
vatandaşı vergiye bağlama gibi teşebbüsleri, hatta ölümle
tehditlerin artığını ve zaten var olan mahalle ve idari baskı ile
beraber can ve mal güvenliğinin kalmayarak mutedil devlete bağlı ,
Yerli, Azeri ve Kürt kökenli Vanlıların birer birer mallarını ve
mülklerini satarak batı şehirlerine göç ettiklerini ifade ettiler.
Didar mutedil birlikte yaşamaktan, sağduyudan, haktan hukuktan yana
olan Vanlılar’da büyük bir tedirginlik ve ümitsizlik gördüm. Van’
da bu ümitsizlğe bağlı demografik yapı Ankara aleyhine gelişmeye
devam ederse Ankara Güneydoğuyu gözden çıkarmış demektir. Diğer
yandan Van öğretmen evinde oturduğumuz esnada da bir çok yeni
atanan, cıvıl cıvıl öğretmenlerle karşılaştık. Hemen-hemen hepsi
öğretmen atanmalarından dolayı çok sevinçli ancak bölgeye dönük
projeleri yok. Bütünü bir yıl burada kalıp batıya tayin isteme
düşüncesindeler. Bu örneklerde bize devletin uzun vadeli
stratejilerinin olmadığını göstermektedir.
Van Cumhuriyet tarihi boyunca hatta Osmanlı dönemi de dahil merkezi
yönetimler için hem jeo-stratejik hem de demografik bakımdan önemli
olmuştur. Bundan dolayı PKK’nın 32 yıllık savaşında Van PKK ve
BDP’nin en zayıf olduğu yerlerden olmuştur. Ancak Çözüm sürecinden
beri devlet tabanda güç kaybederken ayrılıkçı unsurlar demokratik
hakları kötüye kullanarak dar bir alanda kirli enformasyonla alanda
diri durmanın da ötesinde güçlenmektedirler. Özellikle Paralel yapı
bağlamında ortaya çıkan boşluğu PKK ve BDP nin aldığını
düşündüğümüz zaman durum daha vahim görünmektedir. Kuşkusuz çözüm
süreci önemlidir. Ancak vatandaşın mal ve can güvenliği
sağlanmadan, güvenliği önceliğe almadan yapılan her adım bütünlüğe
ve Van’daki huzura zarar verecektir. Van’da durum bu şekilde ise
Güney-doğunun diğer illerindeki durumun bir an önce araştırılması
gerekmektedir. İŞİD ve diğer meselelerden dolayı çözüm süreci
içinde devletin savrulduğu anlaşılmaktadır. Ancak unutmayalım ki,
iki yıl önce en yetkili ağızlar Suriye’de muhalifler sahada 3/2
sine hakim durumda demişlerdi. Ancak bugün gördük ki buralara İŞİD
hakimmiş. Güneydoğudaki saha ve alan hakimiyeti de Suriye gibi
olmasın.