SAKIN gücenmeyin, darılmayın benim sevgili Müslüman kardeşlerim. Lütfen sizi korkutmama izin veriniz…
Dikkat buyurunuz, sizi aşağıdaki hususlarda korkutuyorum:

*Bugünkü parçalanmışlık, tefrika, nifak ve şikak, açıkça işlenen büyük günahlar, azgınlıklar böyle devam ederse…

*Müslümanlar tek bir Ümmet çatısı altında birleşmemekte ve teşkilatlanmamakta inatla diretirlerse…

*Cemaat, hizip, fırka, parça, grup holiganlığı, militanlığı, fanatizmi böyle devam ederse…

*Riba ve zina büyük günahı ve isyanı bugünkü gibi ayyuka çıkarsa…

*Bir kısım Müslümanlar (yüzde kaçı?) parayı ana değer, mecazî mânada put, sapık din haline getirirlerse…

*Müslüman hanımların büyük kısmı şeytanî tesettüre bürünüp Kur’anın, Sünnetin, Şeriatın hükümlerini kulak ardı ederse…

*Lüks, israf, aşırı tüketim, aşırı konfor, gurur ve kibir, saçıp savurma (günde beş milyon ekmeğin çöpe atılması), dünyaperestlik böyle artarak sürerse…

*Bazı beyinsizler kendi din baronlarını, Resulullah Efendimizden (Salat ve selam olsun ona) daha fazla sever ve daha fazla koruyup gözetirse…

*İslam dünyasındaki başsızlık, İmam’sızlık krizini ve boşluğunu kimse umursamaz, ortada kendisine biat ve itaat edilen râşid ve âdil bir Emîr bulunmazsa…

*Ramazanlarda İslam şehirlerinde gündüzleri alenen, fütursuzca yenilip içilip nakz-ı siyam edilirse…

*Din ve mukaddesat bezirganlığı ve sömürüsü her gün arta arta devam ederse…

*Bilenler, alimler, fakihler, Müslümanların evliya-i umuru; halka ve gençliğe ilmihallerini, Kur’anın Sünnetin Şeriatın İslam ahlakının emirlerini, yasaklarını öğütlerini doğru dürüst öğretmezler ve toplumun ıslahı için var güçleriyle çalışmazlarsa…

*Sözde dindar Müslümanlar, Allahın razı olmadığı, hışm ettiği kötü işler açıkça yapılırken yerine göre kalben, fiilen, lisanla emr-i mâruf ve nehy-i münker farzını dosdoğru eda etmezlerse…

*İslam dünyası kan ve ateş içinde kavrulurken, milyonlarca Müslüman ezilirken, iç savaşlar ve fitneler yüzünden yine milyonlarca Müslüman yurtlarını ve evlerini perişan vaziyette terk edip gurbetlerde sürünürken, bir müşteriden arta kalan patatesleri yemek istediği için on yaşındaki aç Suriyeli çocuk İstanbulda tekme sille dövülürken… Ve sırtı pek, karnı tok, tuzu kuru Müslümanlar bu facialar karşısında hissiz ve gayretsiz kalırken…

*Habib-i Kibriya Resulullah Efendimize hakaret edilirken, bazı Müslümanlar, ya hiç tepki göstermez yahut pek yetersiz ve cılız tepki gösterirken…

*Bunca aşikâre işlenen büyük günah, bunca tefrika, bunca fısk ve fücur, bunca fuhşiyyat=azgınlık, bunca fitne ve fesat, bunca isyan ve tuğyan hüküm sürerken salihlerin ve sadıkların feryadları figanları hıçkırıkları âsümana yükselmezse…

*Bu yangınları söndürmek için sorumlu ve vazifeli itfaiyeci mü’minler seferber olmazsa…

Eyvah ki eyvah!.. Bu gidişin sonunun Suriye Müslümanlarının sonu gibi olma ihtimali büyüktür.

Mısır Müslümanlarının hali…

Ey darü’r-rahat Müslümanları, benim çok aziz kardeşlerim, sizi tedirgin ettiysem beni bağışlayınız. Bu satırları mutlaka yazmam ve uyarmam gerekiyordu.

Vaktiyle bundan bin yıl kadar önce Haçlı sürüleri Kudüs’ü alıp yetmiş bin kişiyi boğazladıklarında, Bağdad’tan yardım gelmemişti.

Sonra sıra Bağdad’a gelmiş, zalim Hülagû darü’s-selam olan o şehri yok etmişti…


(İkinci yazı)

Kısa Özlü Hakikatler


1. Resulullah Efendimize (Salat ve selam olsun ona) hakaret etmek hiçbir hâl ü kârda fikir ve ifade hürriyeti değildir; suçtur, ahlaksızlıktır, ayıptır, günahtır, medeniyetsizliktir, barbarlıktır, vandallıktır, provokasyondur, insan haklarını ihlaldir.


2. Türkçe konuşanların tarih boyunca bin yıldan fazla millî ve resmî yazısı olmuş İslam-Kur’an harflerini bilmemek, öğrenmemek, bu alfabe ile yazılmış Türkçe kitapları okuyamamak cahilliktir, ayıptır, yüz karasıdır.

3. Nâmahrem erkekleri tahrik eden, onların şehevî bakışlarını çeken, fitne ve fesada sebep olan; dar, rengarenk kıyafetler, başta eşarp da olsa Kur’anî ve şer’î tesettür değildir, şeytanî tesettürdür, kötüdür, ayıptır, günahtır.

4. Hem Rahmana, hem Tağuta bağlı olmak mümkün değildir; Tağutu ve Deccalı sevmek küfürdür, isyandır, günahtır, ayıptır, irtidattır.

5. İslamda, Kur’anda, Şeriatta kesin haram olduğu bildirilen, haram olduğunda ittifak bulunan haramları, helal olduğuna itikat ederek elde edenler ve yiyenler kafir olur. Bilenlerin bilmeyenleri bu konuda uyarması, aydınlatması, bilgilendirmesi farzdır.

6. Yeterli bilgiye sahip oldukları halde bütün mü’minlerin tek bir Ümmet çatısı altında toplanmasını istemeyenler, Ümmet birliğine doğrudan doğruya ve dolaylı şekilde karşı olanlar büyük vebal altındadır.

7. Çocuklarına, öğrenilmesi farz olan ilmihal bilgilerini öğret(tir)meyen anne-babalar, velîler büyük günaha ve vebale girmiş olur, evlatlarının ebedî felaket ve azaba duçar olmasına sebep olmuş olurlar.

8. Müslümanların birbirleriyle riba muamelesi yapmalarının helal olduğuna itikat eden küfre düşmesinden korkulur.

9. İmana, İslama, Kur’ana hizmet için yalan söylemek, iftira etmek, emanetleri ehil olmayanlara vermek caizdir diyenler sapıktır.

10. Resulullah (Salat ve selam olsun ona) Efendimizi “Bizi aldatan bizden değildir” buyurmuşlardır.

11. Müttefakun aleyh olmayan muhtelefün fih konularda Müslümanları tadlil etmek (sapıklıkla suçlamak), hele tekfir etmek caiz olamaz.

12. Men fessere’l-Kur’ane bi re’yihi fekad kefer… buyurulmuştur,

13. Dine, Kur’ana, Şeriata göre israf olduğu kesinlikle bilinen mezmum ve haram (kötülenmiş) bir işi, bu israf değildir diyerek yapan dinden çıkar.

14. Ailenin reisi erkek değildir, aile içinde kadın ve erkek eşittir, ailenin reisi yoktur diyenler Kur’anî bir emre karşı gelmiş ve sapıtmış olur.

15. İhtilaflı konularda halka, evfak ve eşfak olan fetvanını verilmesi uygun olur.

16. Müdafaa=savunma hakkı kutsaldır. Hiçbir ehl-i kıble Müslümanı, isim verilerek, kimlik belirtilerek savunmasız küfürle suçlanamaz.

17. Bir mü’mini küfürle suçlayan, o mü’min kafir değilse, kendisi kafir olur.