Ukrayna'daki insanların savaş karşısında yaşadığı acı ve trajediyi dile getirmek her insanın görevidir ancak batı dünyası yıllardır Filistin, Irak, Suriye, Afganistan, Libya, Yemen, Sudan, Doğu Türkistan ve Bosna Hersek gibi Müslüman coğrafyalarda yaşanan katliam ve zulümlere karşı zulmedenlere karşı bırakın yaptırım uygulamayı, ses dahi çıkarmamıştır. Müslümanların hayatını değersiz görenler, 'kendilerine benzeyenler' zulme uğrayınca seslerini yükseltmiştir.
Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması kabul edilemez.
Şayet Rusya'nın Ukrayna'dan bir kısım beklentileri varsa, komşu olması itibariyle ve tarihî müştereklik bakımından olabilir, diploması yoluyla halletmesi beklenir.
Mesela Rusya Ukrayna'nın NATO'ya girmesini istemiyor. Kendince 'haklı' sebepleri olabilir.
Esasen bizim de Türkiye olarak NATO meselesinde hayli 'öfkemiz' var.
Darbeler NATO tarafından desteklendiğini biliyoruz. Ama Türkiye'nin NATO'dan çıkması gerekir mi?
Bu hususta acele etmemek lazım.
Osmanlı sonrası darmadağın olan Türk-İslam dünyası halen bu dağınıklığını devam ettirirken bazı kararların alınmasında dikkatli olmakta fayda var.
Rusya'nın NATO'ya gösterdiği tepkiyi anlayışla karşılamak lazım. Ama Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması asla tasvip edilemez.
Gerçi şunu biliyoruz: Son 250 yıllık dönemde dünyada güçlü olanın 'haklı' olduğu bir dönem yaşamaktayız.
Burada ayrıca bir parantez açmak istiyorum. Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı sonrası ABD ve batı dünyasının takındığı 'insani' tavır ve Rusya'ya uygulanan yaptırımlar doğru olmakla beraber, batının ikiyüzlülüğünü de ortaya koymaktadır. Ukrayna'daki insanların savaş karşısında yaşadığı acı ve trajediyi dile getirmek her insanın görevidir ancak batı dünyası yıllardır Filistin, Irak, Suriye, Afganistan, Libya, Yemen, Sudan, Doğu Türkistan ve Bosna Hersek gibi Müslüman coğrafyalarda yaşanan katliam ve zulümlere karşı zulmedenlere karşı bırakın yaptırım uygulamayı, ses dahi çıkarmamıştır. Müslümanların hayatını değersiz görenler, 'kendilerine benzeyenler' zulme uğrayınca seslerini yükseltmiştir.
Kaldığımız yerden devam edelim. 1990'larda Sovyet Rusya'nın çökmesiyle dünyanın tek kutuplu hale geldiği ve NATO'nun 'yaşayabilmesi' için bir düşmana ihtiyacı olduğundan hareketle yeni düşman icat edilmişti, hatırlayalım.
O düşman İslam dünyasıydı.
İslam dünyası derken Batı'nın güdümünde olan ülkeleri kast etmiyorum. O ülkelerin hangileri olduğu biliniyor.
Benim kast ettiğim ülkeler, tam olarak Batılılaşmamış/Batılılaşamamış ülkelerdir. Bunların başında Türkiye geliyor.
Son yüz yıllık dönemde Türkiye'de yönetim 'tam Batılılık' hususunda 'kararlı' olsa da milletimizin kahir ekseriyeti kök değerlerine bağlı olmayı tercih etmektedir.
Halen bu tereddüt devam etmektedir.
Bu ayrı bir konu.
Ben Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması meselesinde Çeçenlerin durumu üzerinde bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Bildiğimiz gibi Çeçenler Müslümandır.
Müslüman bir topluluğun Rusya'nın yanında yer alması düşünülebilir mi?
Çeçenler Rusya'nın 'şemsiyesi' altında, bunu biliyoruz. Ama Rus ordusu saflarında başka bir ülkeye saldırabilir mi?
Acaba Rusya Çeçenlere baskı mı yapıyor?
Sosyal medyada Çeçen birliklerinin namaz görüntüleri vererek Rus ordusuna iştirak etmeleri asla tasvip edilemez.
Böyle bir savaşta ölen Çeçenlerin şehit olup-olmayacakları meselesi son derece kafa karıştırıcıdır.
Şehit olmanın şartları bellidir.
Bu hususa dikkat etmek lazımdır.
Çeçen kardeşlerimizin varlık mücadelesinde şimdiye kadar yanında olduk ve bundan sonra da yanında oluruz/olmaktayız.
Ama Rus ordusuyla birlikte bağımsız bir ülkenin işgaline Çeçenlerin vasıta olmasını tasvip etmek mümkün değildir.
Çeçen kardeşlerimizin 'Rus taraftarı' olmalarına üzülürüz. Birlik ve beraberlik içinde varlık mücadelelerini devam ettirmeleri temennimizdir.
Biz Türkiye olarak hem Ukrayna ile hem de Rusya ile siyasi ve ticari münasebetlerimizi devam ettirmekteyiz.
Yalnız Ukrayna Cumhurbaşkanına şiddetli bir itirazımızı burada ifade etmeliyim. Bu itirazım ve eleştirim şudur: Sosyal medyada tedavül eden bir videoya göre, Ukrayna cumhurbaşkanı Osmanlı fesi giyerek Osmanlı'ya atfen yakışıksız ifadelerde bulunmuştur.
Bu kabul edilemez.
Ukrayna Cumhurbaşkanının komedyenliğini bu tarzda kullanmasını şiddetle protesto ediyorum ama bu hususu ayrı tutuyorum.
Ukrayna halkının bu Rus saldırısında mağdur olmaları bize üzer/üzmektedir.
Ukrayna halkının Hristiyan olması fark etmez. Onların insan olmaları bizim için yeterlidir.
Biz Türk milletinin bir ferdi ve Osmanlı'nın devamı bir millet olarak Ukrayna halkının, kadın ve çocuklarının bu soğukta mağdur olmalarından son derece üzüntü duyarız.
Ukrayna cumhurbaşkanın Osmanlı ile dalga geçmesine rağmen biz yine insanî olarak tavrımızı değiştirmeyiz.
Zira Müslüman ve Türk olmanın gereği budur.
Rusya'nın bu saldırısının kısa süre içinde sona ermesini temenni ediyoruz.
Görülen odur ki, dünyada müthiş kırılmalar vardır ve istikbal yeni yapılanmalara gebedir. Vesselam...