Şairlerin ufku uçsuz bucaksız. Geniş ve oldukça parlaktır. Şairler eğer Allah yolunda ve Hak aşığı iseler sözlerinde hikmet vardır. Gözlerinde ibret vardır.

Şairlerin ufku uçsuz bucaksız. Geniş ve oldukça parlaktır.

Şairler eğer Allah yolunda ve Hak aşığı iseler sözlerinde hikmet vardır. Gözlerinde ibret vardır.

Elhamdülillah biz de hikmetle yazıyor ve tüm Dünya'ya ibretle bakıyoruz.

Yazan biz değiliz. Yazdıran var. Allah ebeden bize sevgili ve yar.

Şairin ufku geniş ve sonsuz olduğu gibi ruhu da zaten çok farklı ve oldukça hassastır.

Ufku ve ruhu geniş ve hassas olan şairlerin rüyaları habercidir. Bundan dolayı şairlerin rüyaları da elbette mühimdir.

RÜYALAR/DÜNYALAR

"Allah, işinde (emrinde) galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler." (Yusuf Suresi, 21)

Allah'ın hesabı işliyor tıkır tıkır, bir saat gibi.

Vakit öyle yaklaştı yaklaştı, farzet ki bir saat gibi.

Gör, tefekkür eyle, güneşe yüzünü dönmüş çiçekler.

Sabırla, sessizce hepsi de gününü, vaktini bekler.

Tarihlere bak, ibret al, Yusuf'un vakti gelmedi mi?

Yusuf rüyalardan yola çıkıp da geleceği bilmedi mi?

Herkes ne derse desin, sen umudunu hep canlı, diri tut.

İstikbale hep güvenle bak, tüm olumsuzlukları unut.

Mümin için yüreğini güzel ve hoş tutmak en temel zemin.

Doğruluk ve iyilik üzere yaşar, gelecekten olur emin.

Rüyalar ile Dünyalar içiçe, asla ayrılmaz birbirinden.

Çalış, çabala, Allah'a güven, kurtul artık tüm kederinden.

Rüyalar rüyalar, asla boş değil, gördüğün rüyalar.

Allah'ın izniyle kurulur, kurulur yepyeni Dünyalar.

Vesselam

AŞK NEDİR?

Ruhum paramparça, gönlüm pare, pare.

Yol ararım ulaşmak için ben o yare.

Aşığa maşuktan başka yok bir çare.

Kalbinin gittiği yerin adıdır aşk.

Ne geldiyse başıma hep bu aşktan oldu.

Sonradan değil, daha en baştan oldu.

Neden sevgilinin kalbi taştan oldu?

Soruların cevapsız kalmasıdır aşk.

Aşk yaktı, döndürdü kocaman bir küle.

Oysa ki ihtiyacım vardı bir gonca güle.

Sevgilinin duymaması en büyük çile.

Seslerin boşlukta kalmasıdır aşk.

Düştüm aşka, ne türküm, ne şarkım kaldı.

Boşa savrulan gazelden ne farkım kaldı?

Soldum gittim, ne ferim, ne şavkım kaldı

Hayatın hep sonbahar olmasıdır aşk.

Mecnun, Kerem, Ferhat'ın cefası gibi.

Gönüllerde yer tutmuş, aşk levhası gibi.

Hüzünlerin, kederlerin sayfası gibi.

Acılarla dolu bir kitabın adıdır aşk.

Yalnızlık elbette yalnız Allah'a mahsus.

Eşin yoksa hayat zindan, insan mahpus.

Ey Sandali artık huzura kavuş ve sus.

İnsanın ruh eşini bulmasıdır aşk.

İnsanın ruh eşini bulmasıdır aşk.

BU AŞKTAN / BU SEVDADAN

Bu deli gönlüm bir güzele vuruldu gitti.

Bir o yana, bir bu yana savruldu gitti.

Öyle yandı, öyle yandı ki, kavruldu gitti.

Yüreğim köz köz oldu, bu aşktan, sevdadan.

Kim ne derse desin, anlamaz, söz dinlemez.

Herşeyi içine atar, suskun durur, inlemez.

Laf atanlara gülüp geçer de hiç önlemez.

Yüreğim söz söz oldu, bu aşktan, sevdadan.

Kimi zaman gönlü hoş olur pazarlara gelir.

Kimi zaman kasvet basar, mezarlara gelir.

Ama her zaman en öndedir nazarlara gelir.

Yüreğim göz göz oldu, bu aşktan, sevdadan.

Mütevazı, engin, farzet ki bir toprak gibi.

Bazen yemyeşil, bazen de, kurak gibi.

Solup da gider hazandaki bir yaprak gibi.

Yüreğim güz güz oldu, bu aşktan, sevdadan.

Hep ardına düştü sarp aşılmaz bir dağın.

Bir bülbülü olamadı ki, bir gülün, bir bağın.

Her bir parçası başka yerde, darmadağın.

Yüreğim cüz cüz oldu, bu aşktan, sevdadan.

Yüreğim cüz cüz oldu, bu aşktan, sevdadan.