Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu Başkanı Hadi el-Bahra ile tanışma ve basın toplantısındaydım. O toplantıda yaptığı açıklamalardan en çok dikkatimi çeken noktalardan biri BM’nin misyonunun ne kadar zayıf bir noktada olduğuydu.

Cenevre'deki barış görüşmeleri ve Suriye Anayasa Komitesi'nde yer alan en son olarak yakın zamanda da koalisyon Başkanlığı'na seçilen Hadi el-Bahra'nın dikkat çektiği konularından alıntıladığım bölümlerde BM'nin misyonunu yerine getirmemesinin nelere mahal verdiğini daha net bir şekilde görmüş olacağız. Dünya BM'ye mi kaldı. Tabii ki hayır ama şu an ortada bir gerçek var. BM yardım sağlamak zorunda. ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere gibi ülkeler sayesinde dünya yaşanılır bir yer olmaktan çıkıyor.

El- Bahra Suriye halkının yaşadığı trajediye dikkat çekerek 'Suriye halkının neredeyse yarısı mülteci ve yerinden edilmiş kimselere dönüşmüştür. Ne yazık ki, bu durum onların seçimi değildi. Ancak vahşet ve şiddet sonucu içinde bulundukları duruma zorunlu kaldılar. Öyle ki, bildiğiniz üzere Suriye rejiminin kimyasal silah kullanımı ve sayısız tutuklamalar ile kişileri özgürlüğünden alıkoyması gibi birçok savaş suçu ve insanlığa karşı suçlar işlemesi bu zorunlu seçimin nedenlerinden bazısıdır.' dedi.

Astana Anlaşmaları ile birlikte Suriye içinde koalisyon ve onun geçici hükümeti tarafından yönetilen bir bölgenin oluştuğunu belirten Hadi el-Bahra, o bölgedeki yerel ekonominin iş imkanları oluşturacak şekilde canlandırılmaya, yerinden edilenlerin Suriye içinde kalmasını ve mülteciye dönüşmesinin önlenmesinin sağlanmaya çalışıldığını belirtti.

Hadi el-Bahra 'Bunun yanı sıra geçici hükümette Savunma Bakanlığı'na bağlı olan organize birlikler ve ulusal orduya bağlı askeri gruplar da organize edilmektedir.' dedi.

Fakat yapılan bu çabalara rağmen tüm yükümlülükleri yerine getirebilecek kapasitenin sınırlı olduğunu, sözü edilen bölgelerde yerinden edilenlerin geçim kaynağının sağlanmasının asıl sorumlusunun BM olduğunu vurguladı.

Hadi el-Bahra, 'Dünya Gıda Örgütü'nün tamamen bu yardımı durdurma kararı aldığını duyduk. Bu duyumlar gerçekleştiğinde Suriye'deki insani trajedi ya da insani kriz dedikleri şey insani bir felakete doğru gidecektir.' şeklinde konuştu.

El- Bahra'nın verdiği veriler de şu şekilde;

Suriye'de halkın %91'i yoksulluk sınırının altında.

%44,2'si açlık sınırının altında.

Toplam nüfusun %44'ünün yeterli günlük gıdası bulunmuyor.

Bölgedeki işsizliğin yaklaşık %88'i iş imkanlarının kaybından kaynaklanıyor.

Hadi el-Bahra BM ile dost ve aktif ülkelere ise

insani yardım düzeyini yükseltme, Kuzey Suriye'de ve Suriye'nin diğer bölgelerinde kıtlığın önlenmesi için insani yardımın azaltılmaması çağrısı yapıyor.

Hadi el-Bahra'ya BM'den tam olarak ne beklediklerini, geri dönüşleri ve İsrail'in Gazze saldırısı ile ilgili görüşünü sordum.

Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu Başkanı Hadi el-Bahra şunları söyledi;

Gazze'den başlayacağım. İnsani değerler çifte standart olamaz. Memnun kaldığımızda reddettiğimiz şeyleri dünyadaki hiçbir halk için kabul etmiyoruz. Sivilleri kasten hedef almak savaş suçudur. Bu saldırılarla yüzleşme bir sorumluluktur. Güvenlik Konseyi ve Birleşmiş Milletler'in uluslararası sorumluluğu yerine getirmesi ve faillerin hesap vermesi gerekiyor.

Filistin halkının mücadelesi bugün doğmamıştır ve belirli bir hareketle bağlantılı değildir. Filistin halkının kendi devletine ve özgürlüğüne kavuşma konusundaki meşru haklarını destekliyoruz. Daha önce önerilen Arap girişimi, Filistin meselesinin çözümü için iyi bir siyasi çerçeve oluşturuyor. Bölgede barışı temel hedef olarak gören tüm ülkelerin bu anlaşmanın uygulanmasında aktif rol almasını umuyoruz.

Mülteciler ve gönüllü geri dönüş konusuna gelince, birkaç konuyu vurgulamak istiyorum.

Doha Forumu'nda ülkelerin gönüllü geri dönüş konusunu tartışmalarına şaşırdığımı söyledim. Esad rejiminin kontrolündeki bölgelerden Suriye'nin kurtarılmış kuzeyine ve Avrupa'ya her gün yerinden edilmeler yaşanıyor. Suriyelilerin yerinden edilmesi araştırılmalıdır.

Kuzey Suriye'de sınırlı olanaklarımızla güvenli ve istikrarlı bir ortam yaratmaya çalışıyoruz ve Türkiye, Lübnan ve diğer ülkelerdeki mültecilerin kendi gelirleri arasında yer almasına olanak tanıyacak cazip bir yatırım ortamı ve iş fırsatları yaratmaya çalışıyoruz. Böylece bu alanlara onurlu bir dönüş seçeneği sunacaktır. Ama uluslararası toplum insani yardımları azaltırken bu konuda nasıl etkili olabiliriz ki bu durum koalisyon ve geçici hükümet üzerinde engel ve baskı oluşturuyor. Bölgenin 4,5 milyar ülkeyi aşan ihtiyaç duyduğu insani yardım miktarlarından bahsediyoruz. Bu vaziyet ülkelerin çözmek için çaba harcaması gereken en temel engeldir.

Ülkelerle müzakere etmeye çalıştığımız şey gıda sepetiyle biten yardımlar yerine, Suriyelilerin kendi ülkelerindeki üretim kapasitelerinin desteklenmesidir. BM yardım sağlamalıdır.

Sanayide ve tarımda üretim kapasitelerinin artırılması, böylece insani ihtiyaçların azaltılması mümkün, bizim de geçici yönetimdeki yaklaşımımız budur. Biz de bunu özelleştirilmiş bir kutu içerisinde uygulamaya çalışıyoruz.

Örneğin buğday ve patates yetiştiricileri gibi projeler kuruyoruz. Onlara eğitim için kurslar veriyoruz, ücretsiz tohum ve gübreler sağlıyoruz, üretim sonrası hizmetler sağlıyoruz, otomatik değirmenler ve fırınlar gibi tesisat yardımında bulunuyoruz. Böylece kurtarılmış Suriye bölgelerinde bu mahsullerin daha uygun fiyatlarla satılmasına yardımcı oluyor.

Şimdi gelelim son bir gelişmeye;

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde Gazze'de insani yardımların engelsiz erişimi için çatışmalara ara verilmesi talep edilen karar tasarısının oylanması ABD'nin talebi üzerine üçüncü kez ertelendi.

Yine bir BM misyonsuzluğu!

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, görev süresi boyunca yetkisini ilk kez kullanarak Gazze'deki insani felaketin önlenmesi adına BM Şartı'nın 99. maddesini işleterek 6 Aralık'ta BMGK'ya mektup göndermişti.

Guterres, "Güvenlik Konseyi üyelerini insani felaketin önlenmesi için baskı yapmaya çağırıyorum ve insani ateşkesin ilan edilmesi talebimi tekrarlıyorum. Bu çok acil." demişti.

8 Aralık'ta ise BMGK'da yapılan oylamada Gazze'de acilen insani ateşkes talep edilen karar tasarısı ABD tarafından veto edilmişti.

Ediliyor, ediliyor!

Sonuç…

BM Suriye ve Filistin gibi ülkelerde insani yardım denilince tam anlamıyla ne yapabiliyor. Henüz tam bir misyon ortaya koyabilmiş değil.

Misyonsuzluk sürekli ağır basıyor.