SREPRENİTSA

1993-95 arasında Boşnak Müslümanlar, “medeni” Batının gözleri önünde Sırplar tarafından katliama tabi tutulmuştur. Bu katliam iki gün içinde yapılmıştır.

Buradaki katliamda Sırp caniler, soykırım delillerini yok etmek için, Müslüman Boşnakların cesetlerini kepçelerle ve bıçaklarla parçalamışlardı.

Bir başka vahşet ise Sırp canilerin Müslüman cesetlerini parçaladıktan sonra üstlerine kezzap suyu ve kireç dökmeleriydi.

Daha korkuncu, daha sonra bu cesetleri ortaya çıkaracak olanlara engel olmak için, cesetlerin arasına el bombası ve mayın yerleştirmeleriydi.

Katledilen Müslüman Boşnakların elleri dikenli tellerle arkaya bağlanmıştı.

İŞİN DAHA KORKUNCU 2007 YILININ TEMMUZ AYINDA SIRP GENÇLERİ ÜZERİNDE YAPILAN BİR ANKET ÇALIŞMASINDA, SIRP GENÇLERİNİN AYNI İNTİKAM DUYGULARININ DEVAM ETTİĞİNİN GÖRÜLMESİDİR.

Şimdi bizim ne yapmamız gerekir?

Sırpların yaptığı gibi bizim de intikam duygularımızı alevlendirmek mi?

Elbette hayır.

Öyleyse yapılması gereken nedir?

Dostumuzu ve bize düşmanlık besleyenleri tanımak, yapılması gereken ilk iş budur.

Dikkat ederseniz "düşmanımız" demedim. Dedim ki, "bize düşmanlık besleyenler" dedim.

Biz millet olarak kimseye düşman değiliz. Ama bize dost olmayanlarla nasıl dost olunur? Bunu bilen varsa söylesin.

İkincisi kendimizi tanımak.

2018 yılına geldik. Halâ Milli Eğitim müfredatını milletimizin temel değerlerine göre tanzim edemedik.

Yeni bakanlar tayin edildi birkaç gün önce.

Yeni bir sisteme geçtik. Kabul etmek gerekir ki, başkanlık sistemi esasen Türk milletinin bünyesine en uygun olandır. Bunu kabul ediyoruz ama Milli Eğitim Bakanı olan bir akademisyenin twetindeki şu ifadelerin izahı nedir?

“Mesele uzaysa, enerjiyse, tıpsa bilgi geleceğe yönelik ele alınıyor. Mesele dinse, bilgi hep geçmişe dönük konuşuluyor maalesef. Oysa bilgi canlıdır. An’da yaşar. Can’ı olmayan sadece geçmişe dönük olan bilgi çürür, çürütür, atalar dini olur”.

Sayın milli eğitim bakanı henüz çiçeği burnundadır. İcraatlarını bilmiyoruz. Ama insanların mazisi istikbali hususunda fikir verir.

Şimdi sormak lazım değil mi sayın bakanımıza; “din niçin geçmişe yönelik olsun?”.

Sayın bakanımız sevgili peygamberimizin “iki günü eşit olan aldanmış” sözünü hiç duymadı mı?

“Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?” ayetini hiçbir yerde okumadı mı?

Eğitim Fakültelerimizde yıllardan beri nesillerimizi şekillendiren bir akademisyen olan sayın bakanımızın “mesele dinse geçmişe yönelik konuşuluyor maalesef” ifadesini teessürle karşılıyoruz.

Kendisine teessüf ediyoruz.

Sözü şuraya getirmek istiyorum; Sreprenitsa meselesinde öncelikle kendimizi tanımamız gerekiyor.

Kendimizi mekteplerimizde tanımayacağız da nerede tanıyacağız?

Bizim değerlerimizi bize, milli eğitim kuruluşlarımızın en tepesindeki yetkililer vermeyecek de kim verecek?

1930’ların zihni yapısıyla Milli Eğitim camiasını şekillendirmek mümkün değildir. Ama Sayın Milli Eğitim bakanımızın yukarıdaki tweti, bize 1930’lu yılları hatırlatıyor.

Sreprenitsa bize, kendi öz değerlerimizi hatırlamak hususunda örnek olmalıdır.

Sayın Bakanın dediği gibi İslam dini geçmişe yönelik değildir. Sevgili peygamberimizin tavsiyeleri hayatın bütününü içine alır.

İslam dini en son ve hak dindir. Hristiyanlık veya daha başka beşeri inançlarla karıştırılmamalıdır.