İlk "erken seçim!" sözünü MHP genel başkanı Devlet Bahçeli etmişti. Fakat sn Bahçeli, her ne sebeptense bu yakınlarda o fikirden de vaz geçti. Diğer yandan 7 Haziranı takip eden günlerde MHP'nin bir koalisyonda yer almayacağını beyan etmekteydi. Daha sonra "anayasanın ilk dört maddesinden taviz verilmemesi, barış süreci müzakerlerinin iptal edilmesi, 17-25 Aralık dosyasının yeniden açılması ve Cumhurbaşkanının yetkilerine dönmesi" şartlarıyla "koalisyona evet" demişti.

Son terör olaylarında devletin tavizsiz tutumuna rağmen Devlet Bahçeli, kırmızı çizgiler dediği şartlarda geri adım atmadı.
Davutoğlu-Bahçeli görüşmeleri bu havada yapıldı.

Uzun süren görüşme sonrası sn Başbakan'ın açıklamalarından anlaşıldı ki Devlet Bey, AK Parti-MHP koalisyonu, seçim hükümeti, azınlık hükümeti ve mecliste destek vermeleri gibi hiç bir formülde yeşil ışık yakmamıştır. Devlet Bahçeli, dün de bütün kapıları kapatmıştı. Görüşmeye böyle girdi, böyle çıktı. Şaşılacak bir durum ki sn Bahçeli'nin, verdiği tek imkân, AK Parti CHP koalisyonudur...
MHP uzun yıllardır, iktidarda değil. Bu vesileyle kendilerine gelen iktidar olma şansını neden reddettiklerini seçmenlerine nasıl izah edecekleri elbette merak mevzuudur ve herhalde aynı zamanda sıkıntı sebebi olacaktır. AK Parti-CHP koalisyonu kurulması ısrarının esbab-ı mucibesi de keza kolay izah edilecek gibi değildir.

Netice itibariyle:

Hükümeti kurmakla vazifeli sn Ahmet Davutoğlu, bütün partileri ziyaret etmiş, partisinden bir hey'et ve daha sonra kendisi CHP ile uzun süren bir hükümet kurma müzakeresi yapmış; oradan bir netice elde edilemeyince bu defa MHP ile görüşme yapılmış ve CHP gibi MHP ile de her hangi bir hükümet şekli üzerinde uzlaşma ve anlaşma olmamıştır.

Bundan böyle AK Parti ve sn Davutoğlu, koalisyon imkânı varken ülkeyi seçime zorladı gibi bir suçlamaya muhatap olamaz. Bir başka ifadeyle bu müzakerelerde masayı deviren taraf AK Parti değildir. Sn Başbakan, koalisyon için büyük bir samimiyetle çalıştı, fakat olmadı.

Şimdi; sn Davutoğlu, yetkili mercileriyle istişareden sonra Külliye'ye çıkarak Cumhurbaşkanı sn Tayyip Erdoğan'la görüşecektir. Bu ziyaretle görevi iade edebilir. İadeye rağmen tekrar görevlendirilmesi mümkündür. Veya kendisine teşekkür edilir ve Kemal Kılıçdaroğlu vazifelendirilir. Kalan sürenin bir hafta bile olmadığı düşünülürse sn Kılıçdaroğlu'nun hükümet kurması beklenemez.

Bu noktada Kemal Bey de vazifeyi iade emek zorunda kalır.

45 gün bitince de sn Cumhurbaşkanı meclisi fesheder.

Bu takdirde MHP, ya HDP'nin de olduğu seçim hükümetinde yer alacak veya bakan vermeyecektir. Yahut MHP bir son dakika kararıyla tutum değiştirerek mecliste sn Davutoğlu'na doğrudan veya dolaylı biçimde destek verip mevcut hükümetin ülkeyi seçime götürmesine yardımcı olacaktır.

Vaki olanda hayır vardır.

Mevlâm, görelim neyler neylerse güzel eyler.