Elbette Siyonizm’in kendisi ve kaynaklarınca soy, biyolojik bağ, olmazsa olmaz ilk ve tek koşuldur. Üstelik bir de anneden Yahudi ve Siyonist olmanız ayrıca bir koşuldur. Sonradan Yahudi ve Siyonist olmak istemenizi zinhar kabul etmezler ve zaten soy bakımından, biyolojik bağlamda değilseniz başka da olamazsınız ve konu zinhar tartışmaya kapalıdır.
Peki hal böyle iken dünyanın dört bir tarafından devşirilmiş Yahudi ve Siyonist kişilere nasıl bakacak, nasıl yorumlayacak ve nerede konumlandıracağız!?
Bu soruya gerçekçi ve sağlam bir tabanda izahat yapmak ve cevaplar bulmak istiyorsak bu durumda Yahudiliğin, Siyonizm’in kendisini tanımlama ve konumlandırma paradigmasından epey uzaklaşmak durumunda ve hatta zorundayız.
Yapacağımız açıklama ve gerçek aks üzerinde ki saptama bir bakıma Siyonizm’in kendisini nasıl bir yalıtım halinde, homojen bir şekilde tutup izole etmiş olduğunu ve elbette bu tavır ve tarzın Teolojik ve sosyolojik sebep ve sonuçlarının izahınıda barındırmış olacaktır.
Evvela yanılgının gerekçesi!
İslam ülkelerinin! Ve elbette Müslümanların! Kuran ve içeriğini gerisin geriye atmış olmaları, Kuran’ı terk edip öksüz bırakmaları dolayısıyla Firavun, Nemrut, Siyonizm, Yahudi/lik, Hıristiyan/lık, Baba-Papa ve Oğul, Saltanat ve Hilafet, Budizm, Taoizm gibi dinlerin ve dini yapılanmaların da kühnüne vakıf olamamaktadırlar.
Siyonizm kendisini bu denli izole ederken olayın Kuran’i ve dolayısıyla katliam ve sürgüne tekabül eden 3 ve hatta 4 bin yıllık hikayelerine ve bu katliam ve sürgünlere tabi tutuluşlarında ki ahlaksızlıkları, tutarsızlıkları, söz ve ahit gibi değerlere karşın lakayt tutumları, dünyaya deliler gibi tutkun derecesinden bağlılıkları, ölümden çok korkmaları, gevşek, korkak ve bundan dolayı da güç ve imkanı bulduklarından korkunç bir ölüm makinasına döndükleri gerçeğini Kuran’da serahaten ve defaten bulmak asla zor değildir.
Yahudilik ve Siyonizm’in kendisini, biyolojik bağ ile sınırlandırıp homojen bir hale dönüştürürken az evvel ki bahsini yaptığımız 3-4 bin yıllık katliam ve sürgünün psikolojik ve dolayısıyla travmatik yıkımların belirgin bir gerekçe olduğu rahatlıkla görülecektir.
Her an bir başka yere göçmeye, sürgün edilmeye hazır komuta yaşayan bu toplum, bahsini yaptığımız uzun yıllar boyunca sabit yapılar ile mülkiyet ve illiyet bağı kurmamış, bildikleri ve mutlak bağlamda tanımadıkları hiç kimse ile can ciğer bir dostluk ilişkisi içerisine girmemiş ve kendi aralarında muhteşem bir istihbarat ağı geliştirmişlerdir.
Kendi gölgelerinden bile korkan, havadan nem kapan, öldürülme, gasp edilme ve sürülme korkusunu iliklerine kadar hissetmiş ve bunu da sonuna kadar kanıksamış bu millet, diğer bütün toplumlar ile olan ilişkisini alabildiğine uzak tutmuş ve kendi ulusunu da diğer bütün etkenlere karşın kalın duvarlar arkasında muhafaza etmiştir.
Dolayısıyla soy bakımdan dayattıkları bağ, Teolojik bir yasa olmayıp şartların dayattığı can ve mal güvenliğinin tek yolu olduğuna inanılan istihbari bir tedbir yasasıdır.
Gelelim Kuran’ın İsrail-oğulları, Peygamberleri, biz buradayız Musa, sen ve Tanrın savaşın deyişlerinde ki kir, pislik, pişkinlik, lakaylık, kimliksizlik ve kişiliksizliğin fotoğrafı ete kemiğe büründürülürken bütün bunların bir soy ve kütük değil bir zihniyet, bir sapkınlık, bir seciye ve bir karakter olduğunun altını çizmektedir.
Kuran, bu öğretiyi Firavun, Nemrut, Haman, Ebu Cehiller üzerinden de canlı ve kanlı tutarken, bütün bunların birer karakteristik özellikler olduğunun altını çizer ve bu zalimlerin hiç birisinin ismini zikretmeyerek Müslüman bir bilinç ve dolayısıyla bir mihenk, bir şakül, bir ölçü ve bir terazi hassasiyeti ortaya koymaktadır.
Bu ölçüden, bu bilinç ve diri bakış açısından mahrum İslam ülkeleri ve Müslümanlar! İliklerine kadar Siyonist ve karakteristik özellikler bakımından tam, okkalı ve olgun bir Siyonist olmalarına rağmen sal yallah, Bismillah dedikleri için liderlerine muhaddes, mübarek ve Müslüman muamelesi yapmış ve koca bir coğrafya ve millet burunlarına kadar PİSLİK İÇERİSİNE batmışlardır.
Ne diyordu Rabbimiz!? İlkesiz, gurursuz, verdiği söze karşı lakayt, Kuran’a karşı ilgisiz, duyarsız ve saygısız, fırsatını bulduğu an her türlü necaset ile sıkı fıkı ilişki kuranları pislik ve yani onursuzluk, izzet ve şerefi elinden alınmış hor ve hakir hale getiririz!
Yusuf 100
İşte bu ayet, 3 ila 4 bin yıllık Yahudi ve Siyonizm katliam ve sürgününün gerekçesini ortaya koymakla beraber, bir Yahudilik ve Siyonizm’in karakteristik özelliği olan Kuran ilgisizliği, mal, mülk, servet, şöhret ve şehvet tutkunluğu, yalan, iki yüzlülük, Allah’ın onurlu olun ve zulme boyun eğmeyerek sizlere haksızlık edenler ile savaşın emrinde ki gevşeklik, mevcut İslam Coğrafyası ve Müslümanların ABD, AB ve daha bir sürü yaban eşşeğinin onurlarını, gurur, izzet, şeref ve namuslarını tarumar edişlerinin de gerekçesidir ve sonucudur.
Siyonizm ve Yahudilerin kapı kulu olan ama biyolojik bağ ile onlara bağlı olmayan ve fakat onlarla Kuran’a muhalif şekilde bir kanka, can ciğer bir dostluk kuranların hali ise apaçık bir zillet nişanesi olmasına rağmen, Allah yerine geçici ve yalan zevki tercih edenlere lanet olsun.
UNUTMAYINIZ Kİ!
Devşirmeler, soy ve biyolojik bağlam da Yahudilik ve Siyonizm ile kesişmiyor olsalar da para ile satın alınmış, saray, yalı, köşk, makam, mevki, saltanat gibi uyuşturucu etkisi gayet yüksek olan materyaller ile aldatılmış ve sonra inançları ve iddialarına göre seçilmiş, hidayete ermiş ve kurtulmuş millet manasına gelen Yahudiliğin kölesi ve kapısı önünde ki bir köpektirler.
Yahudiler, Bu köpekleri diledikleri kadar ve üstelik en aşağılık ameliye işlemlerinde dur duraksız kullanılır ve sonra bir tuvalet kâğıdı gibi buruşturulup atmaktadırlar. Zira siz İslam ve İnsan olmayı ve dolayısıyla omurgalı durmayı para karşılığında bir köle ve köpek olmaya satmış olmanız dolayısıyla malum sonucu da en başından kabul ve hak etmişsiniz demektir.
İYİ BİLİNSİN Kİ DÜNYA BİR OYUN VE OYALANMA DIŞINDA BİR ŞEY DEĞİLDİR VE YİNE İYİ BİLİNSİN Kİ İZZET, ŞEREF, ONUR, GURUR, ERDEM, İYİLİK VE TAKVA ALLAH’IN YANINDADIR. ALLAH’IN YANINDA OLAN BİR AVUÇ MUVAHHİD’E SELAM OLSUN…