Ülkemiz, az görünen bir seçim sürecinden geçiyor. Tek temennimiz kim kazanırsa kazansın kazasız belasız bu seçimin sona ermesidir.
Ülkemiz, az görünen bir seçim sürecinden geçiyor. Tek temennimiz kim kazanırsa kazansın kazasız belasız bu seçimin sona ermesidir.
Seçimin sonucunda birileri kazanacak birileri kaybedecek; burada esas olan kimin kazanıp kimin kaybettiği değil; sonuçların hoşumuza gitse de gitmese de fazla sevince ve üzüntüye kapılmadan olgunluk içerisinde karşılanmasıdır.
Elbette ki, seçimi herkes kazanmak ister ve seçim sürecince bunu gerçekleştirmek için mücadele eder; ancak, tüm siyasiler seçim süresince sarf edeceği sözlerine dikkat etmeleri gerekirken maalesef bu seçim sürecinde rahatsız edici söz ve davranışları görüyoruz.
Aslında söz ve davranışlarına en fazla dikkat etmesi gerekenler ülkenin yönetimine talip olan siyasiler olması gerekirken hassasiyet gösterilmesinde sıkıntılar olduğunu görmek bir vatandaş olarak beni üzmektedir.
Kazanmak veya kaybetmek ne her şeyin başı ne de sonu; bu işin bir de yarınları var ve hayat her şeye rağmen devam ediyor. Başta siyasiler olmak üzere herkes birbirinin yüzüne bakacak, aynı ortamı paylaşacak.
Atalarımız, 'Bakacağın yüze utanacağın söz söyleme' sözünü boşuna söylememişler!
Günlük hayatımızda da zaman zaman kullandığımız Süleyman Demirel'in 'Dün dündür, bugün bugündür' sözü imdada yetişse de hesaba katılmayan bir de bugünün 'yarını' var; yarınları var!
Başta ülkeyi idare eden irade olmak üzere iktidarı ve muhalefetiyle sorumlu davranmak zorundadırlar.
Özellikle ülkeyi yönetme yetkisine sahip olanlar toplumsal huzurun tesisi için kendilerine oy vermeyen halk kitlelerinin samimi kaygılarını dikkate alarak kaygılarının yersizliğini gerek söylemlerinde gerekse icraatlarında göstermeye azami gayret göstermek zorundadırlar.
Coğrafyamız ve ülkemiz üzerinde büyük oyunların oynandığı, içeriden ve dışarıdan farklı şekillerle emperyalist saldırılara maruz kaldığı bu günlerde her zamankinden çok birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var.
Bu birlik beraberliğin bozulmasına yönelik her türlü söz ve davranışın karşısında durulmalı; her türlü kışkırtmaya karşı uyanık olunmalı, toplumu uyanık tutmalıyız.
Kendimizi nasıl tanımlarsak tanımlayalım birbirimizi anlamak zorundayız. Kimsenin kimseyi düşüncelerinden, tercihlerinden dolayı suçlama, aşağılama hakkı yoktur.
Herkes sorumlu davranmak zorundadır. Kraldan fazla kralcıların kışkırtıcı söz ve davranışlarına pirim verilmemelidir.
Seçim varsa, yarış varsa sonucunu hepimiz hoşumuza gitmese de kabul etmek zorundayız.
Ben, bu ülkenin bir bireyi olarak kavga istemiyor; seksen milyonda bir de olsa böyle bir hakkım olduğunu düşünüyorum.
Bundan sonra yapılması gereken sistemin sağlıklı bir zemine oturması için başta siyasi partiler olmak üzere toplumun tüm kesimleri samimi katkılarını sunmalıdır.
Her şey gelir geçer. Her kim ne yaparsa iyilik veya kötülük karşılığını görür. Hepimiz Hz. Allah (cc)'a hesap vereceğimizi unutmamalıyız.
Dünyanın malının, mülkünün, şanının şöhretinin bir kıymeti yok!
Bugün milletvekili olanların çoğu milletvekili olmayacak; seçilecek olanların çoğu da bundan sonraki seçimde milletvekili olamayacak.
Mevlana Hazretlerinin 'Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım' sözüyle yeni ufuklara yeni umutlara sevgiyle barışla girebilelim.