“Şarlatan” kelimesi Fransızca kökenlidir. Bu kelimenin kökenini dikkate alırsak tarih boyunca Fransa ile olan temasımız bize fikir verebilir.

Bilindiği gibi başka bir kültürden dilimize gelen kelimeler müsemmasıyla birlikte gelir.  Şarlatan kelimesinin kökeni neresi ise oradan bize şarlatanlık gelmiştir, desek yüzde yüz isabet edemeyiz belki ama herhalde yüzde elliden fazla bir hakikati ifade etmiş olabiliriz.

Öyle midir değil midir, yakın tarihimizden başlayarak günümüzden örnekler verelim.
Mesela Osmanlı’nın son asrında Fransa özelinde Batı ile temasımız tekâsüfleşti/yoğunlaştı. Denilebilir ki, Osmanlı’nın son asrından itibaren ve günümüze doğru gelen vetirede/süreçte şarlatanlık ve şarlatanların sayısında artış kaydedilmiştir.

Günümüzde şarlatan sayısı haydi yüksektir ve şarlatanların piyasadaki “müşterisi” hayli fazladır.

Günümüzdeki şarlatan örneklerine geçmeden önce şarlatanın tarifini yapalım.

Şarlatan, bilir geçinen, kendi bilgi ve vasıflarını veya mallarını methederek insanları aldatan, dolandıran kimsedir.

Kayıtlarımızın verdiği bilgilere göre şarlatanlık sıhhî/sağlık sahasıyla münhasırdır/sınırlıdır.

Kaynaklarımız böyle dese de şarlatanlık her sahada mebzul şekilde yerini almaktadır.

Esasen şarlatanlar bir arz-talep meselesidir. Yani şarlatanın müşterisi çok olunca şarlatanlar da arz-ı endam ediyorlar.

Palavranın müşterisi nedense tarih boyunca çok olduğundan şarlatanların alıcısı da yüksek olmuştur/olmaktadır.

Yakın tarihte şarlatan sayısı hayli kabarıktır.

Günümüzde de öyledir.

Gerek yakın tarihten gerekse günümüzden şarlatanlarla ilgili isim veremem ama özelliklerini ifade edebilirim.

Bu yazımda şarlatan vasfını taşıyan veya taşıdığını düşündüğümüz kişilerin isimlerini mevzuat gereği elbette vermeyeceğim ama hususi/özel olarak soran olursa söylerim.

Şarlatanlık ve şarlatanlarla ilgili bu tespiti yaptıktan sonra şimdi günümüzde birebir karşılaştığımız bir şarlatan örneği verelim.

Yakinen tanıdığım biri var. Lisansüstü savunma jürisinde kendisine gösterilen Osmanlıca metin okuyamayan fakat Osmanlıca metinleri okuduğunu ilan eden bir şarlatan var. Bu şarlatan el’an sosyal medyada arz-ı endam ediyor.

Tarihçi, yazar ve bilmem ne uzmanı olduğunu yazmış sayfasına.

Bu şarlatan Osmanlı Türkçesini okuyamayan biri.

Okuyamadığı Osmanlı metin matbu bir metin.

Bilenler bilir Osmanlı Türkçesinde matbu metin kolay okunan bir yazı nev’idir/çeşididir.

Bu şarlatan sosyal medyada yazılar kaleme alıyor ve 300 binin üzerinde takipçisi var.

Dedim ya ismini veremem. Ama hususi olarak soran olursa söylerim.

Bu şarlatanın bu kadar çok müşterisinin olması hayra alamet midir?

Adam Osmanlı matbu metnini okuyamıyor fakat yazdığı palavraların müşterisi binlerce.

Şarlatanlık sadece akademik sahada mı?

Her yerde ve her sektörde.

Böyle gazete ve gazeteciler de var.

Böyle bir gazete biliyorum. Bu gazete “besleme” bir gazete.

“Yemlendiği” elin talimatlarına uygun olarak nezih insanlara ve kuruluşlara belli periyotlarda saldırıyor.
Gazeteci/yazar kılığında şarlatan bunlar.

Veya televizyonca şarlatan.

Nezih kişi ve kuruluşların bu şarlatan gazete ve tv kuruluşlarının seviyesine tenezzül etmemesi onları çıldırtıyor.

Ben, şahsen şarlatanların şarlatanlıklarını taaccüple karşılamıyorum. Yani bana çok fazla tuhaf gelmiyor.

Beni şaşırtan ve teessüre sevk eden bu şarlatanların müşterisinin bu kadar çok olmasıdır.

Tarihin her döneminde şarlatan olabilir/olabilmektedir.

Günümüzde de şarlatanlar var.

Şarlatanların müşterisinin çok olması endişe vericidir.