“Şair toplumun soluğu, nefesi, haykıran sesidir. Susarsa şairler, korkarsa duygularını ifade etmekten vay haline o toplumun! Ne demişti Mehmet Emin Yurdakul: “Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet, sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir.
'Şair toplumun soluğu, nefesi, haykıran sesidir. Susarsa şairler, korkarsa duygularını ifade etmekten vay haline o toplumun! Ne demişti Mehmet Emin Yurdakul: 'Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet, sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir.' Evet, Susarsa şairler, korkarsa duygularını ifade etmekten, toplum; umudunu kaybeder, azmini yitirir, kimliğini, tarihini unutur. Susarsa şair, atalet çöker toplumun üstüne; çöken ataleti atamadığı için üzerinden hissizleşir, duyarsızlaşır, değersizleşir; çürür içten içe. Zillet, son durağıdır bu suskunluğun', dedim ve duygularımı şiire dökerek köşe yazımı tamamladım.
ÖYLE BİR DEVİR Kİ…
İhlas göçük altında, samimiyet komada
Kalmadı sığınacak ne bir koy ne bir ada
Çelme takınca iblis, düş teslim oldu yada
Namusluda lahavle namussuza sazende
Oyun içinde oyun künde üstüne künde
Işık soğuk, renk donuk; yalan yılanı sokar
Katil hür, maktul mahkûm; gölge gölgeden korkar
Edep ağa takılmış; feryadı arşa çıkar
Yedi/ yirmi dört yalan, üç de hile içinde
Oyun içinde oyun künde üstüne künde
Rant havada konfeti, üstü samur palanın
Devletin malı deniz, domuzu çok talanın
Hem gönlü hem de gözü doysun diye balanın
Bak yine kayıp ettin, ebesin elim sende
Oyun içinde oyun künde üstüne künde
Cambazda hüner gani, yumurtaya kulp takar
Tankın zırhı çelik de paletinde kusur var
Sözleşme şöyle dursun vergisi canlar yakar
Kitaba uydurulmuş yersen bu, üç öğünde
Oyun içinde oyun künde üstüne künde
Kanda kanaviçe işler, hortumu süslü sülük
Vurgunda tam isabet bu işin rantı büyük
Çek kanuna bir çizgi sonradan olmasın yük
Tezgahı kurmuş kuran kıstırılmaz ininde
Oyun içinde oyun künde üstüne künde
Türedi davalarda zulalanmış savcı var
Uçan kaçan kurtulmaz ölümüne avcı var
Her organda dolaşan damar damar sancı var
Ergenekon'dan çıktık, Sarı Kızla en önde
Oyun içinde oyun künde üstüne künde
Mahrem tefe takıldı, iffet atıldı dama
İsraf bütçede açık, faiz üstüne yama
Hala ' ne var ki', diyor hele bak sen adama
Borç gırtlakta, yük ağır; hal kalmadı bedende
Oyun içinde oyun künde üstüne künde
Hak yiyen haklı çıktı, Hakkı bu işe şaştı
Yandaş mertekleşince hırsız dağları aştı
Cazgır eğile dursun rakip yandan dolaştı
El ense, tırpan, derken dış kazık, kemanede
Oyun içinde oyun künde üstüne künde
Tahkiyenin takkesi emme basmaya supap
Paralelde nane var, açılımda şişkebap
Özü umursayan kim, ülke düşse de bitap
Kalasın düğümünü düzeltemiyor rende
Oyun içinde oyun künde üstüne künde
Dil, küfürde kararlı; kel başa şimşir tarak
Bulutlar alev alev; dış düşman, içte nifak
Cinnete ramak kaldı; din ürkek, ilim korkak
Ömür sürükleniyor yanar/döner peşinde
Oyun içinde oyun künde üstüne künde
İmalatta hata var, eğitim başıbozuk
Ahlakı hak getire; ar yırtık, vicdan kavruk
Midede lokma haram, beyinde fikir koruk
Fitne bayram yapıyor dudaklarında hande
Oyun içinde oyun künde üstüne künde
Ekonomik kriz mi, kimdir bunu söyleyen?
Bir bakın vakıflara göbek atıyor yeğen
Aha ip aha kazık; seç de birini beğen
Taklada ustalaştık; ters, yan, çapraz, parende
Oyun içinde oyun künde üstüne künde
Kinle yoğrulan hamur verir acılı ekmek
Kör gözlere kulaklık, sağırlara dümbelek
Liyakat olmayınca havada kalır emek
Doğruluk, dürüstlükmüş, onlar kaldılar dünde
Oyun içinde oyun künde üstüne künde
Aldanan, aldatılan; aldatanının kölesi
Çözenlere aşk olsun yüzyılın bilmecesi
Sinenler sindirdiler çıkmaz mazlumun sesi
Hukukta ibre oynak madrabazlar dümende
Oyun içinde oyun künde üstüne künde
Tarihe kör bakanlar diyor ki 'biz iyiyiz'
Ben de şöyle diyorum, 'biz aynı dinden miyiz?
Sizde ayrım kol gezer, biz her dem sevgideyiz
Göz merteği görmezse akıl kalır mı zinde
Oyun içinde oyun künde üstüne künde
Halimiz, ahvalimiz; işte özeti budur
Güç yetmiyor şeytana, ister sus ister kudur
Var olan yokluklarla edildik hepten mağdur
Hadi, uzat diyorlar sen de boynun kemende
Oyun içinde oyun künde üstüne künde