Sa‘deddin el-Cebâvî, Hz. Peygamber tarafından uyarıldıktan sonra Mekke’ye babasının yanına gitti ve tasavvufî eğitimini tamamlayarak icâzet aldı. Ardından Dımaşk’a 60 km. mesafedeki Akkâ güzergâhında bulunan Cebâ bölgesinde tekkesini kurdu ve irşad faaliyetine başladı.
Sa'deddin el-Cebavî, Hz. Peygamber tarafından uyarıldıktan sonra Mekke'ye babasının yanına gitti ve tasavvufî eğitimini tamamlayarak icazet aldı. Ardından Dımaşk'a 60 km. mesafedeki Akka güzergahında bulunan Ceba bölgesinde tekkesini kurdu ve irşad faaliyetine başladı. O döneme kadar küçük ve metruk bir yerleşim yeri olan Ceba, bundan sonra hem ilim ve marifet makamı hem de Haçlılar'la savaşta müslümanların merkezi haline geldi. Şeyh Sa'deddin'in Haçlılar'la fiilî savaşa katıldığına dair kaynaklarda bir kayıt bulunmamakla birlikte asker temini ve onların savaşa teşvik edilmesi için çalıştığı belirtilmektedir. Bu çalışmaları sebebiyle 'el-imamü'l-mücahid' lakabıyla anıldı. Sa'deddin el-Cebavî ile birlikte Dımaşk'a gelen kardeşlerinden Şeyh Müeyyidüddin Şeyban tekkesini Cevlan'da, Şeyh Ebû Hilal Muhammed Kāsımiye'de, Şeyh Muhammed Saîd Mardin'de, Şeyh Abdullah Yûnus Dımaşk'ın güneyindeki Buhsa'da kurdu. Abdullah Yûnus'un tekkesinde asker için ilaç imal edildiği kaydedilmektedir. Dımaşk'a yerleştikten sonra Irak, Kudüs ve Hindistan'a seyahatler yapan Sa'deddin el-Cebavî'nin bu yolculukları esnasında meydana gelen birçok kerameti Şemseddin Muhammed'in er-Risaletü'l-Muḥammediyye fi'r-reddi ʿani's-sadati's-Saʿdiyye ve Ebü't-Tayyib el-Gazzî'nin en-Nefḥatü'r-rabbaniyye fi'ṭ-ṭarîḳati's-Saʿdiyye adlı eserlerinde nakledilmektedir. Sa'diyye kaynaklarında Sa'deddin el-Cebavî'nin aynı dönemde Bağdat'ta yaşayan Abdülkādir-i Geylanî ve Kûfe, Vasıt, Basra arasındaki Bataih bölgesinde yaşayan Ahmed er-Rifaî ile karşılıklı kerametlerinden söz edilmekle birlikte yüz yüze görüştüklerine dair herhangi bir bilgi verilmemektedir. Bazı Rifaî kaynakları Cebavî'nin, babasının yanı sıra Ahmed er-Rifaî'den veya onun halifesinden hilafet aldığını belirtmiş ve Sa'diyye'nin Rifaiyye'nin bir kolu olduğunu ileri sürmüştür. Sa'deddin el-Cebavî'nin tarikat silsilesi biri vehbî, diğeri kesbî olmak üzere iki koldan Hz. Peygamber'e ulaşır. Sa'deddin el-Cebavî'nin başta akıl hastaları olmak üzere pek çok hastayı tedavi ettiği, öte yandan vahşi ve zehirli hayvanlar üzerinde tasarrufta bulunmak gibi kerametleri olduğu rivayet edilmektedir. Bu tür uygulamalar Sa'diyye tarikatında bir gelenek halinde varlığını sürdürmüştür. 29 Zilhicce 575 (26 Mayıs 1180) tarihinde vefat eden Sa'deddin el-Cebavî, Ceba'daki zaviyesine defnedildi. Cebavî'nin dokuzu erkek, dördü kız olmak üzere on üç çocuğu olmuştur. Bunlardan Şemseddin Muhammed el-Envar, Mısır'da medfun Şeyh Yûnus, Ebü'l-Vefa İbrahim, Celaleddin Ahmed, Fahreddin Ahmed, Burhaneddin Osman, Şeyh İsmail, Ali el-Ekhel kendisinden sonra tarikatını yaymıştır. Tarikatın Şam merkez olmak üzere Hama, Humus, Halep, Akka, Nablus ve Sayda şehirleriyle bunlara bağlı köylerde, XVIII. yüzyıldan sonra İstanbul ve Balkanlar'da yaygınlık kazandığı görülmektedir. Sa'deddin el-Cebavî'nin mürşidi Ebû Muhammed Yûnus b. Yûsuf eş-Şeybanî'ye (ö. 619/1222) nisbet edilen Şeybaniyye tarikatının devamı olduğundan bazan Şeybaniyye diye de anılan Sa'diyye tarikatı Şerrabiyye, Tağlibiyye, Abdüsselamiyye, Vefaiyye ve Âciziyye adlı beş kola ayrılmıştır. Tarih boyunca tarikatın merkezi olma niteliğini sürdüren Şam'da dört büyük Sa'dî zaviyesi kurulmuştur. Bunların en büyüğü ve meşhuru olan Meydan mahallesindeki zaviye XV. yüzyılın sonlarında Hasan el-Cennanî tarafından inşa edilmiştir. Sa'diyye, Şeyh Hasan'dan sonra yerine geçen oğlu Şeyh Hüseyin ve onun oğlu Sa'deddin Muhammed el-Asgar (ö. 986/1578) döneminde Şam ve çevresinde büyük bir etkinlik kazanmıştır. Bu dönemden itibaren Meydan Zaviyesi Sa'diyye tarikatının merkezi olarak faaliyet göstermiş, diğer bütün Sa'diyye zaviyelerinin şeyhleri bu zaviyenin şeyhi tarafından tayin edilmeye başlanmıştır.[1]
[1] https://islamansiklopedisi. org.tr/sadiyye