Özgürlük, insanlık tarihininfelsefik, dini, siyasi, sosyolojik, psikolojik ve siyasi bağlamda en derin ve en tartışmalı kavramlarından birisidir. Felsefi, toplumsal ve bireysel düzeylerde sürekli olarak sorgulanan bir kavram olan özgürlük, insanların kendilerini ifade etme, seçim yapma ve hayatta kendi yollarını ve KENDİLERİNİ belirleme hakkıyla yakından ilişkilidir.
Bir var olma biçimidir ve belki de en anlamlı, en tabi ve en meşru var olmadır. İşte bunun içindir ki özgürlüğün bu geniş anlamı içinde, "kendine özgürlük" ve yani ‘’ kendini varetme-gerçekleştirme ‘’kavramı da çok özel ve çok anlamlı bir yer tutmaktadır.
Kendine özgürlük ve kendini var etme, bireyin içsel dünyasında, düşünsel, duygusal, inanç ve eylem düzeydeki bağımsızlığına, kişisel sınırlamalarını belirleyerek ve dahi aşarak kendi kimliğini bulma ve bu kimliği yaşama hakkına sahip olmasını ifade eder.
Bu yazımızda, kendine özgürlük kavramını derinlemesine inceleyecek ve bu özgürlüğün birey için ne anlama geldiğini, nasıl bir yaşam tarzı önerdiğini araştıracağız.
Kendini gerçekleştirme ve Özgürlük
Özgürlük ve yani bireyin kendisini tanıması, anlaması ve var etme, kendi düşsel, duygusal, inanç ve eyleme tekabül eden sınırlarını var etmesi, genellikle dışsal koşulların ve sınırlamaların ortadan kalkmasıyla tanımlanır ve yabana atılır bir tanımlama da değildir.
Öyle ki toplumda bireylerin birbirine ve çevreye karşı sahip oldukları haklar, devletin, bireye tanıdığı özgürlük alanları, bahsini yaptığımız bireyin kendi içkinlik ve aşkınlık dürtüsünü de bir yerde ve bir yere kadar sınırlayan ve baskılayan unsurlardır.
Dolayısıyla özgürlük, gerçek mahiyet ve boyutları bakımından içsel özgürlük olarak ortaya koyar kendisini. İçsel özgürlük, bireyin zihinsel ve duygusal düzeydeki bağımsızlığını, dışsal baskıların ve toplumsal normların ötesinde kendi kimliğine sadık kalarak yaşama yeteneğini ifade eder. Kendine özgürlük, işte bu içsel özgürlüğün bir yansımasıdır.
Kendine özgürlük, bireyin kendi değerleri, inançları ve arzularını yaratma ve bu doğrultuda yaşama hakkını savunur. Bireyin kendisi dışında bir dayatılmışlık ve sınırlandırılmışlık birey olmanın ve kendini ifade edip gerçekleştirmek olan özgürlüğün bitişi anlamına gelmektedir.
Birey; toplumun, kültürün, örf, gelenek ve devletin dayattığı kalıpların ötesine geçerek kendini anlaması, sahip olduğu potansiyelin başlayıp bitiş çizgilerini belirlemesi ve bu tanıma dayalı olarak yaşamını şekillendirmesi özgürlük ve bireyin kendisini gerçekleştirmesidir.
Kendine özgürlük ve bireyin kendisini gerçekleştirme eylemi, dışsal koşulların esareti altında kalmadan ve onlara bağımlı olmadan ve onlara herhangi bir gereksinim hissetmeden kendi kendisine yeterlilik hissiyatı, inanç ve güvenin belirlenmesidir.
İnsanın, birey olmasından kaynaklı kendi iç sesine kulak vererek yaşamını sürdürmesidir. Bu, sadece dış dünyada özgür olmakla sınırlı bir kavram değildir; bireyin kendi düşüncelerine, duygularına ve arzularına ve dolayısıyla bizatihi kendisine duyduğu saygıdır.
Özgürlüğün ve Kendine kendini gerçekleştirmenin başlıca unsurları
1. Bilinç ve Farkındalık (Self-Awareness): Kendine gerçekleştirme ve özgürlük, bireyin kendi düşüncelerinin, hislerinin ve motivasyonlarının farkında olmasını gerektirir. Bütün bunlar her zaman bir doğruyu ve hakikati barındırmak gibi bir zorunlulukta içermemektedir.
Bu farkındalık, kişinin yaşamını bilinçli ve kendine uygun bir şekilde yönlendirmesine olanak tanır. Bilinçli farkındalık, bir kişinin içsel dünyasını anlaması, ne istediğini ve hangi değerlerle yaşadığını keşfetmesi anlamına gelir. Ve yine bilinçli farkındalık, yaşanmış ve yapılmış her hata ve yanlışın yüksünmeden doğru ile değişiminin ikrar ve kabulüdür aynı zamanda
2. Bağımsızlık ve Otantiklik ve kendine özgülük:
Kendine özgürlük, toplumun dayattığı normlardan bağımsız olmayı gerektirir. Birey, kendi içsel değerlerine dayalı olarak yaşamalıdır. Bu bağımsızlık, özgürlüğün temel bileşenlerinden biridir çünkü kişi, başkalarının görüşlerinden, yargılarından veya toplumsal beklentilerden bağımsız olarak kendi yolunu seçme gücüne sahip olur.
3. Kendine özgürlük ve Gerçekleştirme:
Kendine özgürlük, kişinin geniş bir yelpazeden beslenerek potansiyelini en üst düzeye çıkarma çabasıyla da ilişkilidir. Bu, bir kişinin kendi inancını, doğru ve yanlışlarını, yeteneklerini, arzularını ve tutkularını en iyi şekilde keşfettiği, bunları hayata geçirdiği ve yaşamını bu doğrultuda şekillendirdiği bir süreçtir. Kendini gerçekleştirme, özgürlüğün kendisidir, çünkü kişi burada dışsal baskılardan bağımsız olarak en gerçek haliyle var olur.
4. İçsel Huzur: Gerçek bir özgürlük, içsel huzurla el birliği içinde çalışır. Dışsal faktörler ne kadar elverişli olursa olsun, içsel bir huzursuzluk ve tatminsizlik, gerçek özgürlüğün önünde bir engel oluşturur. Kendine gerçekleştirme ve özgürlük, bireyin kendi iç dünyasında barış içinde yaşaması, kendini kabul etmesi ve kendini sevmesiyle mümkündür.
Kendine Özgürlük ve Toplumsal Etkiler
Siz özgürlük dedikçe, kendinizi gerçekleştirmek istedikçe toplum ve devlet denilen aygıt kendi savunma psikozunu devreye sokacak ve kendisinde gördüğü bu hak(!) üzerinden yargılama ve ceza verme yanlışlığına varıncaya kadar her türlü enstrümanı sahaya sürecektir.
Toplum ve devlet, birey üzerinde büyük bir baskı yaratabilir. Aile, kültür, eğitim sistemi ve medya gibi etkenler, bireylerin düşünce ve davranış biçimlerini şekillendirebilir. Ancak, bireyin kendine özgürlüğü, bu toplumsal etkilerin ötesine geçmesini gerektirir. Kendisini gerçekleştirmek ve özgür kılmak isteyen bir insan, toplumun dayattığı kalıplara uymak yerine, kendi yolunu bulur ve bu yolu takip eder. Bu, elbette bazı zorlukları da beraberinde getirir; birey, çok çeşitli ve şiddetli baskılarla karşılaşabilir ve bazen yalnız kalabilir. Ancak, kendini gerçekleştirme ve özgürlük, işte burada anlamlandırır ve var eder kendisini.
Toplumları değiştirip dönüştüren bireyler de işte bu karakter ve bu kimliğin sahibidirler. Müthiş bir inanç, kararlılık ve potansiyel sahibi olmaları dolayısıyla ciddi bir kıskanç kitle ile karşı karşıya kalmalarının yanı sıra bir de onların ortaya koyacakları engelleri aşmakla görevlidirler.
Kendisini gerçekleştirmiş ve özgürlüğün tadına varmış her birey içerisinde bulunduğu toplumu gözlemleyip analiz edebilen, o toplumun değer yargılarını ve yapılarını sorgulayıp, yenilikçi fikirler geliştirebilirlerdir. Toplumsal değişimin kaynağı, genellikle kendine özgürlükten doğar.
HÜLASA!
Kendin gerçekleştirme ve özgürlük, bireyin kendi içsel dünyasında bağımsızlık, bilinçli farkındalık ve içsel huzur bulma çabasıdır. Bu özgürlük, toplumsal normların ötesinde bir yaşam biçimi önerir; birey, kendi içsel değerleri doğrultusunda, içsel huzur ve özgürlük arayışına girmelidir. Ancak, bu süreç kolay değildir ve birey, toplumsal baskılara karşı direnç göstermek zorunda kalabilir. Sonuçta, kendine özgürlük sadece bireyi değil, toplumu da dönüştürebilecek bir güce sahiptir. Özgürlüğün en saf hali, kişinin kendi kimliğini ve potansiyelini keşfettiği ve bu keşifle hayatta ilerlediği bir yaşam biçimidir.