Kendilerini dini bütün Müslüman olarak tanıtan bazı Müslümanların
seçimlerde, yakın tarihte İslama ve Müslümanlara çok zulm eden,
İslam Medreselerini ve tasavvuf tekkelerini kapatan, on binden
fazla cami ve mescidi yıkan kapatan tahrip eden satan, tarihî İslam
kabristanlarını düzleyen, nice din alimini şeyhi asan zindanlarda
çürüten, Staline paralel zulümler yapan, din hürriyetini ve islamî
kimliği ayaklar altına alan siyasî bir partiyi destekleyeceklerini
ilan etmeleri akıl almaz bir dengesizlik ve cinnettir.
**
Ceza Kanunundaki zina suçu ve maddesini kaldıranlara:
Yaptıklarınızı görüyor musunuz? Zina eken fuhuş biçermiş.
**
Almanya’da yaşayan Sünnî Türkleri sapıtmak için oraya şeytanî bir
misyonla gönderilen birtakım Fazlurrahmancı ilahiyatçılar büyük
tahribat yapmışlardır ve yapmaya devam etmektedirler. Maalesef
ülkemizdeki Ehl-i Sünnet Müslüman kesim bu tahribattan, bu
sapıklıklardan haberdar bile değildir.
**
Dananın kuyruğu seçimlere az gün kala kopacaktır. Üst üste konulmuş
büyük küplerin en altındaki küp çekilince gümbürtüyü siz düşününüz.
Bazı küplerin içi pislik doludur. Devrilip parçalanınca ortalığı
pislik kazurat istila edecektir.
**
Üç aydan beri devamlı olarak dedikodu uyuşturucusu alan kitleler
iyice zom olmuştur. Her gün, her saat daha fazla dozda dedikodu
istemekte ve dinlemektedirler. Dedikodusuz kalırlarsa
çıldırabilirler, delirium tremens krizleri geçirebilirler… Vah bu
memleketin ve toplumun haline!..
**
Son Cemaat-İktidar savaşının teolojik zemini vardır. Diyanet on yıl
boyunca birtakım itikadî sapıklıkların üzerine gitmedi ve sonunda
çıban patladı, etrafı büyük miktarda dalalet cerahati kapladı.
**
İki taraf da Zemzemle yıkanmış değildir, suçsuz ve kusursuz
değildir. Keşke ülkemizde büyük ve cesur Sünnî kelam alimleri olsa
da din konusundaki çok vahim, öldürücü, tahrip edici, yakıcı ve
yıkıcı, fitne ve fesat çıkartıcı yanlışlıkları, sapıklıkları red,
cerh, ibtal eden kitaplar yazıp halkı aydınlatsa ve uyandırsa.
**
Bu kavga konusunda hiçbir imanlı, haysiyetli, istikametli, muttaqi,
muhlis, âdil, munsif Müslümanın; yalan söylemek, aldatmak,
çarpıtmak, yangını söndürmeye çalışmamak hakkı ve şansı yoktur.
**
Ehl-i Sünnet Müslümanlarının sorumlularına: Ehl-i Sünneti tanıtmak,
savunmak, yapılan haksız hücumları def’ etmek konusundaki vazifeler
yerine getirilmemektedir. Bu ihmal ve gafletin sonu kötü değil, çok
kötü olur, din (zaten büyük ölçüde elden gitmiş), büsbütün elden
gider.
**
Diyanet’e: İslam Şinasi adlı kitabında “Allah gerçek bir Janus’tur”
yazarak, kemal sıfatlarla sıfatlı ve noksan sıfatlardan münezzeh
Allahü Teala hazretlerini iki çehreli bir Roma putuna benzeten,
üstelik bu teşbihi yaparken “gerçek” sıfatını kullanan şu meşhur
Ali Şeriati’nin kitaplarını kitabevlerinizde satmaya devam ediyor
musunuz?..
(İkinci yazı)
Peygamberimiz Günde 70 Kez Tevbe Edermiş
Kur’andan sonra kitapların en sahihi olan Sahih-i Buharî’de geçen
bir hadîste Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) şöyle buyurduğu
rivayet edilmektedir: “Vallahi ben, günde yetmiş defadan çok
Allahtan mağfiret (bağışlanma) diliyor ve O’na tevbe ediyorum.”
‘Ucb ve günah sahipleri için ne ibretli bir uyarıdır bu.
Gelmiş, geçmiş, gelecek Âdem oğullarının Seyyidi, en değerlisi,
derece ve rütbe olarak en yükseği olan, ismet sıfatıyla muttasıf
bulunan Resul-i Ekrem Efendimiz bize ders veriyor, Allahtan
bağışlanma isteyiniz, günahlarınıza tevbe ediniz buyuruyor.
Ya kendilerini dindar sanan şu gururlular, şu kibirliler, şu
gafiller ne yapıyor?
Bunca kusurlara, günahlara, noksanlara, ayıplara rağmen
gururlananlara, kendini olgun Müslüman sananlara ne demeli bilmem
ki.
Şu, muhteşem umre seyahati yapanlara ne demeli? Uçağın lüks
kısmında… Mekkenin en lüks otelinin kral dairesinde… Lüks lüks
lüks… İhtişam debdebe gurur kibir… Zam Zam Tower… Yüksek katlardan
Kâbeyi kuş bakışı seyr etmeler…
Yahu ibadetle gurur birlikte olur mu?
Ah zamane sofuları ah ah…
Evleri çok lüks, çok israflı… Binitleri çok lüks, çok israflı…
Yemekleri, giysileri, mobilyaları, yazlıkları hep lüks, hep
israflı.
Müslümana israf yakışır mı?
İslam dünyasında kan gövdeyi götürürken… Gözyaşları seller gibi
akarken… Nice Müslüman kavim soykırıma uğrarken… Bizim o biçim
sofular gurur, kibir, tantana, debdebe, ihtişam, şaşaa, lüks, israf
içinde gel keyfim gel oh kekâh yaşıyor.
Peygamberimiz günde yetmiş kereden çok Allahtan mağfiret diliyor,
O’na tevbe ediyor; bizimkiler lüks, konfor, aşırı tüketim, israf
içinde yaşıyor.
Gaflet gaflet gaflet…
Aslında bu fakirin işi değil, bunları kim uyaracak, bunlara kim
nasihat edecek?
Vah vah!.. Müslümanlar nasihatsız kaldı. Âhir zaman yangınları ve
azgınlıkları içindeyiz, itfaiye teşkilatımız yok.
Birileri gafil zenginlerin zekatlarını ve yardımlarını alıyor,
onları uyarmıyormuş…
Ben de neler diyorum?.. Zekatları ve sadakaları haksız yere
toplayanlar nasihat etseler ne çıkar?
Hancı sarhoş, yolcu sarhoş…