Bizim çalışmamız siyasetle başlamıştır zaten. Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) en büyük siyasetçidir. Ebubekir’den (radıyallahu anh) büyük siyasetçi var mı? Ömer (radıyallahu anh), Osman (radıyallahu anh), Ali (radıyallahu anh)’den büyük siyasetçi var mı? Aşere-i Mübeşşere’den hangisi siyasete karışmadı? Ümmeti Muhammed’in anaları Aişe (radıyallahu anha) siyasete karışmadı mı? Ashab-ı Kiramın kadınları bile siyaset yaptılar. Onlardan iyi mi Müslümanız biz?

Ya da; bizim zamanımızın fitnelerini Ashab-ı Kiramın karşılaştığı fitnelerden daha mı büyük zannediyorsunuz? Yani Ashab-ı Kiram siyaset yaptı, o siyaseti böyle hep bekliyorlardı, hemen bir koltuğa oturttular ordan imza üstüne imza attı Ebubekir (radıyallahu anh)! Öyle mi zannediyorsunuz? Karşılaştıkları fitneler nefes almalarını engelledi…

Bir defa ümmetin Aşere-i Mübeşşere’den yarısı kurban gitti kardeşim. Aşere-i Mübeşşere dünyadayken cennetle müjdelenen on tane cennetlik insanlar. Beş tanesi siyasete kurban verildi. Bulundukları yerde hançerlenerek öldürüldüler. Bu ümmet en iyi on Müslüman’ının beşini siyasete kurban verdi. Bunu oturup düşünelim kardeşler. Ama tıpkı namazı abdestsiz kılar gibi, abdesti olmadığı halde gelip millet görsün de beni Müslüman zannetsinler diye sahtekârca namaz kıldığı gibi siyaseti de sahtekârca yapıyor insanlar diye onların yaptığı ibadet olmaz ki. İnsanlığa hizmet olan her şey namaz gibi bir ibadettir.


Siyaset insanlığa hizmetin en alasıdır.


Öbür türlü sen Filistin’deki Mü’min kardeşine, Keşmir’deki zavallı kardeşine beş lira bile götüremezsin. Terörist, uluslararası kaçakçı diye hapse atar seni adam.
Senin Mü’min kardeşine yardım etmen bile siyasi bir kararla ancak mümkün olabilir. Ne yapıyor adam? İşte, filanca hayır kurumu bitti, bu Ladinci, bu Kaideci diyor hoop bütün mallarına el koyuyor. Niye, Ortadoğu ülkelerinde ki yönetimler Müslümanların oluşturduğu yönetimler değil, adamlar oturmuşlar İngiltere’de zamanında filan aileye şurayı, filan aileye burayı, her aileye birer devlet vermişler, bu iyiliğimizi ölünceye kadar unutmayın demişler onlarda unutmuyorlar!

Milyarlarca doları bloke edilmiş durumda Müslümanların. Neymiş Kaidecilere destek veriyormuş. O paralar Afrika’da Kur’an-ı Kerim olarak dağıtılıyordu, Afrika’da cami için kullanılıyordu, yani filan ülkenin yönetimi senden olmadığı sürece, Müslümanlardan topladığın milyarlarca dolar zekâtı götürüp Afrika’da açlara, yetimlere ulaştırırken terörist diye seni yakalıyor. Bir lanse ediyor, haberlerde bir çıkıyor filanca kurumun parasına el kondu terörist olarak oraya zekât verenler mi ağlasın bundan sonra verecekler mi ağlasın kim ağlasın ondan sonra?


Senin bir Müslüman’ın yetimiyle ilgilenmen, bir Müslüman’a kurban eti bile götürmen siyasi bir kararın desteğiyle olabiliyor ancak. Namaz da öyle, Hacc da öyle, oruç da öyle…

Dünyada yönetimle bağlantısı olmayan ne var ki?

İslam bizim düşündüğümüzden çok daha yüksek, çok daha ulvi, çok daha kapsamlıdır. Onu kim tekkesine daraltmak, İslam sadece bu kadardır demek istiyorsa dinine zarar veriyor. Kim de sadece siyasetle uğraşmayı, sadece siyaset yapmayı İslam zannediyor, Allah’ın diğer emirlerini ihmal ediyorsa o da İslam’ı bilmiyor, kastı varsa haindir.

İslam ne siyasettir, ne namazdır, ne oruçtur, ne hacdır, ne zekâttır, ne Kur’an Kursu kurmaktır, ne imam hatip lisesi açmaktır, ne cihaddır, ne Kudüs’ü kurtarmaktır. İslam bunların hepsidir.

İnsan dediğimizde sadece eldir diyebiliyor muyuz? Sadece gözdür diyebiliyor muyuz? İnsan ciğerden ibarettir denebilir mi? Her organın görevi ayrı… İslamın namazı var, haccı var, orucu var, Kudüs davası var, Mekke’si var, Medine’si var, siyaseti var, var İslam’da çok şey var. Hayat çünkü hayat!

İslamiyet kıyamete kadar kalmak üzere gelmiş bir kitabın dinidir.

Kıyamete kadar kalma projesi ancak siyasetle yapılabilir. BÖYLE BÜYÜK BİR PLAN YAPMAYA KAFASI YETMEYENLERİN, DÜŞÜNCESİ KISIR OLANLARIN DİNİMİZE ZARAR VERMEYE HAKLARI YOKTUR.

Kardeşler günü birlik siyasi kararlar yüzünden biz dinimizi ileri geri çekip götüremeyiz. Biz günü birlik düşünemeyiz. Ümmeti Muhammed birinci gününden kıyamet sabahına kadar yeryüzünün idaresine taliptir. Kâfirler bile bizim emrimiz altında, bizim yönetimimiz, bizim tayin ettiğimiz valilerin emri altında olsun ki huzur içinde yaşasınlar. Sultan Fatih’i Yunanistan’a Rumlar bunun için çağırmadılar mı? Kardinal külahı görmektense Sultan Fatih’in sarığını görmek isteriz diyen Rumlar değil miydi? Siyaset budur işte. Sen İstanbul’u fethedersin, İstanbul’da hıristiyanlara bile kendi dönemlerinde Konstantiniyye’den bulamadıkları huzuru sağlarsın, beş sene sonra Yunanistan’daki hıristiyanlar gel buralar senin olsun derler. Sultan Fatih’i davet ettiler de gitti balkanlara. Siyaset bu.

Kâfirler bile bizim siyasetimizde rahmet bulurlar. Huzur bulurlar. Müminlerin Ömer’i (radıyallahu anh) olduğu zamanlar yahudi bile dilenemez. Dilenmesine gerek bırakmaz Ömer (radıyallahu anh) çünkü. Biz kısır düşünüyoruz. Allah’ın dini çok daha geniş! Uzaydan geniş. Bütün insanlığı kuşatmaktan çok daha fazla geniş! Dinimize aman zarar vermeyelim. Günlük basit politikalara, günlük basit tuzaklara ve bazı din adına konuşan insanların kendi basit anlayışlarını dinimize yama etmelerine karşı çok dikkatli olalım. Allah ümmeti Muhammed’in izzetli günlerini, yeryüzünde kâfirlerin bile ümmeti Muhammed’in himayesinde huzurlu oldukları günleri görmeyi hepimize müyesser kılsın. Velhamdulillâhi rabbil âlemin.