Dünyada her yıl bin civarı film çevriliyor, herhalde bu bin filmin en az yarısı İslam’ın bir hükmüne vuruyor.

Filmlerle, romanlarla, sesli araçlarla, televizyonlarla vb. o kadar büyük işler yaptılar ki bu konuda bin kitap yazılsa gençlikte açtıkları tahribat yine tam olarak anlatılamaz.

Onların rutin olarak İslam’a savaş açan çalışmalarına karşılık var denilen İslam dünyası maalesef çok geç uyandı, gereğini yapmasa da uyandı.

Özellikle sinema filminde çok geç kaldık. Beş on yıldır, yeni yeni bir şeyler yapılsa da seri olarak, el ele vererek çalışılamıyor. İstişare yapan yanılmaz diyen Allah resulünün sözüne karşılık; (çok azımız müstesna) kimsenin kimseye kendi yaptıklarını sormak gibi bir alışkanlığı yok.

Şu bankalarda yığınla parası olan Müslümanlar beni çok şaşırtıyor ve onların bu duyarsızlığı canımı acıtıyor. Neden her biri birer film için sponsor olmuyor.
Bu sözümden şu fıkrayı hatırlayan olur. Adamın biri çok acıkmış. Bir fırıncıya girmiş, ekmeklere bakmış, koklamış koklamış sonrada sormuş:
“Bu ekmekler kimin?”

Fırın sahibi cevap vermiş:

“Benim” demiş.
“Hepsi mi?”
“Hepsi”
“O halde ne duruyorsun yesene.”

Paran neden pisipisine duruyor durduğu yerde, mezara mı götüreceksin ey Müslüman, insanlığa faydası olan filmler çevirsene. Her zengin bir film yapsa o kadar güzel olur ki, ama oyuncuları özenle seçilmeli. Şöhretten etkilenmeyecek, bir küçük kariyer yüzünden küçülmeyecek, zaten bu dünyada yaşarken, Müslümanlık kariyerinden daha büyük kariyer olmadığını bilecek oyuncularla oynanmalı. Minyeli Abdullah filminin akıbetinden ibret alınmalı. Dine yan bakan adam, o filmde oynadı, şimdi film oynatsalar ne olur, tabii ki hoş olmaz. Bende fol yok yumurta yok, menemen yapmaya kalkıyorum. Oyuncu sonraki iş. Önce artık dünyanın nelerle değiştiğini beynimizin en derin hücrelerine kadar bilmeliyiz.

Mesut Uçakan’la karşılaştım bir gün; “Emine Hanım, Çin İşkencesini okudum, tam film olacak bir konu. Film için engin sahneleri var, bir sponsor bulalım da onu film yapalım.” Dediği günden bugüne on yıl geçti. On yıldır o sponsoru bulsaydı, davasına gönül vermiş Mesut Uçakan şimdiye kadar on kere o filmi çekmişti.

***
Gençler!

Artık tek umut sizde.

Ne olur, her biriniz “otu beş yaşıma geldiğimde, bir film yapacağım.” Diye plan yapın. Hayatınızı devam ettirirken, bu proje kafanızda ve gönlünüzde olsun.
Sırf sigarasını bırakan bu parayı biriktirse, her ay o parayı altına yatırsa on yılda, en az yüz elli bin lira para kazanmış olur, on arkadaş edinirse şimdiden, alın bir film parası çıktı.

“Alev sardı âlemi,
Uyanmayan daha biz!
Altta döşek yanıyor,
Üstte yorgan yanıyor…”
Bu düşünen ufuklar
Ölmüş mü uyanmıyor
Haber verin onlara
Uyanmayan yanıyor

Allah cümlemize uyanmak nasip etsin. Atalarımız bize öyle hazine değerinde sözler bırakmışlar ki, hem teselli hem de motive eden, onlardan bir söz daha;
“Zararın neresinden dönersen kardır.”
Zararını görenlere selam olsun…