2 Temmuz 1993’te Sivas’ta Madımak Otelinde çıkan yangından ve bu sırada çıkan olaylardan sorumlu tutularak ceza alan Sivas davası mağdurlarından Bülent Düğenci yeniden yargılama için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu, ret cevabı almış!

Sivas davası mağdurlarından müebbet hapis cezasına çarptırılan Bülent Düğenci’nin eşi Buket Düğenci’yi yıllardır tanırım. 32 yıldır cezaevinde olan eşi ile birlikte mücadele ediyor.

O da yıllardır verdiği mücadele de Sivas’ta meydana gelen acı olaydan sonra eşi gibi birçok insanın delil olmadan cezalandırıldığını söyleyerek yeniden yargılanmaları gerektiğini ifade ediyor.

Sivas davası mağdurlarından müebbet hapis cezasına çarptırılan Bülent Düğenci ile yeni görüşen Buket Düğenci söylediklerini aktardı. 

334C600E 1723 4579 A3B3 9283F08Defe2

Düğenci kendisine “Madımak davasında olayda dahi olmayan mazlumlar olarak insan öldürmekten ve yakmaktan değil uydurulmuş bir slogandan müebbet aldık. ‘Cumhuriyet burada kuruldu burada yıkılacak.’ Biz tahliye, af istemiyoruz sadece dosyalarımızın açılıp hakkıyla incelenmesini istiyoruz. Adil şekilde yargılanıp özgürlüğümüze kavuşmak istiyoruz. Bu vebalden ancak bu şekilde kurtulabilirler.” demiş.

Buket Düğenci’nin de anlattıklarını sizinle paylaşmak isterim;

“Eşim Madımak Oteli yakıldığında şehir dışındaydı. Eşim o gün saat 17’ye kadar işteydi. İşten çıktıktan sonra saat 19’dan sonra Sivas’tan İstanbul’a doğru otobüs şoförü olarak sefere çıktı. Bunun birçok şahidi var. Bunu belgeleriyle ispatlamamıza rağmen bunlar mahkemede dikkate bile alınmadı. Eşimin yakalanması ile ilgili gazeteler ve televizyonlarda sansasyonel haberler yapıldı. Bu kadar gündeme geldiği için de mahkeme onu bırakmadı ve ceza verdi.

Eşimin ceza almasını sağlayan polislerden birisi eşimi kolundan tanıdığını ifade ediyor. Biz o polis memuruna ulaştık, kendisi vicdan azabı çektiğini söyledi. Kendilerine isim listeleri verildiğini ve o isim listeleri doğrultusunda kişileri teşhis ettiklerini söyledi. Eşimi tanımadığını ve kendisine verilen listede ismi olduğu için onun üzerine ifade verdiğini anlattı. Biz bunu mahkemeye sunduk. Mahkeme bunu kabul etmedi ve ilk ifadenin geçerli olacağını söyledi.

Biz eşimle beraber ceza alan diğer kişilerin yeniden yargılanmasını ve bununla beraber dosyaların hakkıyla incelenmesini istiyoruz. Üstün körü bir şekilde incelenmesini istemiyoruz.

Eşimin orada bulunduğuna dair resmi bir delil göstersinler, beni de çocuklarımla beraber bizi cezaevine atsınlar.

Biz kesinlikle eşimin beraat etmesine beklerken eşime en ağır ceza verildi. Hükümet Sivas davasından ceza alanların yeniden yargılanmasını sağlayacak diye ümit ediyoruz. Eşimin dediği gibi biz af etsinler demiyoruz. Sonuçta eşimi FETÖ’cüler yargıladılar. Bu asla adil bir yargılama değil. Bizim tek isteğimiz adil bir yargılama. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a da sesleniyorum. Ne olur adil yargılama olsun. 32 senedir suçsuz yere cezaevinde tek bir hücrede tutuluyor eşim. Benim eşim orada bile değildi. Nasıl suçlu olabilir. Madımak’ta 33 kişi öldü, ondan sonra 33 kişiye de ceza verildi. Onlar orada ölen 33 kişiye karşı 33 kişiye ceza vererek kısas yaptılar. Dava 111 kişiyle başladı. Ayrıca Madımak’ta 33 kişinin yanarak öldüğünü söylüyorlar, bu da doğru değil. Orada ölenlerden 12-13 kişi kurşunla öldü. Otelin içinde Arif Sağ’ın kullandığı silahtan çıkan kurşunlarla bu kişilerin öldüğü belirtildi. Ama Arif Sağ’ın kullandığı o silah kayboldu. Biz bunları da belgeledik, ama bunlar da örtbas edildi. Dosya Yargıtay’da üç defa delil yetersizliğinden bozulmasına rağmen mahkeme cezada ısrar etti. O dönemde Hükümette SHP vardı. Yargılama döneminde onlar vardı. Yargıya onlar baskı yaptı. Başbağlar’da yaşanan katliamın da gündeme gelmesini istiyoruz. 2 Temmuz’da Madımak’ta ölenler nasıl hatırlanıyorsa 5 Temmuz’da Başbağlar’da katledilenler de hatırlansın. Sadece Madımak’ın hatırlanıp Başbağlar’ın hatırlanmaması bizi üzüyor. Başbağlar’da ölenler insan değil miydi? Onlarda ana-baba kuzusu değil miydi?”

Sivas olayları davasında aldığı idam cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına dönüştürülen ve 27 yıl suçsuz yere cezaevinde yatan Ahmet Turan Kılıç ise hasta ve yatalak olduğu gerekçesiyle Cumhurbaşkanı affıyla cezaevinden çıkarılmıştı. Sivas Davası mağduru Ahmet Turan Kılıç, 2021 yılında ömrünü cezaevinde geçirdikten sonra vefat etti.

SSD:Users:alti:Desktop:IMG_8438.jpg

Yıllar önce oğlu ile görüştüğümde olaydan 5 gün sonra babasının evden alındığını belirten Necdet Kılıç, Sivas Emniyeti'nde tutulduğu sırada, mesleği televizyon tamirciliği olduğundan, çalışmayan bir videoyu çalıştırması için üst kata götürüldüğünü ve ekranda Müslümanlara küfreden Aziz Nesin'i gördüğünde “Bu kim?” diye sorduğunu ifade etmişti. Orada bulunan bir komiserin; “33 kişiyi yaktınız.” demesi üzerine babasının komisere “Ben mi yaktım? Git yakana söyle.” şeklinde çıkıştığını anlatan Necdet Kılıç, tartışma sonrası babasının tutuklandığını ve o komiserin ayarladığı 7 polisin de yalancı şahitlik yaparak; “Bu adam Madımak'ta en ön saftaydı, gördük.” dediklerini anlatmıştı.

Hakikaten Madımak’ın gerçek suçluları nerede bende çok merak ediyorum. 

37 kişinin hayatını kaybettiği Sivas olaylarının gerçek failleri, aradan geçen yıllara rağmen bulunamadı. 

Ancak daha önce de söylemiştim bunu ‘suça suçlu uydurma' telaşıyla, hiçbir somut kanıta dayanmadan tutuklanıp mahkum edilen masum insanların çilesi hala sürüyor. 

Bülent Düğenci’nin de sonu aynı olmamalı. Çok hasta ve tek istediği adil yargılama!