Kur'ana zıt, karşı, aykırı bütün sözde iyilikler aslında fitnedir, fesattır.

Resulullahın (Salat ve selam olsun ona) Sünnetine, emirlerine, tavsiyelerine aykırı her şey nura değil, karanlığa götürür.

Hiçbir Müslüman ülke ve toplum Deccalların, Kezzabların, İbn Sebe’lerin peşinden giderek, onları tebcil ederek kurtuluşa, necata, felaha ulaşamaz; aksine felakete, hezimete ve azaba gider.

Zina toplumu çökertir. Zinanın serbest olduğu bir yerde aile çöker, aile çökünce topyekûn çöküş ve yıkılış başlar.

Hiçbir Müslüman toplum riba ile ilerlemez, yükselmez, refah ve huzur bulmaz.

Ekonomisi yapılaşma, arazi spekülasyonu, inşaat üzerine bina edilen bir toplum sonunda yıkılır. Çünkü binalar âkıbet yıkılmaya mahkumdur.

Kur’ana, Sünnete, ahlaka, fazilete, hikmete aykırı gelişme ve zenginleşme keramet değil, istidractır.

Faziletli fakirlik, faziletsiz ve ahlaksız zenginliğe yeğdir.

İsraf, aşırı tüketim, haram kazanç ekonomisi sapık bir ekonomik sistemdir.

Zenginliğin âfetleri ve hastalıkları fakirliğinden çok ve yıkıcıdır.

Günde beş milyon aziz ekmeğin çöpe atıldığı bir İslam ülkesi sille ve tokat yemeğe mahkumdur.

Dünyanın üçüncü sanayi ülkesi olan Japonyada insanlar 25-35 metre karelik meskenlerde oturuyor.

İhtiyacının çok üzerinde evlerde oturanlar, otomobillere binenler; akıllı, bilge, vicdanlı, faziletli insanlar değildir.

Dıştan Müslüman görünmekle iş bitmez. Gerçek, örnek, din hükümlerini ve ahlakını hayata uygulayan Müslüman olmak gerekir.

Bilenlerin bilmeyenlere nasihat etmediği, onları uyarmadığı, aydınlatmadığı bir İslam ülkesi çökmeye mahkumdur.

Hadise göre, riba alıp vermek anasıyla yetmiş kere zina etmek gibi büyük ve çirkin bir günahtır.

Salih mü’min kardeşine düşmanlık eden Ümmet hainidir.

Müslümanların bir kısmı altın ve gümüşe, dolar ve euroya, maddî zenginliğe put gibi tapmaya başlayınca felakete, azaba, yıkıma hazır olunuz.

Başkanlıklar, makam ve mevkiler, memuriyetler, hizmet ve vazifeler ehliyetli ve liyakatli olmayanlara verilince bütün işler bozulur.

Vakıf mallarına, binalarına, arazisine göz dikenler insan kılıklı domuzlardır.

Dünyevîleşme dinsizliğe köprüdür.

Bir tek kurtuluş yolu vardır: Kur’anın emirlerini yapmak, yasaklarından kaçınmak, öğütlerini tutmak… Peygamberi en güzel örnek ve model kabul ederek onun ahlakıyla ahlaklanmak, onun Sünnetini hayata uygulamak. Râşid, âdil, âbid, râsih ulemaya, fukahaya, mürşidlere tabi olmak. İttihad, vifak, tesanüd, yardımlaşma.

Gelir ve kazançların en kötüsü din istismarı (sömürüsü) ile elde edilendir.

Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.

Müslüman bir toplum emr-i mâruf ve nehy-i münker farzını tâtil ederse azab ve yıkıma hazır olsun.

Su ile ateş nasıl birbirleriyle uyuşmaz ve bağdaşmaz ise, İslam ve lâdinî hayat sistemi de uyuşup bağdaşmaz.

İnsanların nasıl kurtulacağı Kur’anda, Sünnette, Şeriatta açıkça bildirilmiştir. Bu konuda cahillik geçerli bir mazeret değildir.

Bilmeyenlerin vebali bildirmeyenlerin ve öğretmeyenlerin üzerinedir.

Kadın, erkek, çocuk her Müslüman öncelikle kendini kurtaracak kadar din ilimlerini, sahih akaidi, ilmihalini, İslam ahlakını öğrenmekle yükümlüdür.

Çocuklarına ilmihal öğretmeyen ve öğrettirmeyen anne babalar veliler onların mânevî katili olur.

Allahü teala kemal sıfatlarla sıfatlı ve noksan sıfatlardan münezzehtir.

Allahın 14 sıfatı vardır.

Her Müslüman bu sıfatları, manalarını bilerek ezberlemelidir.

Bütün muhterem cemaat başkanları, tarikat şeyhleri, üstadlar, ağabeyler; başta Allahın on dört sıfatı olmak üzere yetiştirdikleri bütün gençlere ilmihal özetini ezberletirler.

Müslüman yalan söylemez… Müslüman sözünden (vaadinden) dönmez… Müslüman emanetlere hıyanet etmez…

Müslüman futbol holiganları gibi cemaat, tarikat, grup, parça, hizip, fırka fanatizmi ve militanlığı sergilemez.

Mü’minler, aralarında meşreb farklılığı olsa bile birbirlerini severler, destekler ve tutarlar.

Bütün mü’minler tek bir Ümmettir.

Kendisinde Ümmet, İmamet, birlik, tesanüd, vifak, mü’minleri sevme şuuru olmayan kimse noksan bir Müslümandır.


(İkinci yazı)

Batılılar Akın Akın Müslüman Oluyor

İNTERNETTE /Avrupada Amerikada ihtida edenler, İslamı seçenler/ kelimeleriyle (İngilizce, Fransızca Almanca) arayınız. Karşınıza bir Müslümanı çok mutlu eden resimler ve beyanlar çıkacaktır.

İslam kadınları eziyor diyorlar ya, başlarını örten, hattâ burkaya giren Batı kadınlarının nasıl Müslüman olduklarını anlatan hikayelerini okuyunuz.

Ateist profesörlerin… Büyük ilim adamlarının… Sporcuların… ABD’nin Sudan büyükelçisinin… Hattâ sinema sanatkarlarının hidayetleriyle (Doğru yolu bulup Müslüman olmalarıyla) ilgili videoları seyr ediniz.

Evet Batı dünyasında yüz binlerce insan İslama koşuyor.

Eskiden ihtidalar münferit idi, şimdi kütlevî olmuştur.

92 yaşındaki Belçikalı ihtiyar hanımın nasıl Müslüman olduğunu mutlaka okuyunuz. (Arabistan onu hacca çağırdı… 92 yaşında ebedî saadetini kurtardı ve bir müddet sonra vefat etti, Allah rahmet eylesin.)

On dört yaşındaki çocukların nasıl Müslüman olduklarını okuyunuz.

Müslüman olanların bazısının ana babası, ailesi bu değişimi tabiî karşılıyormuş ama bazısı da onları dışlıyormuş.

Avrupa Hıristiyanları ve ateistleri şaşkınlık içinde. Nasıl olur da, düne kadar plajlarda mayo ile denize giren Marianne Müslüman olur ve tesettüre girer.

Afganistanda gazetecilik yaparken Talibanın güçlerine esir düşen ve bilahare Müslüman olan, başını örten İngiliz gazeteci Yvonne Ridley’in macerasını mutlaka okumalısınız. (Taliban prisoner converts to Islam)
İhtida edenlerin çoğu namaza başlıyor, İslamı yaşıyor.

Nereden nereye… Âhir zamanda şahit olduğumuz bu ihtida vak’aları İslam hak din olduğunun sayısız delillerinden biridir.

Resulullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) devam eden ve Kıyamete kadar devam edecek olan mucizeleridir.

İsmini vermek istemiyorum, Avrupa veliahdlarından biri de Müslüman olmuştur.

Nice Katolik papazı, Protestan pastörü, Yahudi hahamı da Müslüman olmuştur.

Madalyonun arka tarafından sosyolojik Müslüman iken Hıristiyanlığa geçen birkaç bedbaht vardır. Onlar, Müslüman olanların binde biri bile değildir.

İslam dünyasında bir yığın olumsuz hadise varmış, Müslümanlar paramparçaymış, Müslüman halk geri kalmışmış, 11 Eylülde New Yorkta İkiz Kuleler yıkılmışmış… Bunlar, İslamı frenleyeceğine, ihtidaları çoğaltmıştır.

Müslümanlar çok şey kaybettiler ama Batının yitirdiği iffet, cömertlik, misafirseverlik, yardımlaşma, paylaşma, dostluk, vefa, sadakat, merhamet bir kısmında hâlâ duruyor.

Materyalist, hedonist, egoist, riyakar ortamlarda yaşayan Batılılar bunları görünce İslama alaka gösteriyor, birkaç kitap okuyor, birkaç ziyaret yapıyor, bir camiye gidiyor, Müslümanların nasıl ibadet ettiklerini görüyor ve İslamı seçiyor.

Avrupada yaşayan Müslümanlar İslamı hakkıyla yaşasalar, Batı halkı daha fazla sayıda Müslüman olacak.

Dostlarımdan biri iki sene önce, İtalyaya gitti, orada Şazelî şeyhi olan yaşlı bir kontu ziyaret etti.

Fransada da çok Şazeli mühtedi var.

Avrupanın İslamlaştığını Katolikler, Yahudiler, Protestanlar, ateistler de kabul ediyor.

20025’e kalmaz, İslam nice Avrupa ülkesinde büyük bir güç haline gelir.