Ayasofya, yerli oto ve ardından “tahmini” doğal gaz “müjdesi” verildi. 3-4 ay önce “FETÖCÜ ve PKK ile işbirliği içinde olduğu iddia edilen İyi Parti’nin “yerli ve milli” olduğu Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından “fark edilerek” ifade edildi. Hazine bakanımız tarafından dolarla “işimizin olmadığı” belirtildi. ABD Başkan adayı Biden fırçalandı. Böylece “dış güçlerin” ağzının payı verilmiş oldu. Anlaşıldığı kadarıyla seçimin ayak sesleri duyulmaya başlandı.
Çarşamba gününden itibaren Türkiye 'müjdeye' odaklandı.
'Müjde' Cuma günü verilecekti.
Keşke müjde 'müjde' olsaydı.
Bekledik üç gün.
Cuma günü öğleden sonra 'müjde' verildi.
'Müjde' bir tahminden ibaretti.
Karadeniz'de 320 milyar metreküp dogalgaz rezervi olduğu ilgili bakanlar tarafından 'tahminen' ifade edildi.
Dikkat lütfen 'tahminen'..
Cumhurbaşkanı da bulundu 'müjdeli' haberin verildiği mekanda.
Bu miktar bir 'tahmindi' ve 120 milyar metreküp de olabilirdi.
Fazla da olabilirdi.
Bulunduğu 'tahmin' edilen bu doğalgazın işe yarayıp-yaramadığının tespiti en yakın 2023'de ortaya çıkacak uzmanların ifadesine göre.
Daha sonra kullanmaya geçeceğiz.
Yani 3-5 sene sonra demektir, bu.
Ayrıca 'bulunduğu 'tahmin' edilen gazın çıkarılması için finans kaynaklarına ihtiyaç vardı.
3-5 sene sonra realize olacağı belirtilen 'Müjdeli' haberi öğrenmiş olduk Cuma günü.
Halbuki önceki yıllarda benzeri 'müjdeler' bol bol verilmişti her seçim öncesi.
Mesela Enerji ve Tabi Kaynaklar eski bakanı Taner Yıldız 2012'de Karadeniz'de doğalgaz bulunduğu 'müjdesini' vermişti.
O tarihte verilen habere göre alevler ' 6 metre yükselmişti'.
8 sene önce 'bulunan' doğal gaz Karadeniz'in Kıyıköy açıklarındaydı.
6 metre 'göklere yükselen' bu doğal gazın akıbetini bilmiyoruz.
8 sene önce doğal gaz 'müjdesi' veren sayın bakan Taner Yıldız'ın AKP'de olup olmadığını da bilmiyoruz.
DEVA Partisi'nde de olabilir Gelecek Partisi'nde de olabilir.
Şunu demek istiyorum:
AKP'de başbakanlık ve bakanlık yapanların bir kısmı partiyi terk ettiğinden/ettirildiğinden arşiv eksikliği olabilir.
Yani 8 sene önce verilen bir 'müjde' unutulmuş olabilir.
Şimdi diyeceksiniz ki, 'sevinmeyelim mi?'.
Elbette sevinelim.
Ülkemize faydalı olan her gelişmeye sevinmek bir memleket meselesidir.
İktidar partisi ve iktidar partisinin 'nimetlerinden' fütursuzca faydalananlar açısından Karadeniz'de bulunduğu 'tahmin' edilen doğalgaz için sevinmenin sınırı yoktur.
Onlar çıldırmışçasına sevinebilir/sevinmektedirler.
Çünkü AKP'nin beslediği/beslenen bilumum 'hortumcular' habbeyi kubbe yapacaklardır.
Bunlar köşelerinde, medyalarında ve mevkilerinde sınırsız şekilde sevinebilirler.
Fakat bir gerçek vardır ki, gerek ekonomik ve gerekse siyasi sıkışmışlık iktidar partisinde 'gaz' ihtiyacının hissedildiğini göstermektedir.
Olayın bir boyutu böyle.
Diğer bir boyutuna gelince:
Geçen yıl 'bulunan' doğal gazın miktarı 20 trilyon metreküptü.
Ama o günlerde bu 'müjde' sadece medya haberleriyle yetinildi.
21 Ağustos 2020'de bulunduğu 'tahmin edilen' doğal gaz miktarı 320 milyar metreküp.
Ve bu 'müjde' 3 gün önceden verildi.
Demek ki, ciddi bir 'sıkışmışlık' var.
Maliye Bakanı doların yukarıya doğru hareketlenmesiyle ilgili sorulan bir soruya 'maaşı dolar ile mi alıyoruz?' şeklinde 'dahiyane' cevap vermişti kısa süre önce, hatırlayalım.
Seçimin ayak sesleri mi bunlar?
Ayasofya, yerli oto ve ardından 'tahmini' doğal gaz 'müjdesi' verildi.
3-4 ay önce 'Fetöcü ve PKK ile işbirliği içinde olduğu iddia edilen İyi Parti'nin 'yerli ve milli' olduğu Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 'fark edilerek' ifade edildi.
Hazine bakanımız tarafından dolarla 'işimizin olmadığı' belirtildi.
ABD Başkan adayı Biden fırçalandı. Böylece 'dış güçlerin' ağzının payı verilmiş oldu.
Anlaşıldığı kadarıyla seçimin ayak sesleri duyulmaya başlandı.
Şimdi gelelim bendenizin olaya bakışına:
Ben şahsen partici değilim.
Partizan değilim.
Milli meselelere 'partizan' tarzda bakılmasına taraftar değilim.
Bu ülke hepimize aittir.
Liyakat sahibi olanların iş başında olmasını arzu ederim.
Liyakat prensibinin yönetimde temel prensip olmasını beklerim.
İşte bu beklentilerimden dolayı Karadeniz'de bulunduğu 'tahmin' edilen doğalgaz ilgili olarak ihtiyatlı sevinmeyi tercih edenlerdenim.
Ayrıca bazı 'keşkelerim' var.
Keşke liyakat sahibi olanlar ülkemizi idare etseydi.
Keşke sosyal barışı sağlamış olsaydık.
Keşke devlet-millet bütünleşmesi sağlanmış olsaydı.
Keşke hukukun üstünlüğünü temin edilmiş olsaydı, üstünlerin hukuku yerine.
Ben memnun olmaz mıydım, ülkemizde refahın artmasından?
Adaletin tecelli etmesinden kim sevinmez?
Aynı ülkedeyiz...
Vesselam.