Ortadoğu kadim medeniyetler diyarı. İnsanlığın dünyaya intişar ettiği nokta. Fakat 21. yüzyılda ise terörle anılan coğrafya. Ortadoğu her zamanki sakin ve barışçıl ortamında yürüyüşünü sürdürürken Siyonist örgütleri bölgeye gelip yerleşti ve terörü bölgeye ilk getirenler de onlar oldu.
Ortadoğu kadim medeniyetler diyarı. İnsanlığın dünyaya intişar ettiği nokta. Fakat 21. yüzyılda ise terörle anılan coğrafya. Ortadoğu her zamanki sakin ve barışçıl ortamında yürüyüşünü sürdürürken Siyonist örgütleri bölgeye gelip yerleşti ve terörü bölgeye ilk getirenler de onlar oldu. Haganah, Stern ve İrgun terör örgütleri İsrail devletinin kurulmasından önce, yıllarca bu coğrafyada terör estirip, kan kusturdu. Pazar yerlerinden tutun yerleşim yerlerine kadar her yeri havaya uçuruyorlardı. İsrail'in kurucuları bu terör örgütlerinin liderleri arasından çıktı. Bugünde devlet terörünü en iyi kullanan ülkelerden biridir İsrail. Fransız yazar Vincent Monteil'in 'İsrail'in Gizli Dosyası: Terörizm' ve Rus Siyonist liderlerden Wladimir Jabotinsky'nin 'İsrail'i Kur' adlı kitapları bu konudaki önemli kaynaklardan bazısı.
İslamcı hareketlerin terör ile ilk yaftalama girişimi 1954 yılında gerçekleşti. 1954 yılında meydana gelen 'Lavon Olayı' İsrail'in bölgedeki terör eylemlerinde parmağının olduğunu gösteren en bariz olaylardan da biridir. 16 Temmuz 1954'de Savunma Bakanı Pinhas Lavon 'İngilizler'in Süveyş'i boşaltmasının anlamı'nı tartışmak için evinde bir toplantı yapmıştı. Lavon toplantıda 'Mısır'daki İngiliz hedeflerine karşı sabotaj düzenleme' fikrini ortaya atmıştı. Bu sabotajların Mısırlılar tarafından yapıldığı izlenimi verilecek ve bu duruma sinirlenen İngilizler de ülkeden çıkmaktan vazgeçeceklerdi. Zamanın Mossad şefine göre de, bu operasyonun amacı 'halkta kargaşa yaratarak Batı'nın varolan rejime karşı duyduğu güveni yıkmaktı.' Buna da İngilizler'in bu bölgeyi boşaltmasını önleyecek bir kriz yaratılarak ulaşılmak isteniyordu.
İsrail askeri gizli servis üyeleri, kısa bir süre sonra Mısır'a gitti. Temmuz 1954 Mısır'ın başkenti Kahire ve Liman şehri İskenderiye'de Amerikan ve İngiliz mülkiyetlerine karşı ağırlıklı olarak yönlendirilmiş bir dizi bombalı suikast yapıldı. Her iki ülkenin elçiliklerine, kiliselere ve turistlerin gezdikleri yerlere saldırılar peşi sıra bombalı saldırılar düzenlendi. Olaylarda birçok kişi öldü ve yaralandı. Bu olaylarla, ülkenin yükselen gücü olan İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) cemaati karalanacak ve dönemin Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdunnasır'ın da yabancıları koruyamadığı imajı verilecekti. Böylece bölgeden İngiltere askerlerinin çekilmesi önlenecek ve batının dikkati sözde dini terör estiren İslami cemaatlere çevrilecekti.
Fakat İşler İsrail'in istediği gibi gelişmedi. Mısır istihbaratının bazı İsrail ajanlarını ABD büyükelçiliğini bombalamalarına bir kaç saat kala yakalamaları ve olayı deşifre etmeleri İsrail'in tüm hesaplarını alt üst etti. İsrail hükümeti, bu olayı önce İsrail Devleti'ne karşı atılmış büyük bir iftira olarak yorumladı ve hatta tarihte Yahudi topluluklarına yönelen 'kan iftiralarına' benzetti. Bir süre sonra da apaçık olan durumu kabullenmek zorunda kaldı, ama tüm sorumluluğu Savunma Bakanı Lavon'un üstüne yıktı. Lavon istifa etti ve başarısız operasyon, tarihe 'Lavon Olayı' olarak geçti.
İsrail ve Batı'nın yanı sıra Rusya'nın da terör eylemlerinde uzman olduğu unutmamak lazım. Rusya Devlet Başkanı Putin tarafından Londra'da zehirlenerek öldürülen Rus istihbaratında görev yapmış olan Aleksandr Litvinenko, yazdığı bir kitapta, Rusya'da 1999 yılında toplam 300 kişinin ölümü ile sonuçlanan apartman bombalanması olayı ve diğer birçok terrorist saldırıların Çeçenler tarafından değil bilakis Rusya Gizli Servisi FSB tarafından örgütlendiğini yazmıştı. Putin, bu eylemleri bahane göstererek Çeçenistan'a saldırmıştı. Öte yandan, Avrupa'da da terörün tarihinin Soğuk Savaş dönemine uzandığını hatırlatmakta fayda var. 1970'ler ve 1980'lerde Avrupa birçok şiddete sahne olmuştu. Çoğu Avrupa ülkesinde insanları katleden ya da kaçıran, binaları havaya uçuran terör hücreleri ortaya çıktı. Terörist sol, ABD'de vardı ama önemsiz bir ölçekteydi.
İsrail'in halihazırdaki Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun yaklaşık 35 yıldır 'Uluslararası İslami Terör' teorisi üzerinde çalıştığını belirtmeli. Netanyahu, dünyayı 'İslami terör' konusuna ikna edip ve ülkeleri ona karşı savaşa itmek etmek uzun yıllar 'korku teorisi' üzerine çalıştı. 1995 yılında neşredilen 'Fighting Terrorism: How Democracies Can Defeat Domestic and International Terrorism' (Terörizmle Savaş: Demokrasiler İç ve Uluslararası Terörle Nasıl Mücedele Edebilir) adlı kitabında açık bir şekilde 'Uluslararası İslami Teröre' karşı özelde ABD ve genelde batı kamuoyunun dikkatini buna çekmek için uğraştığını belirtti.