Kızılelma

Zeytin Dalı Harekâtına katılan Mehmetçiklerimizden birine bir gazete muhabiri soruyor; ''İstikamet neresi?'' Mehmetçik; “Kızılelma” diyor; “istikamet Kızılelma!”

Kızılelma, Türk ile var olan, Bilge Kağan’dan, Oğuz Han’a, Alpaslan’dan, Melikşah’a, Fatih Sultan Mehmet’ten Yavuz Sultan Selim’e; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten Zeytin Dalı Harekâtına katılan ere Türk’ün genetik yapısında var olan büyük ülkü.

Orta Asya İmparatorluklarında yaşatılan; İslam dinini kabulü ile derin bir anlam kazanan Büyük Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarında hayata geçilmek üzere uğrunda savaşılan Türk milletinin“İ’lay-ı Kelimatullah”,“Rıza-ı Hak” için Nizam-ı Âlem mefkûresi…

Mazluma sığınak olan, zalime geçit vermeyen büyük Türk milletinin asırlar boyu içinde yaşattığı büyük ülkü. Türk’ün nihai hedefi… İnsana ve insanlığa hakkı ve adaleti hâkim kılma hayali.

Kızılelma bazen ulaşılmak istenen bir hedefi bazen bir yeri kimi zamanlarda da yüksek bir ideali simgeler. Türkler için İslâm’dan önce cihan hâkimiyeti olan bu mefkûre; İslâm’dan sonra, İ’lây-ı Kelimetullah için Nizam-ı âlem ülküsüne dönüşmüş; Alpler, Alp-eren olarak dünya nizamına talip olmuşlardır.

Ergenekon destanında Kızılelma; yeniden dirilişin, eski yurdu yeniden elde edişin sembolüdür. Osmanlı’da Kızılelma; İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in(s.a.s); “İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.” İşareti ile İstanbul’u fethetmek, Viyana ve ötesi ile birlikte cihan hâkimiyetidir.

Kızılelma; 15. Yüzyılda yaşayan;“Sen kılıçsız, yalnız kalemin ile Türk ülkelerini, Türk milletinin kalbini fethedeceksin; onları bir tek millet yapacaksın”, diyen Ali Şir Nevai’nin büyük hayalidir. 1900 yılları başında; “dilde, fikirde, işte birlik” görüşü ile gönülleri fethetmeye çalışan Gaspıralı İsmail’in birlik şuurudur.

Kızılelma, Enver Paşa’nın 1918 yılında kardeşi Nuri Paşa’ya kurdurduğu Kafkas İslam Ordusu ile Azerbaycan’ı Rus ve Ermeni mezaliminden kurtaran ruhtur.

Kızılelma, hak ve hakikat için yedi düvele karşı durmaktır.

Türk milletinin manevi gıdası olan Kızılelma, Ziya Gökalp ve arkadaşlarında; “"Vatan ne Türkiye'dir Türklere ne Türkistan/ Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir Turan.”, şiirindeki büyük Türk birliği yani “Turan’dır.”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk için Kızılelma, öncelikle misak-ı milli ardından da Türk Birliği’nin bir gün mutlaka gerçekleşeceğine inanmaktır. Atatürk, 29 Ekim 1933 yılında Sovyetler Birliği’nin bir gün dağılacağını o nedenle hazırlıklı olmamızı istemiş ve “hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimiz içinde bütünleşmeliyiz.”, diyerek hedef göstermiştir.

Geçmişten günümüze savaşı değil barışı, ayrılığı değil birlikte yaşamayı ve yaşatmayı kendisine düstur edinen bu yüce millet, tarih boyunca zalimin karşısında sıradağlar gibi durmuş; mazluma, kimsesize, mağdura, mülteciye ümit; çaresize çare, dertliye derman olmuştur. Böylesi büyük bir milletin elbette büyük hedefleri, büyük hayalleri olacaktır, olmalıdır. İşte bu hayal, uğruna her türlü fedakârlığın yapılabilineceği bu ülkü, Kızılelma'dır. Türk milletinin genlerinde ırkçılığa, bölgeciliğe, dar kavmiyet anlayışına yer yoktur. Türk-İslam ülküsünde yani Kızılelma’ya yürüyenler için can, ırz, mal, inanç kutsaldır. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” bu idealin olmazsa olmazı, temel felsefesidir.

Evet, “Zeytin Dalı Harekâtına” katılan Mehmetçik’e sorulan; ''İstikamet neresi?'' sorusuna Mehmetçik’in verdiği “Kızılelma” cevabı işte böylesine bir ruhun dudaklarda somutlaşan halidir.

Ne mutlu, yüreğinde böylesi bir büyük ülküyü yaşatanlara!

Ne mutlu, insanı insanca yaşatmak için Kızılelma’ya yürüyenlere!

Ne mutlu, büyük Türk milletine!