Kendini hiç durmadan öven birini görürseniz ondan uzak durunuz. Çünkü kendini çok öven çok yanılmaya ve çevresine çok zarar vermeye mahkumdur.
Bir Müslüman, Peygamberler dışındaki büyüklerin mâsum (ismet sıfatıyla sıfatlı günahsız) olduğunu iddia ediyorsa ondan da kaçınız.

Peki, bir insan bazı konularda ben yanılmıyorum diyemez mi?.. Diyebilir. Onlar şöyle konulardır: Zaruriyat-ı diniyeden bahs eder, Allahü Teala Vâcibülvücuttur… Vahdaniyet sıfatıyla sıfatlıdır… Muhammed Mustafa (Salat ve selam olsun ona) Allah’ın Resüludur, ondan sonra Kıyamet’e kadar nebi ve resul gelmeyecektir… Kur’an Allah’ın kadim kelamıdır… Beş vakit namaz farzdır… Ahiret vardır, insan hesaba çekilecektir… Cennet ve Cehennem vardır…

Bunları ve bunlara benzer zaruriyatı söyleyen, yazan, beyan eden, bunlarda hatâ etmemiştir.

Kişi bunları beyan ettiği için şahsını övmemeli, medh etmemelidir. Şükr ve fahr edebilir.

Büyük insanlar mütevazıdır. Kendilerini övmezler ve övülmekten hazz etmezler.

Övgülerde, gizli şirk olabilir.

Biz, Resululullah Efendimizi övebiliriz. Çünkü Allah onu övmüş ve iman eden kullara, ona salat ve selam getirmeleri emr olunmuştur.

İnsanın, kurtulmak ve ebedî saadete nâil olmak için için âhirzaman Peygamberine iman etmesi, onu kendi canından ve sevdiği kimselerden daha fazla sevmesi, ona biat ve itaat etmesi, onun Hak katından getirdiği Kur’ana uyması, ayrıca Sünnetine sarılması, onu tanıması, onun ahlakı ile ahlaklı olması, onun (Allah’ın izni ile yapacağı) şefaate nail olmak için vesile ve sebeplere yapışması, onun (zamanındaki) vekiline, halifesine biat ve itaat etmesi gerekir.

İnsanın kendini beğenmesi, kendisini övüp durması, ben hatâ etmem demesi, nefsini yüksekte görmesi çok büyük ve öldürücü bir hastalıktır.

Bu hastalık zamanımızda çok yaygındır.

Bugünün eğitimi insanlara kendini beğenme, kendini övme mikrobunu aşılıyor.

Bir adam hem dindar geçiniyor, hem de kendisini lâ yuhti (hatasız) kabul ediyorsa, o, domuz gribi gibi vahim bir hastalığın pençesindedir de haberi yoktur.

Hatalardan (elden geldiği kadar) kurtulmanın çarelere nelerdir?

1. Kendisini kurtaracak derecede faydalı ve kurtarıcı ilimleri öğrenip alim olmaktır. Bu ilimlerin başında ilmihal gelir.

2. Râsih, Rabbanî, ilmiyle âmil icazetli alimlere, fakihlere, meşayihe, mürşidlere, rehberlere bağlı olmak.

3. Onların rehberliğinde Kur’anın emirlerini yerine getirmek, yasaklarından kaçınmak ve öğütlerini tutmak.

4. Kur’an ve Peygamber ahlakı ile ahlaklanmak.

5. Nefs-i emmaresi ve şeytan ile büyük cihad yapmak.

6. Emmâre derekesinden en az levvame derecesine yükselmek.

7. Kibirden, gururdan, nefsaniyetten, kendini beğenmekten kurtulmak için büyüklerden ders almak.

8. Kendini tebrie etmemek (temize çıkartmamak, aklamamak).

9. Günahlarını, cürümlerini, kusurlarını, hatâlarını itiraf ile Rabb Tealadan afv dilemek.

10. Şartlarına riayet ederek tevbe etmek.

11. Hüsn-i hâtime konusunda endişeli olmak.

12. Hocasını, hocaefendisini, şeyhini, mürşidini putlaştırmamak.

13. Kendisini hayırlı ve salih amellerinin değil, Hak tealanın rızasının, kereminin, afvinin kurtaracağını bilmek.

14. Olabildiğince mütevazı ve alçak gönüllü olmak.

15. Öncelikle kendi haline ve sonra âlemin haline ağlamak, üzülmek.

16. Öğrendiği, bildiği iyi ve doğru bilgileri hayata uygulamak.

Eskiden nice büyüklerimiz yaşamışlar ki, son derece faziletli olmalarına rağmen nefslerini zerrece övmemişlerdir.

Resulullah efendimiz ismet sıfatına sahipti, Allah onu Adem Oğullarının Seyyidi yapmıştı ama o bundan dolayı fahr etmezdi, hamd ve şükr ederdi.

Gurur ve kibir, imana büyük zarar verir.

Tevazu, tevbe, alçakgönüllülük, hatâlarını kabul insanın biiznillah kurtulmasına vesile olur.

Şu dindar geçinene bakınız: Ömründe hiç günah işlememiş… Hiç hatâ yapmamış… Hiç yanılmamış… Herkes hatâlı, bu tertemiz… Ne kadar yanlış bir yoldadır o.

Nefs-i emmâreleriyle büyük cihad yapmayanların hali böyle olur.

Cenab-ı Hak bizleri gururdan, kibirden, kendini beğenmekten korusun.

(İkinci Yazı)

ADAM OLMAK İSTEYEN GENÇLERE

KENDİNİZE yazık etmeyiniz. Bugünkü yetersiz ve bozuk eğitim sizi, değirmenin buğday tanelerini un ufak etmesi gibi öğütüp parçalıyor, harcıyor.

Eğitimin amacı adam etmek, adam yetiştirmektir.

Kadın olsun erkek olsun bir adamın üç boyutu vardır:

1. Bilgi, inanç ve kültür boyutu.

2. Aksiyon, ahlak, iş, hareket boyutu.

3. Güzellik, sanat, estetik boyutu.

Eğitim sistemi size bu üç boyutu kazandırmıyorsa ne işe yarar.

Bugünkü eğitim sistemi ideolojik bir eğitimdir. Bugünkü ideoloji İslam dinine ve evrensel bilgeliğe aykırı bir sistemdir.

Siz bu eğitim sistemiyle, bu okullarla, bu ders programlarıyla iyi insan, iyi Müslüman, adam olamazsınız.

Hayatın gayesi doktor, mühendis, hukukçu olmak değildir, tekrar ediyorum adam olmaktır adam.

İnsan kendi kendine adam olamaz. Kendi kendine doktor, mühendis, hukukçu olunabiliyor mu ki, adam olunabilsin.

Adam olabilmek için iyi bir eğitim sistemi, kaliteli öğretmenler, vasıflı mektepler lazımdır.

Gerçekten adam olmuş kimsenin inançları doğrudur, bilgileri ve kültürü doğrudur… Aksiyonu, ahlakı, karakteri iyidir… Bu doğruların ve iyiliğin yanında güzellik unsuru da mutlaka bulunmalıdır.

Adam gibi adam olabilmek kolay değildir. Uzun yıllar boyunca bunun eğitimini görmek, sınavlarına başarı ile vermek gerekir.

İyi bir Müslüman, aynı anda iyi bir insan, iyi bir vatandaştır.

Sizlere tavsiyem:

Adam olma niyetine sahip olunuz.

Adam olmanızı sağlayacak üstadlar ve rehberler arayınız.

Adam olmak için uzun yıllar boyunca çok çalışınız.

İnşaallah aradıklarını bulur, çok çalışır ve çabalar ve adam olursunuz.

Olamazsanız imtihanı kaybedecek ve büyük zarara uğrayacaksınız.