Bu fakirin birtakım Müslümanlara yönelttiği tenkitleri
görüyorsunuz. Yıllardan beri alabildiğine özeleştiri yapıyorum.
Siz de kendi içinizde, kendi camianızda özeleştiri yapmazsanız
samimiyetinizi ispat edemezsiniz.
Siz Atatürkçüler, Kemalistler özeleştiri yapmazsanız Türkiye
düzelmez. Hep birlikte cümbür cemaat batarız.
M. Kemal’i putlaştırmaktan vaz geçiniz.
Onun da bir insan olarak hatâ edebileceğini ve çok konuda hatâ
etmiş olduğunu kabul ediniz.
Onun ölümünden sonra fabrike edilmiş Kemalizm ideolojisini din
haline getirip çoğunluğa zorbaca empoze etmekten vaz geçiniz.
Kemalizm, Faşizm Nazizm Marksizm gibi bir ideoloji bile değildir,
ideolojimsi bir şeydir.
Atatürk devrimleri dediğiniz konuları tartışmaya açınız, bizzat
sizler tartışınız.
Bizim Osmanlıcadan bin kere zor millî yazılarını değiştirmeyen
Japonlar nasıl oldu da böyle ilerlediler, kalkındılar? Bu soruya
cevap arayınız, cevap veriniz.
Avrupanın en demokrat, en ileri, en sağlıklı, insan haklarına en
fazla bağlı ve saygılı ülkeleri niçin krallıktır?
Bırakın şu laiklik hezeyanlarını… İnsan hakları ve hürriyetleriyle
ilgili hangi sözleşmede ve metinde laiklik diye bir değer, hak ve
vazife yer alıyor? Hiçbirinde…
İngilterede laiklik var mı? Bilmiyorsanız öğrenin, orada din ve
devlet birliği vardır, hükümdar aynı zamanda millî Anglikan
kilisesinin başıdır.
İngilterede şu anda 85 şeriat mahkemesi faaliyette bulunuyor…
İngiltere krallığında niçin zırt zırt askerî darbe olmuyor?
İngilterede 1952’den bu yana devlet başkanı aynı zat. Orada
başkanlık seçimleri, entrikaları yok.
Japonya imparatorluğundan biraz ibret alsanıza.
Türkiye kopukluklar, tarihî ârızalar, kazalar ülkesi; Japonya ise
devamlılıklar ülkesi.
Kemalist sistem Türkiyeye niçin yüzde yüz millî ve yerli bir
otomobil sanayii kazandıramadı?
Bizden küçük, bizden imkansız, kalkınmaya bizden sonra başlamış
Kore kendi otomobillerini üretip de dünyaya satarken, biz bu konuda
niçin nal topluyoruz.
Sizin o ulu Paşanız ülkeye niçin bir otomobil ve uçak sanayii
kazandırmadı?
Norveç krallığı niçin dünyanın en zengin ve düzgün ülkesidir?
Norveç ve İsviçre niçin Avrupa Birliğinin üyesi değildir?
Bırakın artık çağdışı ideolojik düşünceleri, kuruntuları ve
safsataları da medenî hür fikirli geniş ufuklu insanlar gibi
tefekkür edin.
Şu vesayetçi, egemen azınlık, apartheid kültür ve zihniyetini terk
edin artık.
Başkalarını elbette tenkit edebilirsiniz ama önce kendinizi tenkit
etmekten, özeleştiri yapmaktan başlayın.
Sakın beni dışlamayın. Ben Türkiyenin çoğunluğunun bir ferdiyim.
Müslüman olmam bir suç değildir.
Bu fakir özeleştiri yapıyorum, Müslümanları tenkit ediyorum; siz de
aynaya bakıp kendinizi tenkid etsenize…
Bunu yapabilirseniz çok iyi bir şey yapmış olursunuz.
(İkinci yazı)
Niçin Güzel Camiler Yapamıyoruz?
MİMARLIK, sanat, estetik açısından çirkin cami binaları bedavaya
veya ucuza yapılmıyor. Onlara harcanan paralarla pekâlâ güzel,
sanatlı, beğenilen, takdir edilen cami binaları yaptırılabilir.
Lakin işte bu yapılamıyor.
Kültürlü medenî Müslümanlar yapacakları işleri ehliyetli ve
liyakatli danışmanlara, uzmanlara sorar. İslamın dünya işleriyle
ilgili temel prensiplerinden biri istişare=danışmadır. Hadîste
istişare etmeyen nâdim=pişman olur buyrulmaktadır.
Türkiyenin Müslüman halkı iki konuda geri kalmıştır. Biri yazılı
lisan ve edebiyat, diğeri mimarlık ve şehircilik.
Fatihin, Mimar Sinanın, Barbarosun torunlarıyız edebiyatını
yapıyoruz ama eserlerimize bakılınca onların gerçek torunları
olmadığımız hemen görülüyor. Üvey torunları desem kızan çıkar
mı?
Lisana ve edebiyata onlar gibi hakim değiliz… Onların yapmış olduğu
gibi ortaya edebî âbideler koyamıyoruz, onlarınki gibi güzel
binalar yapamıyoruz.
Çağdaş Müslümanlar, nadir istisnalar dışında, hem İslamın, hem de
çağdaş dünyanın çok gerisinde kalmışlardır.
Süleymaniye ve Selimiye’nin bire bir taklitlerini yapmak marifet
değildir. Mimar Sinan günümüzde yaşamış olsaydı, eski eserlerinin
benzerini yapmazdı.
Atalarımızın giyimleri kuşamları, elbise ve serpuşları bile çok
güzel, çok sanatlı, çok kaliteli idi. Onların torunları olduğumuzu
iddia ediyoruz ama aynaya bakalım. Nedir o ceketli, pantolonlu,
frenk gömlekli, kravatlı alafranga halimiz. Ecdadımızı
mezarlarından çıkmış ve bizi görmüş olsa reddederlerdi.
Evlerimiz, mobilyalarımız, dekorasyonumuz da de öyle.
Japonlar yer sofralarında yiyip içiyor, yere serilen yataklarında
uyuyor ama biz Avrupalılardan daha alafranga olmuşuz.
Ecdadımızın okumuşları kuşaklarında yazı takımı bulundururmuş.
Kamış kalem, mürekkep…
Osmanlı devleti bir yazı, kağıt kalem, kitap devletiymiş. Biz şimdi
birkaç sene sonra çöpe atılacak pahalı telefonlarımızla
öğünüyoruz.
Osmanlı medeniyetinin bin unsurundan biri sadaka taşlarıdır. Bunun
ne olduğunu bilen kaç kişi vardır zamanımızda.
Eski mezar taşlarıyla, yeni mezar taşlarını mukayese edersek
aradaki uçurumu görebiliriz. Tabiî ki, okuyabilene. Elifi mertek
zannedene bir şey anlatmak ne mümkün.
Kendilerini tesettürlü sanan şu Süslüman bayanlara bakınız. Eyvah
der susarsınız.
Yıllar önce, bir cemaatin büyüğü ile sohbet ediyorduk. Taltif için,
yetiştirdiğiniz gençlerin her biri elmas mealinde bir cümle sarf
etmiştim. Kaşlarını çatarak, elmas değil pırlanta pırlanta diye
düzeltmişti. Sonra öğrendim ki, bu elmaslar, pardon pırlantalar
Osmanlıca bilmiyorlarmış. Fakirin nazarında kırık cam
parçaları…
Bir yere bir cami yapılacak. Bütçe bir milyon lira… İşte şimdi
imtihan başlıyor. Bu para ile güzel bir bina mı yapılacak, çirkin
bir bina mı?.. Bina bitiyor, ibadete açılıyor. Aman ya Rabbi bir
ucube ki, sormayın. Cami mimarisinin bütün kuralları ayaklar altına
alınmış. Orantısız bir kubbe… Füze gibi üçer şerefeli iki minare…
Dışı sanatsız, içi sanatsız… Mihrabın iki yanına iki berbat saat
asılmış… Bina yapılırken akustiğe dikkat edilmemiş… Aynı para ile
çok güzel bir cami yapmak mümkün iken bunu yapanlara ne demeli?
Sakın tenkide kalkmayın ha!.. Bozguncu olursunuz.
İmam Hatip Mekteplerinin sayısı üç bine yaklaşmış… Bu din
okullarında namaz kılma nispeti yüzde on üçmüş…
Elimden gelse bütün İmam-Hatip mekteplerini İmam-Hatip Güzel
Sanatlar Mektebine dönüştürürüm. Öğrencilerin hepsine, üç yüzü aşan
millî ve islamî sanatlarımızdan birini öğretirim. Belki bunlar
ileride güzel camiler inşa eder.