Anketçiler, değişik şehirlerin işlek caddelerinde vatandaşlarla anket yapsalar ve onlara "size göre bugünkü en önemli olay hangisidir?" diye sorsalar acaba kaç kişi seçimleri, doların yükselişini, bazı politikacıların diğerlerine haşin davranmalarını bırakıp da "Van'da donan çocuklarla anne!" diyecektir.

İnsandan daha değerli bir şey olmadığına göre gündemdeki en önemli olay, Van'da sınırı geçmek isterken donan kaçaklardır.

Şu haberi işitip de yürekten vurulmayan insanlığını sorgulamalı. Dün Van'ın Çaldıran ilçesinin Hangedik Mahallesi yakınındaki huduttan geçmek isteyen 33 kaçaktan 6'sı çocuk, 1'i kadın 7 kişi donarak hayatlarını kaybetmişler. Muhtemelen bir anne ile bir kaç çocuğu birlikte dondular. Diğer anneler ise çocuklarının gözlerinin önünde donarak can çekişip ölmelerine şahit oldular. Bir adam, gözlerinin önünde eşi ve çocukları ölürken çaresiz şekilde gözyaşı döktü, kendini paraladı ama bir şey yapamadı. Bir veya bir kaç kardeş, anne ve kardeşleriyle oldukları halde donmalarına engele olamadılar. Onların buz gibi vücutlarına sarılmaları hiç bir şeyi değiştirmedi.

Dün güne 301 Soma maden şehidimizin yılı dolduran acılarıyla başlamıştık. Onların arkada kalan eş, çocuk, ana ev babalarıyla kalbimizi burkuluyordu ki üstüne Van haberi geldi...

Artık neredeyse haftada bir kaçak göçmen faciası yaşanmakta. Son zamanlarda Akdeniz onlara mezar olmaya başladı. Yüz yolcu kapasiteli bir gemiye çoluk-çocuk 300-400 kişi binebilmekte ve fizik kanunlara aykırı bu seyahat, faciayla bitmekte. Veya kara yoluyla da Çaldıran’daki gibi ziyanlar olmakta. Burada bir mağdurlar, bir simsarlar ve bir de zalimler var. Mağdurlar belli. Simsarlar, onların son birikimlerini de alarak ümide taşımak isteyenler. Zalimlerse sabıkalı sömürgeciler:

Dünyadaki 200 devletten G20 denen yüzde 10'luk 20 devlet kalkınmıştır. Yüzde 5'e tekabül eden 10 devlet tam kalkınmıştır. 10 devletin 5'i ise dünyanın patronudur.

Zaten onların bir kısmı aynı zamanda Güvenlik Konseyi baronları. BM'ye 193 devlet üye ama KKTC gibiler de mevcut olduğundan 200 saydık. 200'ün 20'si kalkınmış. Diğer devletlerin yarısı orta halli ise yarısı fakir. O yarının yarısı da insana yakışmayan şartlarda. Şu var ki kalkınmış, hatta patron devletlerde bile gelir dağılımı adil değildir. Amerika’da parkta yatıp kalkan evsizlerin sayısı 2.5 milyondur.
Dünyanın en geri kalmış bölgeleri ise Afrika, Batı Asya, Güney Asya ve Uzak Asya'dır. Bu nüfusun ciddi bir kısmı aynı zamanda Müslüman ülkeler.

Önce sanayi inkılabıyla birlikte Afrika, İslâm alemi, Amerika, Güney Amerika, Avustralya ile uzak deniz ve kıtalara haçlıları, misyonerleri ve tüccarlarıyla açılabilen emperyalist devletler, gittikleri yerlerde yerlileri öldürdüler, köleleştirdiler, mankurtlaştırdılar ve yer altı ve üstü zenginliklerini sömürüp kendi memleketlerine taşıdılar. Köle yaptıkları insanların dinlerini ve dillerini de değiştirdiler.

Bugün dünyada adalet yok. Merhamet yok. Eşitlik yok. İnsaf yok. Acıma hissi yok. Sahte tebessümlerin hâkim olduğu, insanın alet gibi, makina gibi düşünüldüğü ben merkezli, çıkar merkezli bir dünyadayız.

Geri kalmış yahut üçüncü dünyalı denen sömürülmekten bitmiş insanlar, hiç olmazsa kendilerinden sonraki nesilleri için refah toplumlarına, gelişmiş kalkınmış ülkelere dâhil olarak kurtulmak istemekteler. Bu arzuya kimse yanlış diyemez. Bu netice, insan kaçakçılığını doğurmuştur. Tükenmiş toplumlardan refah toplumlarına kaçış, bu boğulan, donan veya yakalananlardan yahut harplerle sığınanlardan ibaret değil. Hızlı bir trafik var. Bu trafik devam ettikçe dramatik haberler de trafik ışıklarındaki dilenciler de bitmez. İnsan kaçakçılığı ve onunla şu veya bu kadar ilgisi olan organ kaçakçılığı, uyuşturucu ticareti, fuhuş ticareti dünyanın diğer yüzüdür.