Müslümanlar için çok kıymetli çok faziletli bir ay olan Muharrem Ayı içerisindeyiz.  

Bu ay çok faziletli, mübarek bir ay olmakla birlikte bazı kesimlerin bu ay içerisinde vukuu bulan Kerbela olayı üzerinden başta Hz. Muaviye(ra) olmak üzere Eshab-ı Kiram Efendilerimizin bazılarına saygısızlığın çok ötesinde hakaretlerde bulunmaları ehli sünnet şuuru olan Müslümanları derinden üzmektedir.

Çok çok üzücü Müslümanların içini acıtan Hz. Hüseyin(ra) efendimiz ve ailesinin hunharca katledilmesi Hz. Muaviye(ra)’ın halifeliği döneminde değil, oğlu Yezid’in halifeliği döneminde vukuu bulmuştur.

Bu olayda Yezid’in ne kadar dahli var onu bilemem; ancak, okuduğum kaynaklarda dahlinin olmadığı açıklanmakta, en doğrusunu Allah(cc) bilir.

Tarihi olaylar hakkında sağlıklı bir bilgiye sahip olabilmek için kaynaklarımız güvenilir olmalı ki, doğru değerlendirmelerde bulunabilelim.

İşte bize aksedilen Kerbela olayı da aksedilenin aksine yanlış bilgiler içermekte, insanların çoğu yanlış bilgilerle olumsuz değerlendirmelerde bulunarak vebale girmektedirler.

Bu olayın vukuunun öncesi ve sonrası yaşananlar güvenilir tarihi kaynaklardan araştırılmalı, duygusal tepkilerden kaçınılmalıdır.

Hele hele bu olay üzerinden başta Hz. Muaviye(ra) olmak üzere Eshab-ı Kiram Efendilerimize karşı içimizde zerre kadar bile olsa olumsuz bir düşünce hasıl olmamalıdır.

Ehli Beyt başımızın tacı ve o yüce insanları sevmek Müslümanlığımızın gereği olup Ehli Beyt'i sevmeyen Müslüman olamaz.
     Ayrıca, hiçbir Müslümanın aralarında her ne olumsuz olay yaşanırsa yaşansın Eshab-ı Kiram Efendilerimizin hiçbiri hakkında kötü söz söyleme, eleştirme hakkına sahip olmayıp hakaret etmek, kötü söz söylemek "HARAM" dır.

Yazımın amacı da yaşanan olayları yeniden tazelemek değil, şuursuz Müslümanları uyararak günah işlemelerini engellemeye çalışmaktır.    

Yazımın ana teması olarak Hz. Muaviye(ra) üzerinde kısaca durmaya çalışacağım.

 -Hz. Muaviye(ra) kimdir?
        Her şeyden önce Eshab-ı Kiramdan olup Efendimiz(sav)’in “Vahiy Katibi” , aynı zamanda Efendimiz(sav)’in kayınbiraderi, Habibe(ra) annemizin kardeşidir. 
    

Bu üç özelliğin kıymetini bilen şuurlu bir Müslüman böyle bir kişi hakkında olumsuz bir söz söyleyemeyeceği gibi düşüncesini bile içinde taşımaz, taşıyamaz!

    Ayrıca, Hz.Muaviye(ra)’nin yöneticilik vasıfları çok yüksek olup çok zeki bir insandır.

 Elbette ki, Hulafe-yi Raşidin dönemini çok ayrı tutuyoruz; çünkü, o dönemin halifeleri Eshab- Kiramın en büyükleri Hz. Ebubekir(ra), Hz. Ömer(ra), Hz. Osman ve Hz. Ali(ra) efendilerimizdir. 

  Emevilerle birlikte Müslümanlar farklı bir devlet yapılanmasına gitmiş, eleştiri konusu olan birçok istenmeyen durum yaşanmış olsa da bu dönemde Müslümanlar ülke topraklarını çok genişletmiş sefer üzerine sefer düzenlemişlerdir.

Emevi Devleti, Hz. Muaviye(ra)’nin halifeliği zamanında dünyanın gelmiş geçmiş en büyük 10 imparatorluğundan biri olmuştur.

Yine, Hz. Muaviye(ra) döneminde oğlu Yezid başkumandanlığında İstanbul’a sefer düzenlediği; bu sefere Ebu Eyyüb el Ensari hazretleri ve birçok Eshab-ı Kiram Efendimizin katıldığı rivayet edilmektedir. 

Konu çok derin ve uzun olup çok fazla ayrıntıya girmeden şuurlu bir Müslümana düşen Ehli Beyt’i ve Hz. Vahşi(ra)’den) Hz. Ebubekir(ra)’e kadar istisnasız Hz. Muaviye(ra) da dahil olmak üzere Eshab-ı Kiramın tamamını sevmek, saymak aleyhlerinde konuşmamaktır.

Müslümana düşen en güzel en karlı davranış bu olup Peygamber Efendimiz(sav)’in kati emirlerini dikkate almak mecburiyetindeyiz.
            Peygamber Efendimiz (sav):

  "Ashabıma dil uzatmaktan Allah'tan korkun. Benden sonra onları kötü emellerinize alet etmeyin. Onları seven, beni sevdiği için sever. Beni sevmeyen de onları sevmez. Onları inciten beni incitmiş olur. Beni inciten de Allahü Tealayı incitmiş olur. Bununda cezası gecikmeden verilir." 
“Ashabım arasında fitne çıkacak, o fitnelere karışanları, Allah-ü Teâlâ benimle olan sohbetleri hürmetine af ve mağfiret edecektir. Sonra gelenler, bu fitnelere karışan Ashabıma dil uzatarak cehenneme girecektir.”
(Müslim)
    "Allahü Teâlâ, bana ashab ve akraba olarak en iyileri seçti. Birçok kimse, ashabıma ve akrabama dil uzatır, kötülemeye çalışırlar. Böyle kimselerle oturmayın! Birlikte yiyip içmeyin, bunlardan kız alıp vermeyin" (Dare Kutni) 
         “Ümmetimden bazıları, Ashabımı kötüleyecekler. Bunlar, Müslümanlıktan ayrılacaklardır.” (Beyheki)
         “Ashabıma dil uzatıp sövmeyiniz, bütün benliğime hâkim olan Allah’a yemin olsun ki, sizden biriniz Uhud dağı kadar altın harcasa, onların harcadıkları bir ölçek veya onun yarısına bile ulaşamaz.” (Ebu Davut)
“Eshabımı kötüleyene Allah lanet etsin.” (Taberani, Beyheki, Hakim)
“Eshabımın kusurlarını söylemeyin! Kalpleriniz onlara karşı değişir. Eshabımı iyilikle anın ki, kalpleriniz ülfet etsin!” (Deylemi)
“Eshabımı kötüleyen hariç, kıyamette her müminin kurtulma ümidi vardır.”(Hakim)

Efendimiz(sav)’in bu kadar kati emrini dikkate almayan Müslüman varsa aklına şaşarım!

Şunu da belirtmeden geçmeyeyim;   

 Hz. Hüseyin Efendimiz(ra) ve ailesinin, katlinin failleri veya azmettiricileri ister Hz. Muaviye(ra)'nin oğlu Yezid olsun ister başkası kim olursa olsun Yüce Rabb’ime hesabını verecektir.   

 Yukarıdaki açıklamalarımdan Yezid’in kısa süren halifeliği döneminde yaptığı yanlışları aklamaya çalışmıyorum.      

Her kim olursa olsun yaptığı iyilik ve kötülüğünün karşılığını görecektir.