Melâmet, bir mezhep veya tarikat değildir. Melâmî,’ Arapça "sövme", "yerme" anlamına gelen "levm etmek" fiilinden türetilmiştir. Melamilik, bugünkü modern tarzda tüm dünyada yaşanan dini anlayışı asırlar öncesinde savunan düşünce akımıdır, aynı zamanda bir duruş, horasan tasavvufunun kendine özgü kurguladığı bir irfani Tasavvufi anlayıştır.
Melamet, bir mezhep veya tarikat değildir. Melamî,' Arapça "sövme", "yerme" anlamına gelen "levm etmek" fiilinden türetilmiştir. Melamilik, bugünkü modern tarzda tüm dünyada yaşanan dini anlayışı asırlar öncesinde savunan düşünce akımıdır, aynı zamanda bir duruş, horasan tasavvufunun kendine özgü kurguladığı bir irfani Tasavvufi anlayıştır. Günümüz felsefeleri ise yanında nal toplar desek abartmış olmayız. Tasavvufu, İslam'ın "batıni (iç)" kısmı ve derinliği olarak kabul ederler. Dinin "zahirî" (dış) emir ve yasaklarını "eksiksiz" ve "fazlasız" (ifrat/ tefrit) dosdoğru yerine getirmekle birlikte "kamil" insan olmak için her zaman ve her yerde Allah'ı zikretmek ve özellikle Allah'ın varlığı ve birliği ile ilgili itikadi konularda derin bilgi sahibi olmak gerektiğine inanırlar. Onlara göre bu bilgi Kur'an'da Ledün olarak anılır ve "Müteşabih" (teşbihli) ayetlerin tevilinin, kitabın aslı olan "muhkem" sınırları içinde yapılması gerektiğini savunurlar. Melamilere göre tasavvuf, bu açıdan İslam tarihinin sonraki yüzyıllarında ortaya çıkmış bir felsefî ekol değil, İslam'ın özünde keşfedilmeyi bekleyen "gizli bir hazine 'dir.Melamiliğin kökeni Tasavvufun Horasan ekolüne uzanır. İlk kez orada görülmektedir. H.3. asırda Nişabur fütüvvet ve melamet özelliği ön plana çıkan yer olmuştur. Bir fikir ve akımdır.Horasan melamet anlayışı Allah yolunda 'kınayanın kınamasından korkmamanın' (el-Maide 5/54) temel ilkeleri olması sebebiyle halkın beğenisini kazanmak için dış görünüşlerini süslemeye, toplum arasında ayırt edilmelerini sağlayan bir görünüşe sahip olmaya önem vermediklerini, gönül dünyalarını ve sırlarını bezemek amacıyla Allah'a yöneldiklerini, hayrı gizleme ve şerri açığa vurmamak gibi özelliklerlehorasan melametinin temeldüşüncesidir. Genel görüş melamet için şöyle ifade edilir horasan melameti de bunu savunur. Her türlü iddiayı terk edip yalnızca gönüllerini terakki ettirmeye çalışırlar. Başkalarının kusurlarıyla ilgilenmeyi bırakarak kendi kusurlarıyla meşgul olurlar. Onların halleri Allah ile kendi aralarında sımsıkı sakladıkları sırlardır. Bunları başkalarından gizleme konusunda çok titiz davranırlar. Çarşıda, pazarda, sokakta halk ile iç içe yaşar, ancak gönüllerindeki manevi halleri onlardan saklamaya özen gösterirler. Zahirleriyle batınlarını, batınlarıyla zahirlerini kınamaya devam ederler. Seyrü sülûk metotları 'halk ile tahalluk, Hak ile seyr', yani halk içinde onlardan biriymiş gibi hareket etmek, fakat Hak'tan bir an bile gafil olmamak yöntemini izlerler. İbadet ve taatleri ifa ettikten sonra hemen unuturlar. Çünkü onları unutmamak onlara değer vermek anlamına gelir; bu da kibir, ucb ve riyaya sebep olur. Melamet erleri Allah'ın emini olup kendisiyle Rabbi arasındaki hali kendisine saklar. Öte yandan bu erler hiçbir iddia sahibi değildir. Çünkü ona göre iddia cahillik ve münasebetsizlikten ibarettir ve eksiklikten kurtulamamış olmanın delilidir. Bu erler, Allah'ın kendisini kerametle imtihan etmesinden ve insanların bu kerametten dolayı fitneye düşmesinden çekindiği için keramet göstermez.Zahirin ibadetlerle süslenmesini şirk, batının hallerle süslenmesini irtidad saymak; kendilerine lutuf olarak verilen şeyi kabul etmeyip nefsi aşağılamak için onu zillet içinde talep etmek. Başkalarının haklarını vermek, fakat hak peşinde koşmamak. Nefis bir şeye çaba göstermeden sahip olmayı isterse onu o şeyi çalışarak elde etmeye yöneltmek, Bu amaçla o şeye bir değer atfetmeyi ve ondan nefsin lezzet almasını önlemek, İsyan da etse itaat de etse nefsi her halde itham etmek; taatlerden lezzet almaya engel olmak. Allah'ın kendilerine verdiği nimetleri her halükarda yüceltmek. Kendilerinden kaynaklanan itaat ve amelleri küçük görmek. Nefsinde bir varlık görmemek ve dolayısıyla bir iddiada bulunmamak. İlim hakkında konuşmayı, ilimle övünmeyi ve ehli olmayana Allah'ın sırlarını açıklamayı terk etmek. Halktan farklı giyinmemek; hizmet ve hürmet edilmeyi hor görmek; kerametleri gizlemek, bunları istidrac, Hak yolundan ayıran hileler olarak değerlendirmek. Sema, zikir ve ilim meclislerinde ağlamayı terk etmek, ancak hüznü elden bırakmamak. İlim ve işaretlerin incelikleri hakkında konuşmayı bırakıp emir ve nehiy sınırlarını gözetmek. İnsanlardan yardım istememek, duası kabul olunca üzülmek ve bunu bir hile olarak görmek. Sülemî'nin zikrettiği ilkeler arasında sayılabilir. Ama bütün bu ilkelerin kesin olduğu söylenmez.