27 Haziran cumartesi günü ikindi namazından sonra, saat 17.30 ile
19.30 arasında Beyazıt Kitap fuarı Bedir Yayınevi (147 numaralı)
standında kitap imzalayacağım.
Hizmet Ve Hezimet
Kural şudur: Türkiye Müslümanları kurtulmak istiyorlarsa hepsi
Yeterli miktarda güçlü, vasıflı, başarılı, tuttuğunu koparır üstün
elemanlar yetiştirmek ve bunlardan oluşan kadrolar kurmak
zorundadır.
Hepsi Yeterli dedim, Yeterli miktarda olmazsa kurtuluş ya hiç olmaz
yahut çok zor olur.
Yeterli miktarda böyle eleman olsa fakat bunlar kadrolaşmamış,
perakende olsalar yine fazla bir işe yaramazlar.
Bu güçlü vasıflı elemanlar ve kadrolar plansız ve programsız
çalışsalar, yine doğru dürüst hizmet edilemez.
Böyle elemanlar vasıflı mekteplerde ve medreselerde yetişir.
Türkiye’nin bugünkü okullarıyla bu eleman yetiştirme işi olmaz.
Güçlü, ileri, başarılı ülkelerin vasıflı eleman yetiştirecek eğitim
müesseseleri vardır. Bizde yoktur.
Biz gençlerimize imam-hatip okullarında dört yıl, ilahiyat
fakültelerinde dört yıl, yekûn olarak sekiz yıl Arapça okutuyoruz
ve doğru dürüst öğretemiyoruz.
Danimarka liselerinde iki yabancı dil, mükemmel şekilde
öğretiliyormuş.
17 Haziran 2015 tarihinde Fransa da Bakalorya felsefe imtihanları
yapıldı, eskiden bizde de vardı, şu anda haberimiz bile yok.
İngiltere’deki Eton Koleji gibi güçlü mektepler açmazsak
kurtulmamız, yükselmemiz lafta kalacaktır.
Yurt çapında alternatif bir eğitim sistemi kurarak vasıflı
Türkiyeli, vasıflı Müslüman, vasıflı hizmet elemanı
yetiştirmeliyiz. Alternatif eğitim hakkında geçmiş yıllarda hayli
yazdım.
Üniversite öğrencilerine ayda birkaç yüz lira burs vererek adam
yetiştirilmez.
Burs vermekle kaliteli adam yetiştirmek arasında hiçbir illiyet
yoktur. Burslar geçinmesine yardım içindir. Yapılacak iş şudur: Ona
para vermeden, yetişmesi için planlı ve programlı şekilde para
harcamak gerekir.
Vasıflı eleman ülkenin kültür dili olan Türkçe’nin edebiyatına
vakıf olmalıdır. Bunun için adam başına en az elli bin lira
harcanmalıdır. Öğrencilerimize çok kudretli, işinin ehli edebiyat
hocaları bulunacak, bunlar onlara mükemmel Osmanlıca
öğretecektir.
İngilizce de mükemmel öğretilecektir. Bu iş için elli bin lira, yüz
bin lira yetişmez. Adam başı en az iki yüz bin lira
harcanacaktır.
Tarih kültürü… Sanat kültürü… Mantık… Psikoloji… Nazari Ahlak…
Metafizik… Estetik… Mimarcılık ve şehircilik… Beşeri ve iktisadi
coğrafya…
Bitmez bitmez bitmez, bunlarla bitmez. Vasıflı elemanımız İstanbul
Osmanlı kültür, ahlak, görgü, nezaket, kibarlık, incelik eğitimi
alacaktır. Görenler, fikir ve inançlarını paylaşmasalar bile ona
hayran olacaktır.
Ya hikmet, ya hikmet… Yetişecek gençlerimize hikmet dersleri
verecek kaç elemanımız kaldı. (Bendeniz veremem…)
Vasıflı Müslüman gençler maneviyat komandoluğu eğitimi görecektir.
Maneviyat komandosu da ne demekmiş? Bu konuda bir kitap
yazılabilir. On sene boyunca büyük emekler ve masraflarla bir
eleman yetiştireceksin ve sonra o lüks otomobil hastası manyağı
fetişisti olacak… Böyle biri yetişmemiş vasıflı olmamış demektir.
İslam’a, ülkeye halka devlete (rejime değil!) hizmet ancak ve ancak
fütüvvet ahlakıyla olur.
Ömer Seyfettin’in Pembe İncili Kaftan hikâyesindeki Muhsin
Çelebi’nin ahlak ve karakteriyle olur.
İhlaslı temiz bir eleman ama kültür bakımından çok geride, aşağıda
kalmış… Doğru dürüst hizmet edemez.
Ahlakı bozuk, parayı, menfaati, benliğini çok seviyor. Bu da hizmet
edemez.
Siyaset yaparak hizmet etmek amacıyla Meclis’e girdi. Atatürk’e
sadakat yemininden sonra, ilk işi milletvekili maaşlarının artması
teklifine imza koymak oldu. Böylesinden hizmet olmaz, köy olmaz
kasaba olmaz.
Müslüman ama aynı zamanda cemaat, tarikat, grup holiganlığı
yapıyor. O, hizmet değil hezimet üretir.
Sıkı bir eğitimle büyük paralar harcayarak İngilizce belki üç sene
de öğretilebilir ama ihlas beş sene de bile öğretilemez,
öğrenilemez. Bizim elemanlarımızın kâmil mürşidlerden beş sene
boyunca sıkı ihlas dersleri almaları gerekir.
Vasıflı eleman tasavvufu, tarikatı, sûfiliği öğrenecektir. Bu
konuda nasibi ve istidadı yoksa kırk senede de öğrenemez.
Vaktiyle Sovyetler Birliği zamanında Moskova da yabancı bir
devletin bir casusu varmış. Sinsice vazifesini yapıyormuş. Bir gün
aniden şiddetli bir sancıya yakalanmış. Hemen hastaneye
kaldırmışlar, akut apandisit, derhal ameliyata alınması lazım.
Casus zehirle intihar etmiş. Niçin? Narkoz altındayken anadiliyle
sayıklayıp kendini ele vermemek için.
İslam’da intihar etmek yok. Bendeniz örnek ve ibret olsun diye
zikrettim. Vasıflı eleman böyle olur.
Sahte, ucuz, sade suya tirit mücahid, cart curt, zart zurt… Bu
düzen bozuk, ben İslamiyet’i getireceğim… Eline imkân ve fırsat
geçince dün bozuk, kötü dediği düzen ve sistemin haram rantlarına
ve nimetlerine aç köpek gibi saldırıyor. Böyle hizmetkâr ve
hezimetkârlarla iki yakamız bir araya gelmez.
Hem sözde hizmet ediyor hem malı götürüyor. Böylesinin Allah
belasını versin.
Vasıflı eleman derken laf uzadı, konu nerelere geldi…