Gizlenmek
Gizlenmek sadece saldırıdan korunmak için değil aynı zamanda saldırmak için de kullanılır. Bu, saldırganın, kendini güçlü hissedip hissetmediğine bağlıdır.
Osmanlı’nın en güçlü olduğu zamanda saldırganlar kendilerini gizlemeyi tercih ediyorlardı. Tanzimat ile birlikte saldırganlar cepheden saldırıya geçtiler. Milli Mücadele döneminde saldırganlar tekrar sipere girdiler. Zira milletin inancının bir gereği olan imana ihtiyaç vardı. Milli Mücadele sonrası tekrar saldırganlar cepheden saldırıya geçtiler.
Türk milletinin dinine, diline ve tarihine cepheden saldırılar, 1924’den 1950’ye kadar bütün dehşetiyle devam etti. 1950’den sonra cepheden saldırı dönemi kısmen sona erdi ve sipere doğru yöneldiler dine, dile ve tarihe saldırıyı yapanlar.
Türk milleti tarafından Peygamber ocağı olarak kabul edilen fakat İttihatçıların 1908’den itibaren darmadağın ettikleri ordu, sütre olarak kullanılmaya başlandı. İttihatçıların bozdukları Türk ordusu, bunların ağababası olan Mithat Paşa deniler darbeci tarafından önceki yıllarda, yani 1876’da istismar edilerek Sultan Aziz katledildi. Darbecilerin piri olarak kabul edilen Mithat Paşa’nın başlattığı bu menhus darbeci anlayış, 1909 (Mahmut Şevket darbesi) ve 1913 (Enver ve Niyazi darbesi) yıllarında görevini ifa ettikten sonra 1950’de DP’nin iktidara gelmesiyle tekrar nüksetti.
1950’den itibaren günümüze kadar 2+1 darbe ve 30’a yakın darbe teşebbüsünde bulundular. İki darbe, 27 Mayıs 1960 ile 12 Eylül 1980’dir. +1 ise 12 Mart muhtırasıdır.
15 Temmuz hain darbe teşebbüsünde İttihatçılar kılık değiştirmişlerdir. Müslüman görünümlü bir ihanet hareketi olan FETÖ, şu anda taarruz etmek için gizlenmektedir.
Tekrar edelim, gizlenmek sadece kendini korumak için değildir, aynı zamanda taarruz etmek için zaman kollamaktır.