(El-Rafiu) Her layık olanı madden veya manen yükselten Allah’ın
adıyla.
Genelde dünya belli özelde, Türkiye nereye gidiyor?
Bu sorunun cevabı için aslında heyet çalışması lazım ve bu
yapılıyor da.
Sosyologlar, siyaset bilimcileri ve kanaat önderleri zaman zaman
Türkiye’nin nereye doğru gittiğini yazıyorlar. Hatta bazıları
çığlık çığlığa yazıyor. Aslında Türkiye’nin nereye gittiğinin
sosyolojik açıdan tahlilini yapacak konumda değilim, ilgi alanım
ancak bilgi alanım değil.
Bütün eksilere rağmen, izleyen ve gören göz sahibi olarak benim
tarafımdan da görünen bölümler var. Yıllar önce, üniversitede
okurken, şimdi milletvekili olan Hocam Sayın Dr. Mahir ÜNAL Beye
Türkiye’de iç savaşa doğru adımlar atıldığını söylediğimde aldığım
cevap şu oldu:
“Emine Hanım hiç merak etmeyin, Türkiye de iç savaş olmaz!”
Hocama katılmamakla beraber günlük olarak bana bir teselli olmuştu
bu söz.
Şimdi geldik 2013-2014 lere.
Karşımda şöyle bir tablo var.
Bir yanda köylerdeki hastaların ambulansla (ki bazıları
helikopterle) hastanelere taşınır hale geldi, yaşlı ve bedensel
özürlülere bakanlara maaş bağlanır hale gelindi, birçok konuda,
Avrupalılar gözünde sihirli ülke olduk, müthiş bir enerjiye sahip
olan hükümetin başarılı icraatı, öte yandan bu gidişi kendilerine
sıkılan bir kurşun gibi gören düşmanlar.
Bu düşmanlar, uzaklarda, Batıda, komşuda ve içimizde olmak kaydıyla
devamlı çalışıyorlar. Aldatabilecekleri gençlere de, dini sömürü
aracı olarak göstermeyi başardıklarından, zavallı bazı gençler,
dini düşman, dinsizliği dost görünce, her türlü başarıyı
kendilerine sunulan zehir gibi görmekteler. Ardından kin ve nefret
bataklığında boğulurken, başkalarını da kovmak isteyen kinden bir
tepe oluşturuverdiler.
Bizim evlatlarımızdan…
Bizim kardeşlerimizden, bize karşı silah yaptılar…
Evet, aldanan gençler, bize karşı birer kurşun haline
getirilmiştir.
Şimdi durum ne olacak?
Adeta jet hızıyla koşan Türkiye’yi Türkiye halkına bırakmamak için
çalışanların tuzaklarını boşa çıkartma dönemidir bu dönem. Bunu
başardık başardık, başaramadıksa iç savaş çıkartmak için
tetiklenenler sayesinde epey hüsranlı günler görüneceğe benziyor.
Öylesi bir gün için bugünden ölümüne hazırlanabilecek yürekler
büyütmekteyiz.
Çünkü,
Çünkü Türkiye bir yandan çok güzel yöne doğru giderken, bir yandan
da ayağına çelme takacak olanlar onun bağrında yaşıyor.
Ya, kin potansiyeli kirlerinden arınacak, ya da bizler intifadaya
hazırlanır gibi, düşman taraf ayaklanırsa, barışın oluşması için
çaba gösterecek bilinçte ve yürekte olmalıyız. Yüreğimiz şimdi de
var fakat öldürene karşı öldürmek isteyen “bırakın şunları
temizleyelim” diyen, dinine göre değil, kinine göre çözüm üreten
gençlerimizin haddi hesabı yok. Bu durum istediğimiz sahneyi
oluşturmuyor. Bu istek kanlı tablo oluşturur. Biz istiyoruz ki,
mağara devrinden daha insani bir devir oluşturalım. Hiç kan
akmasın. İlla kan dökmek isteyenler olursa da, onların karşısında
yapıcı olacak şekilde duralım, son ana kadar kalbimizi acı verecek
bir harekete yönlendirmeyelim. Buda düzeyli bilinç ile olur.
Kendimizi, niyetimizi anlatmaya son ana kadar devam edelim. Biz
onlara düşman değiliz, onlar bize kendilerini düşman ediyorlar.
Buna rağmen biz dostça barış için çalışmaya devam edelim. Bir
boksör gibi akıllarına akıllarına çalışalım. Devamlı soralım,
“neden bir bardak suda fırtına koparıyorsunuz? Bu düşmanca
tavırlarınız kime yarıyor? Ne olur düşünün” diye gerekirse
yalvaralım. Hiç olmazsa kanın bulaşmadığı bir yüzyıl hazırlığı
yapalım. Böylece çağımızdan örnek bir belge kalır diğer çağlara.
Tabiki, bizi düşman görenlerle kan dökmeden barışı başarırsak.
Türkiye nereye gidiyor?
Gençlerimiz oyuna gelmezse, Türkiye Amerika’yı da geride bırakacak
güç olmaya doğru, devrimlerin örnek alacağı yöne doğru gidiyor.
Aksi olursa, haliyle aksi yöne gider.
Allah o zaman ya onlara verir ya bize. O ana kadar daima kan akacak
ortam oluşturmaktan, kinle beslenmekten kaçınmaya son derece önem
vermemiz gerekir. Çok dikkat isteyen konu çok.
Selam olsun Allah için barış isteyenlere.
twitter.com/senlikogluemine