GAZETECİLİK !

Kopyala yapıştır cinsinden dedikodu mesleğine gazetecilik dendiği bir zaman dilimindeyiz. Biraz şu ajans biraz bu ajans, biraz şu blog biraz bu siteden üç beş haber kopyalayıp, biraz da kulis bilgisi adı altında kocakarı cinsinden dedikoduyu ekleyince oldu bir gazetecilik..!

Ve elbette zamana, zemine ve çıkarlara göre evrilen, kıvıran ve kıvırtılan köşe yazıları ve yazarlarını da eklemleyince, alın size tadından yenmez bir gazetecilik !

Büyük büyük miktarların, ciddi ciddi çıkarların gırla gittiği, kariyer (!) basamaklarının hızla tırmanıldığı bu kaygan zemin, gazetecilik diye pazarlandığı bir zaman dilimi.

Utanmanın, hayânın, akıl ve vicdanın öldüğü ve öldürüldüğü uğraşın adına gazetecilik dendiği bir zaman dilimi.

Kıvıran ve kıvırtılan kişi ve kalemin pazarlarda yok pahasına değil, ciddi ciddi miktarlara elden ele dolaştığı ( transfer ) bir mesleğin adıdır gazetecilik.

Kimin eli kimin cebinde demenin cuk oturduğu, dün dündür bugün bugündür deyiminin en uygun düştüğü meslek gazetecilik.

İktidar ve sermayenin elinde oyuncak olduğu, gel deyince gelen, git deyince giden ve otur deyince oturan bir zümrenin egemen olduğu mesleğin adı gazetecilik.

Kuruluş amaç ve felsefesi haber vermek olan, dikkat çekmek olan ve bir bakıma toplum için emniyet supabı olması gereken, ama en büyük ihaneti kendi okuyucusuna yapan mesleğin adı gazetecilik.

Sorgudan, vicdandan, yargıdan, toplumsal yaptırımdan uzak kalan bu zümre, heva ve hevesine göre hareket ettiği bir alanın ismi gazetecilik.

Güç ve iktidarın kim ve ne olduğuna bakmaksızın, kendisine uzatılan havucun güzelliğine göre pozisyon alan mesleğin adı gazetecilik.

Erdemli, ahlaklı, izzet ve şerefli insanların bir bir tecrit edildiği, itibar suikastına tabi tutularak, meydanın hepten omurgasızlara bırakıldığı mesleğin adı gazetecilik.

Kriterin bilgi, birikim, donanım, ehliyet ve liyakat olmaktan çıkarılıp, tek kıstasın yıkama, yağlama ve yalama olarak tanımlandığı mesleğin adı gazetecilik.

Pişkinliğin, vurdumduymazlığın, umursamazlığın, duyarsızlığın ve utanmazlığın utandığı bir meslek gazetecilik.

Bir yerlere gelmek, bir şeylere sahip olmak, kazanmak, ne olursa olsun kazanmak adına her şeyin pervasızca harcandığı mesleğin adı gazetecilik.

Bir parçası olmaktan utandığım ve bir iki namuslu kalemin varlığı ile teselli bulduğum mesleğin adı gazetecilik.

Halkı, elinde ki devasa imkanlar ile kandıran, aldatan, algıları ile oynayarak pisliği pazara çıkaran mesleğin adı gazetecilik.

Zerre kadar alakası olmadığı halde içerisine Vatan, beka, kurtuluş savaşı, onur savaşı ve daha bilmem ne değerlerin arkasına sakladıkları, her türlü yalan ve rezilliğin piyasaya sürüldüğü mesleğin adı gazetecilik.

Her mesleğin onuru, izzeti, şeref ve haysiyeti varken, kendisinde çok daha fazla olması gereken, ama hepsini azgın ve tatmin olmaz şehvetine kurban veren mesleğin adı gazetecilik.

Göz göre göre, milletin gözünün içine baka baka ve zerre kadar da utanmadan kırmızıyı beyaz diye pazarlayan mesleğin adı gazetecilik.

Bütün bu saydıklarımın elbette arkasında duruyor ve müntesibi olduğum bu mesleği yerden yere vururken ; otokontrol mekanizmasını devreye sokamayan, bu yalancı güruhu cezalandıramayan, ahlaklıyı ahlaksızdan ayıramayan, yaptırım gücünü kullanamayan okuyucu ! sen masum musun !?

Gazeteciyi ve gazeteciliği bu denli şımartan, hoyrat ve hovardaca hareket etme imkan ve alanı yaratan okuyucu ! sen masum musun !?

Kim bilir, belki de tencere ve kapak misali birbirinize layık, al birini vur ötekine cinsinden bir birliktelik bu olsa gerek.

Hakkı ile yazan ve hakkı ile okuyan bir avuç zümre, selam sizlere…!