Bir son dakika iptali yaşanmazsa bugün saat 14'te AK Parti genel başkanı sn Ahmet Davutoğlu ve CHP genel başkanı sn Kemal Kılıçdaroğlu, bir araya gelecekler. Böylece iki genel başkan aynı hafta içinde ikinci kere buluşmuş oluyorlar...

Eğer; genelkurmay eski başkanı sn Necdet Özel için icra edilen madalya merasimi geçen hafta olsa ve Cumhurbaşkanı sn Tayyip Erdoğan, önceki günkü açıklamaları o gün yapsaydı kuvvetle muhtemeldir ki Başbakan Davutoğlu, mes'eleyi bugüne bırakmayarak pazartesi günkü toplantıda CHP ile koalisyon arayışlarını nezaketi çerçevesinde bitirirdi. Mevcut konuşma ve kanaatler de zaten nihai noktaya gelindiği haberini vermekte. Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti yönetimini kast ederek "bizim kırmızı plakalı arabalara binmemizi, kendilerininse devleti yönetmelerini istiyorlar!" diyor. Ahmet Davutoğlu da perşembe günü tarihî bir hadise, bir fevkaladelik beklenmemesini açıkladı. "Çıkmayan candan ümit kesilmez!" Ama bu konuşmalar bile her şeyi ortaya koymakta.

Cumhurbaşkanının Devlet Şeref Madalyası toplantısında koalisyon ve seçime gitmekle alakalı olarak söylediklerinden iki husus bilhassa önem arz etmektedir. Bunlardan birinin Başbakanın MHP ile görüşmesinin de mümkün olduğunu ifade etmesidir. Bu söz açıkça "CHP tek alternatif değil, MHP ile de görüşülmeli" demektir. Nitekim bunu böyle okuyan Ahmet Davutoğlu da kapıların kapalı olmadığını gelişmeler halinde böyle bir görüşmenin pekâlâ mümkün olabileceğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanının diğer kayda değer ifadesi ise anayasada derpiş edilen 45 gün meselesidir. Seçimlere rağmen 45 gün içinde yeni bir hükümet kurulamaması halinde Cumhurbaşkanının 45 gün sonra meclisi feshederek yeni seçim yolunu açma prosedürüyle alakalı olarak süreyi esnetemeyeceğini, buna yetkisi olmadığını net bir şekilde beyan etti. Bu nokta üzerinde durulmaya değer. 45 gün dolunca ben meclisi feshederim demektir. Bu kararın MHP'yi rahatsız edeceği kesindir. Meclisin feshi halinde HDP de kabineye dâhil olacağından MHP'nin buna razı olması düşünülemez.

Sn Devlet Bahçeli, 7 Haziran akşamı hiç bir koalisyona girmeyeceklerini açıklamıştı. Daha sonra ileri sürdükleri şartlarda düzeltmeler yapılmış olsa bile AK Parti tarafından kabulü mümkün olmadığı için netice değişmemişti. Devam eden süreçteki açıklamalar da o ağır şartların tekrarı mahiyetindedir. Buna rağmen MHP'ye bir seçim hükümeti teklifi götürülebilir mi? MHP'nin bunu "yıpranmaya değmez!" şeklinde mütalaa edeceği düşünüleceğinden AK Parti böyle bir teklifi herhalde götürmez. Cumhurbaşkanının işareti de seçim hükümetine dair müzakereler olsa gerek. Söze konu olan, mevcut hükümetin güvenoyu ihtiyacının hasıl olması halinde MHP'nin destek olarak veya daha kuvvetli ihtimalle çekimser kalarak Davutoğlu Hükümetinin işine devam etmesine imkân kazandırmasıdır. En makul ve ülke menfaatine en uygun olan yol budur.

Şurası belli olmuştur ki iç ve dış baskın güçler isteseler de taban ve Cumhurbaşkanı istemediği ve AK Parti için bir erime sebebi olacağından AK Parti-CHP koalisyonu mümkün değildir. MHP ise ana muhalefet olmayı hedef aldığından geriye kalan tek yol bu yıl içinde, 15 Kasım'da seçime gitmektir.