BM/Birleşmiş Milletler Teşkilatı, ismi eskiden Burma, sonra Birmanya şimdilerdeyse Myanmar olan memlekette yaşayan Müslümanları, "dünyanın en sahipsiz azınlığı" olarak kabul etmekte...Myanmar, 50 milyon nüfuslu bir güneydoğu Asya devleti. Rohingya veya Arakan Müslümanları denen azınlık, Arapça "rahmet" kökünden geldiği de ifade edilen Rakhine yani Arakan Eyaleti'nin kuzeyindeler. Sayıları 1 Milyondan fazla olan Arakanlıların 800 Bini Myanmar'da, 300 Bini Bangladeş'te kalanı da Malezya'da yaşamakta. Başta rahipleri olmak üzere Arakanlı budistler, oldum olası bahaneler çıkartarak Müslümanlara rahat vermemekte, hayatı zindana çevirmekteler. Müslümanları diri diri yaktıkları bile olmakta. Merkezi iktidar, taraflar arasında hakemlik yapacağına tam aksine o da insafsız uygulamalar içindedir. Müslümanların evlenmeleri engellenmektedir. Evlenseler bile doğan çocuklara eğitim yaptırılmamaktadır. Nüfus kâğıdı verilmemektedir. Ev sahibi olmaları mümkün değildir. Barındıkları yerler, en kötü gecekondudan bile kötüdür.

Bu gayrı insani uygulamalar, BM'yi bile insafa getirmiş olmalı ki Arakanlıları "dünyanın en sahipsiz azınlığı!" ilan etmiş.... Hayatları, halleri ve çektikleri bu olunca mecburen doğdukları toprakları terkle hicret etmek istemekteler. O zaman da insan tacirlerinin eline düşmekte ve köle muamelesi görmekteler. Arakan Müslümanları, Bangladeşliler ve Afganlıları taşıyan kaçak insan gemileri, uzunca bir zamandır Hind okyanusunda dolanıp durmaktadır. Vaziyetlerini "sefalet" kelimesi anlatmaya yetmez. Buna rağmen bu zavallıları Tayland, Malezya ve Endonezya kabul etmedi. Bu noktada BM prensipleri ve genel sekreterin sözlerine de aldırmadılar.

Bu "en sahipsiz azınlık" dünyanın gözü önünde derme çatma gemilerde yemeksiz, ilaçsız beklerken nihayet Endonezya, Malezya ve Tayland dışişleri bakanları lutefederek bir ortak hal tarzı bulmak için toplandılar. Bu karar, bugüne kadar nerede olduğu meçhul Filipin'i mülteci kabulü hususunda harekete geçirdi.

Bu sahipsizlere "bırakın ölsünler!" telkinlerine rağmen yardım eden sadece Açe'li balıkçılar olmuş. Fedakârlıklarıyla 1500 kadar Müslümanı kurtarmışlar. Kurtarmaya da gayret ediyorlar.... Açe Sultanlığı, Endonezya'nın otonom bir bölgesidir. Bayrağı kılıç ilaveli Türk bayrağıdır. Kanuni'den itibaren yardımcı olmuş, gönül birliği yapmıştık. 5-6 Sene evvel geçirdiği depremde de Türkiye hemen imdadına koşmuştu...

Meseleyi, bu dramı "vah vah" diyerek geçemeyiz:

Nüfusu 50 Milyonu aşkın bir devlette 50'de bir bile tutmayan bir azınlığın varlığına tahammül edilememekte. Bunun sebebi o azınlığın Müslüman olmaları ve üstelik de sünni Müslüman olmalarıdır. Eğer budist yobazlığın işlediği vahşetin binde biri hırıstiyanlara yapılsaydı, papalık da dünya da ânında ayağa kalkardı.

Gerçek şuki Şarki Türkistan, Arakan, Afganistan, Filistin, Kırım, Somali... nerede sünni Müslüman varsa orada sahipsizlik, işgal zulüm, açlık, yoksulluk bulunmaktadır. Eğer Türkiye, 2023 için hedef aldığı 10. Büyük kudret olmayı bugün gerçekleştirmiş olabilseydi Arakan'da bu zulüm yaşanmaz, çocuk, kadın ve yaşlısıyla 8 Bin insan açık denizlerde ölüme terk edilmezdi. Acı gerçek şu ki 1 Milyar 750 Milyonluk dünya Müslümanları da sahipsizdir. İİT vs sadece göz boyamadır. Müslümanlara dünyanın azınlığı muamelesi yapılmakta...

Burada şunu da demeden geçemeyeceğiz. Suriyeli, üstelik de çoğu Türkmen mültecileri ölüme göndermeyi seçim vaadi yapan Türkiye muhalefeti, lütfen kimlerle aynı saflara düştüğüne dikkat etsin.

Bir sözümüz daha var:

Hani Müslümanlar kardeşti? Öyleyse vücudun bir yeri azaptayken neden diğer yerler bunu duymaz? Bu nasıl kardeşlik ki Türkiye'de Müslümanlar, muhafazakârlar, dindarlar, israf, depdebe, lüks ve şaşaaya gömülmüşken öte yanda 1 milyon Müslüman budistlerin zulmü altında kıvrım kıvrım kıvranmaktadır?