Cumhuriyetin ilanından sonra, bu memlekette, çoğunluğu oluşturan
Sünnî Müslümanlara çok haksızlıklar, zulümler yapıldı. Millî
kimliğe, millî kültüre, temel insan haklarına, hukuka, din ve inanç
hürriyetine aykırı olarak İslam medreseleri, tasavvuf tekkeleri
kapatıldı. İslamî eğitim yasaklandı. Zulüm o kadar şedit oldu ki,
Ezan okunmak bile yasaklandı. Ayasofya müze yapıldı. Nice din
alimi, müftü, şeyh, ziyalı Müslüman asıldı, zindanlara atıldı,
sürgünlere gönderildi. İslam vakıflarına el konuldu. On binden
fazla cami, mescid, medrese, imaret binası yıkıldı, satıldı, kiraya
verildi, harap edildi. Tarihî İslam kabristanları düzlendi, kimisi
park yapıldı, kimisi yapılaşmaya açıldı.
Bu karanlık devirlerde birtakım gerçek İslam büyükleri, bin bir
fedakarlık ve cefa içinde dine, imana, Kur’ana ihlasla hizmet
ettiler. Bir Bediüzzaman çıktı… Bir Silistreli Şeyh Süleyman
Tunahan çıktı… Ermenekli Safvet efendi… Dersiamdan Hüsrev efendi…
Allah hepsinden razı olsun. Onlar din, iman, Ümmet, Kur’an
hizmetlerini dünya için, zengin olmak için, riyaset için, benlik
için yapmadılar.
1945’te ikinci dünya savaşı sonra erdi, tek parti devri bitti,
ülkeye birazcık hürriyet ve çoğulculuk geldi. 1950’de CHP yıkıldı,
Demokrat Parti iktidar oldu. Kadrolar yine Kemalistti ama yine de
Ezan yasağı kaldırıldı. Önce İstanbulda, sonra birkaç yerde
İmam-Hatip mektebleri açıldı. Kur’an kursları… CHP hacca gitmeye
izin vermiyordu, hacca gidilmeye başlandı.
Plansız programsız da olsa dinî faaliyetler, hizmetler yapıldı.
Müslümanlar tarlaya tohum ekmişler, bu tohumlar yeşermişti ama
başaklar henüz olgunlaşmamıştı.
Allah rızası için ihlasla hizmet edenleri tenzih ederek söylüyorum:
İhlassız birileri zuhur etmiş ve Müslümanların bin bir emek ve
zahmetle yeşerttikleri tarladaki ekini gök iken biçmeye
kalkmıştı.
Vaktiyle bu düzen bozuktur, bu düzen Müslümanlara kan kusturmuştur
diyen ve kendilerini mücahid gösteren birileri ganimet toplamaya
başlamışlardı.
Tafsilata girmeyeyim, bugün öyle bir noktaya geldik ki, birtakım
Müslümanlar, dün İslamla savaşan zalimleri desteklemektedir.
Din dünyaya, siyasete, riyasete alet edilmiştir.
Birtakım harisler yüzünden Müslümanlar parçalanmış ve birbirine
girmiştir.
Din iman hizmet diyerek dine imana hizmete aykırı bir yığın bozuk
iş yapılmaktadır.
Zekatlara bile göz dikilmiştir ve saf ve temiz Müslümanların
zekatları Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı olarak
toplanmakta ve sarf edilmektedir.
Birtakım muhterisler, Allahın kardeş kılmış olduğu mü’minleri
birbirine düşman etmiştir.
İslamî hizmetler sahasında her yıl yüz milyar dolardan fazla para
toplanıp harcanmaktadır ama Müslümanlar arasında hâlâ Ümmet birliği
ve teşkilatı yoktur, Müslümanlar râşid âdil muktedir bir İmama biat
ve itaat etmiyorlar, Ümmet bin kadar parçaya ayrılmıştır. Korkunç
bir kopukluk, kaos, anarşi hükümfermadır.
Bozuk düzenin ganimetlerini toplayanlar, yürekleri riyaset hırsıyla
yanıp tutuşanlar, dünyevîler; önceki fedakar kuşakların ekinini
yeşil iken biçmeye kalkmış ve tarlayı çiğneyip berbat etmiştir.
İslam adına ne acayip ve korkunç işler yapılıyor. Gece gündüz
ağlaya ağlaya eski zalim partileri desteklemeler… Kur’an Allah
katında tek hak din İslamdır diye sarahaten beyan ederken, üç hak
İbrahimî din vardır diyenler… Salih ve dindar kardeşini, bizim
cemaatten değil diye dışlayanlar… Sivil darbe teşebbüsü yapanlar…
Dünya iktidarı için İslama kesinlikle aykırı işler edenler…
Dinî hizmetler siyasete, dünyaya, riyasete, benliğe alet edilince
işte böyle oluyor.
(İkinci yazı)
İnancı Bozuk Sapık Mezhepler
BİR İlahiyatçı ve Diyanetçi, iman yüzde yüz Allah’ın bileceği bir
meseledir demiş… Bu söz, din sadece bir vicdan meselesidir diyenin
sözü gibidir. Evet din bir vicdan işidir ama sadece vicdan işi
değildir. Kimin imanlı olup olmadığını yüzde yüz Allah bilir ama
kullar hiç bilmez değil.
İslam dünyasında yetmiş üç fırka vardır. Bunların iman ve itikadı
kitaplar(ın)da yazılıdır.
Mücessime, Müşebbihe, Mürcie, Mutezile, Vehhabiye, Afganiyye,
Fazlurrahmanhiyye ve sair fırkaların inançları bellidir, yazılıdır.
Taqiyye yaparak inançlarını gizleyenler dışındakiler itikatlarının
esaslarını açıkça beyan etmektedir.
Allah gökte oturuyor diyen bir bid’atçinin sapık olduğunu iddia
edeni, sen imanı nasıl bilebilirsin, o kişinin kalbindedir ve onu
sadece Allah bilir diyerek reddetmek yanlıştır.
Evet, kulun kalbinde iman olup olmadığını, bu imanın makbul bir
iman olup olmadığı yüzde yüz sadece Allahü Teala bilir ama biz
kullar akâid ilminin ışığında kişinin izhar ve beyan ettiği imanın
sıhhatini konuşup tartışabiliriz.
Sapık bir fırka, Eş’arî ve Maturidî inanç ekollerini sapıklıkla
suçluyor. Gerçekten sapık olan fırka hangisidir? Bu sorunun cevabı
Ehl-i Sünnet’e, Sevad-ı Âzama göre şudur: Ehl-i Sünnetin Eş’arî ve
Mâturidî inanç ekolleri haktır, doğrudur, sahihtir; bunlara sapık
diyenlerse sapıktır.
Bu konuda delilin var mıdır?.. Maturidîliğin ve Eş’arîliğin hak
inanç ekolleri (ikisi de usulde birdir) olduğuna dair bin delil
vardır. Bunlardan ikisini arz edeyim:
1. Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) “İstanbul’u feth
edecek kumandan ne iyi bir kumandandır ve onun askeri ne iyi
askerdir” buyurmuştur. İstanbul’u feth eden Sultan Mehmed’e
Resulullah efendimiz ne iyi kumandan dediğine ve Fatih de Mâturidî
inancına sahip bulunduğuna göre, Maturidîlik haktır.
2. Diğer bir hadiste “Ümmetim arasında ihtilaf (ve tefrika) zuhur
edince siz Sevad-ı Âzama (Büyük karaltıya, kalabalığa) tabi olunuz”
buyurulmuştur. Eş’ariler ve Müturidîler itikad konusunda İslam
dünyasının büyük kalabalığıdır.
Konuyu özetleyeyim:
Ehl-i Sünnete aykırı ve karşı olan bütün fırkalar ve mezhepler az
veya çok bozuktur.
Bunların birkaçını sayayım: Vehhabilik…
Fazlurrahmancılık=Tarihsellik… Mücessime… Müşebbihe… Mutezile…
Mürcie… Dinde reform mezhebi… Dinde değişim mezhebi… Dinde yenilik
mezhebi… Kemaliyyun mezhebi… Latincilik ve laiklik mezhebi … Ali
Şeriati’yi imam kabul edenlerin mezhebi… Mezhepsizlik mezhebi… İbn
Teymiyeyi imam kabul edenlerin Selefî mezhebi… Kadiyanilik dini…
Aktivist İslamcılık mezhebi… Diyalog ve Tolerans mezhebi…
İşte bunların ve isimlerini saymadığım ötekilerin, Ehl-i Sünnete
aykırı bütün inanç ve görüşleri, bütün yorumları hatalıdır,
bid’attir.