Düğün - 1

26.08.2017 bir düğünde bulundum. Mumların yandığı bir salondu. Kulakları sağır eden bir müzik başladı. Yanımda oturanlar vardı. “Hoşgörüden” söz ediyorlardı.

1071’de atamız, Alparslan’ın Malazgirt zaferini kazandığının yıldönümünde…

“Höşgörü”…..

Bu lafı Türkiye’de tedavüle süren fetö’dür. Milletimizin dinine ve tarihine en son tekniklerle saldıran fetödür. En sonunda fetö, meclise, polise ve devlete silahlı saldırı yaparak herkesin kendisini anlamasını sağladı.

Salonda müzik sesi o kadar ağır ve sakil idi ki, masada yanımdaki kişinin sesini duyamıyordum. Dudak okuma tekniğiyle ne demek istediğini anlamaya çalışıyordum.

Yanımdaki “hoşgörü” olalım diyen hemşehrime bunun pek iyi bir şey olmadığını anlatmaya çalıştım. Biraz işaret diliyle biraz da sesimi kullanarak.

Fakat salonda müzik o kadar berbat ve o kadar rahatsız edici ki, bırakınız başkasına söz nakletmek, kendi sesimi bile ben, duyamıyordum.

Dayanamadım, salonu terk etmeye karar verdim. Masadakilere “ben gidiyorum” dedim. “Hoşgörüyü” terviç eden hemşehrimle ötekiler orada işkenceye tabi olmayı tercih ettiler.

Ben hanımı alarak, girişte bekleyen düğün sahibine “hayırlı olsun” dedim ve lisan-ı münasiple “bu işkenceye daha fazla tahammül edemeyeceğimi” diyerek ayrıldım. Bu arada bizim hanım, düğün sahibesine zarf içinde adet gereği verilmesi gereken hediyeyi verdi.

Salondan çıktıktan sonra derin bir “ohhhh” çektim.

Dünya varmış dedim.

Böyle “ohhhh” çekince aklıma Turgut Özal geldi. Merhum Turgut Özal Cumhurbaşkanı olduğu zaman frak giymek mecburiyetinde kalmıştı. Aslında Türk devlet ananesinde frak giymek yoktur. Bu uygulama Cumhuriyet ile başlayan “tam batıcılığın” tipik bir tezahürdür.

Cumhuriyet döneminde batıya tıpa tıp benzemek “hayalinde” olanların ihdas ettiği bu frak denilen libası, bazı cumhurbaşkanları son derece “şevk” ve istekle giymişler, bir kısmı da mecburiyetten giymiştir.

Mesela İsmet İnönü, frakı son derece istek ve “şevkle” giymiştir. Zira biz biliyoruz ki, Paşa, Cumhurbaşkanı olmadan yıllar önce Lozan görüşmeleri yapılırken batıya tıpa tıp benzemek “idealiyle”, Milli Mücadelenin sembolü haline gelmiş olan kalpağı atarak fötr giymiş ve kendince tam bir batılı olmuştu. Aşağıdaki derginin kapağında görülüyor.

Fraktan niye söz ettim?

Frak giymek bir aidiyet duygusunun tezahürüdür. Yani “ben batılıyım” demektir. İsmet Paşa ve diğerleri, kendi istek ve arzularıyla tıpa-tıp batıya benzemek arzusunda olanlara bir diyeceğimiz olamaz. Her ne kadar milletimiz bu tam batıcıları yüzde yüz tasvip etmese de, kişilerin münferit tercihleri kendilerine aittir diye düşünüyoruz. .

Son seçimlerden ortaya çıkmıştır ki, milletimiz artık frak giyenleri tercih etmiyor. Hatırlayalım; 2015 yılında meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla Deniz Baykal açılışta başkanlık yapmış ve büyük bir “şevkle” frak giymişti. Aşağıda görüldüğü gibi.

2019 genel seçimlerinde muhtemelen yine Deniz Baykal meclisi açacak gibi görünüyor. AMA ÇOK MERAK EDİYORUM YİNE FRAK GİYECEK Mİ?

Artık şimdi Cumhurbaşkanlarımız frak giymek “işkencesinden” kurtuldular. Arzu ederek giymek isteyenler /giyecek olanlar hariç. …..Bizim buradaki kastımız, Türkiye’nin büyük bir çoğunluğunun arzusudur. Nitekim sandıktan çıkan neticelerde bu tezahür etmiyor mu?

CHP’den başka frakı müdafaa eden var mı? Veya CHP zihniyeti taşıyan marjinal çevrelerin dışında var mı frakı savunan?

CHP’nin içinde de muhtemel artık bu işten vazgeçelim diyenler olabilir.

Kişi sevdiğiyle beraberdir.