30 Ağustos 1922 Zafer Bayramı resmi kabul merasimi için Pazar
akşamı Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaydık...
Merasim, kapalı bir mekânda değil, 5 dönüm civarında bir büyüklüğe
sahip iç bahçede yapıldı. Tahmin ediyoruz ki hazirûn, memur ve
hizmetkârlarla birlikte iki bin kişiden az değildi. Bu kadar insan
bir yaz günü kapalı bir salonda ağırlansaydı hayli sıkıntı
yaşanırdı. Sarayın, bu ferahlığı vermesi bile gözardı edilemez.
Ankara'nın Beştepe semtinde yer aldığı için "Beştepe" de denen bu
külliye, çok konuşulmakta, çok çekiştirilmekte. Bu konuşmaların
sebebi şunlardır: Haset, tarih mimari ve kültür fukaralığı.
Saray, hizmete girdiğinde de yazmıştık. Ulu atalarımız şöyle
demişlerdir. "Temsilde tasarruf olmaz". Saraylar, devletin ihtişam
ifadelerinden biri ve misafir odalarıdır. Benzerleri, tarihten bu
yana Japonya, Hindistan, Bağdat, Şam, Rusya, Fransa, İngiltere,
İspanya, Endülüs ve İstanbul'da da vardır. Devlet-i aliyye zor
zamanında bile Dolmabahçe, Beylerbeyi, Yıldız Saraylarını
yapmıştı.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın "Topkapu Saray-ı Hümayunu" ile mukayese
edilmesi mümkün değildir. Endülüs'teki El Hamra, Dolmabahçe,
Beylerbeyi Saraylarıyla da mukayese edilemez. Beştepe’deki saraya
bakıldığında mimari nisbetsizlik dikkat çekmekte. Cumhuriyet devri
camilerinin ekseriyetinde kubbe küçük kalmışken minare başını alıp
gitmiştir. Külliye mimarisi, bize Vatan Caddesindeki o bir garip İl
Özel İdaresi Binasını da hatırlattı.
Ayrıca, Beştepe Sarayı inşa edilirken neden sadece Selçuklu mimari
tarzından ilham alındığı cevabı verilmiş bir soru değildir. Bu
binalarda Osmanlı mimari hususiyetleri de okunabilmeliydi. Daha
doğru olansa yepyeni bir mimari üslup ortaya konmalıydı. Mimarimiz,
Cumhuriyet döneminde bir millî çizgi gösterememiş, ancak tek-tük
pırıltılar yaşanmıştır. Bunda ecdada mahsus her şeyin kötülenmesi
etkili olduğu gibi müktesebat noksanlığı esas sebeptir. Büyük
âlimlerin, büyük şairlerin, hattatların yetiştiği dönemde büyük
mimarlar, büyük pehlivanlar büyük sultanlar da vardır.
Biz o eski teklifimizi tekrar etmek isteriz:
Yıldız Sarayı Külliyesi elden geçirilerek İstanbul, Yazlık Başkent
yapılabilir. Bunun dünyada başka numuneleri de mevcut. Zaten hayli
zamandır İstanbul fiili başşehirdir.
Bugünkü nesiller, Vatan Caddesi'nin, Boğaz Köprüsü'nün yapıldığı
günlerdeki muhalefete bakıp acıyarak gülmekte. Gelecek nesiller de
bugün bu saraya laf edenlere güleceklerdir.
Biz saray görmemiş millet olsak, konuşulanlar belki mazur
görülebilir. İslam tarihi, Türk tarihi ve dünya tarihi
zaviyelerinden bakıldığında bu eser, bu mimarisiyle birinci sınıf
saray değildir. Buna rağmen dün Cumhuriyet tarihinde o da yoktu.
Çankaya, labirentlerden mürekkep bir köşktür.
Devlet reislerinin ikamet ettiği saraylar millet malıdır. Devlet
reisleri, onların maliki değildir. Miras bırakamazlar. Saray,
devletin kudretiyle mütenasip olur. Eğer 30 Ağustos resmi kabulü bu
mekânda olmasaydı, Kosova'dan Umman Denizine kadar yapılan göğüs
kabartıcı bağlantılar, ham hayal farzedilerek yadırganırdı.
Unutmamalı ki muvaffakiyetin üç sebebi vardır:
Zaman, mekân, imkân!..
Beştepe Sarayı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, bizim bir geçiş dönemi
eserimizdir. Eğer, kalkınmaya, büyümeye devam edebilir, hedefleri
tutturursak hakiki saraylar 2023'lerde, 2071'lerde inşa edilir. O
zaman bugünkü Cumhurbaşkanlığı Sarayı da dünyanın en büyük Kitap
Sarayı yapılır.