Anayasanın 116. Maddesinde yazılı 45 günlük sürenin dolmasına
sadece 5 gün var. AK Parti-CHP müzakereleri, toplamda 40 saati
aştığı halde bir netice vermedi. İki partinin dünya görüşlerinin
çok farklı olmasından dolayı zaten netice vermesi de pek
beklenmiyordu.
MHP ile yapılan görüşmelerse sadece 2.5 saat sürdü. Bu müddetin en
fazla onda biri ortak hükümete dairdir. Devlet Bahçeli, bu mes'ele,
ortak hükümet şıkkı ortaya çıktı çıkalı anlaşılmaz bir ısrarla AK
Parti-CHP koalisyonu kurulmasını dile getirdi. Bunun dışında bütün
ihtimallere kepenk indirdi. O kadar ki erken seçim sözünü ilk defa
kendisi telaffuz ettiği halde ondan da caydı.
Şimdi Ahmet Davutoğlu'nun partisinin MKYK ile görüş teatisi
yapmasından sonra vaziyeti Cumhurbaşkanına arzetmesiyle bu 5 günlük
süre içinde yeni bir dönem başlamış olmaktadır:
Cumhurbaşkanı sn Recep Tayyip Erdoğan, bütün gelişmeleri büyük bir
dikkatle takip etmektedir. İlâveten hadisenin kamuoyuna akseden ve
etmeyen taraflarını en ince teferruatına kadar Başbakandan dinlemiş
ve mütalaasını almıştır. Şüphesiz ki Cumhurbaşkanı mevcut ve
muhtemel bütün her şeyi hukukçularıyla da değerlendirmiştir.
Şimdi sn Erdoğan, ya sn Davutoğlu'na "bir kere daha dene" diye
ikinci kere görevlendirme yapmış olacaktır. Veya ana muhalefet
lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu Külliye'ye davet ederek bu vazifeyi
O'na tevdi edecektir. Ancak bu hassas noktadır. Sn Kılıçdaroğlu'nun
iki-üç gün içinde bir iş çıkartması ihtimal dışıdır. Cumhurbaşkanı
da bunu nazara alarak sn Davutoğlu'nu ikinci kere vazifelendirmiş
olabilir. Başbakan Davutoğlu da yeniden ve küçük bazı adımlara
rağmen netice alamayınca 23 Ağustos mesai bitiminde emaneti iade
eder, Cumhurbaşkanı da meclis başkanına görüşünü sorarak seçim
hükümeti mekanizmasını çalıştırmaya başlar. MHP bu tarz bir
hükümete bakan vermeyeceğini açıklamıştı. HDP de vermeyebilir. Hem
MHP ve hem de HDP bakan vermezse CHP de uzak durabilir?
O zaman ne olur?
Hiç bir şey olmaz!
AK Parti, hükümeti tek başına teşkil edip ülkeyi seçime taşır. Veya
HDP girmeyince MHP hükümete dahil olabilir. MHP karar değiştirince
CHP de hükümette yer alabilir.
Bir Davutoğlu azınlık hükümeti güvenoylamasında MHP'nin TBMM
başkanı seçilmesi benzeri bir çekimserlik tercihi dışında artık tek
yol meclisin Cumhurbaşkanı tarafından feshidir. Bu da dünyanın sonu
değildir. Bütün bunlar hem siyasi hayatımızın demokrasiyle imtihanı
ve hem de seçmenin sandık başında sorumluluk şuurunun artmasının
teminidir. Cumhurbaşkanının Kemal Kılıçdaroğlu'na vazife vermemesi
hayli öfkeye sebebiyet vereceği aşikârdır. Ama bu karar,
Cumhurbaşkanının mevcut şartlar karşısındaki bir takdiridir.
MHP'nin son dakikada alacağı bir kararla çekimserlik tavrını
kullanarak devletin ve milletin âli menfaatleri uğruna üzerine
düşecek fadakârlığı eda edip mevcut Davutoğlu Hükümetiyle seçime
gidilmesine yol verme ihtimali hâlâ geçerlidir.
Gecenin en zifiri karanlığı, şafak sökmesinin en yakın olduğu
zamandır.
Bütün bu yaşananlar, büyüme sancılarıdır.
Bir musibet, bin nasihatten evlâdır.
Bazı seçmenler, gerekli dersi almıştır.