MHP o dönemeci alacak kıvraklığı gösteremedi. HDP zaten
yeniden kendi mahalline döndü. CHP şu gün istense de istenmese de
ana muhalefet partisidir... Demokrasilerde yalnızca iktidar olan
parti değil, diğer partiler de ehemmiyet arz ederler. Bu partilerin
içinde ana muhalefetin yeri daha bir farklıdır. Ne var ki bu farkın
değeri dönemlere mahsustur. Eğer; bir parti, girilen her seçimde
ana muhalefet olarak kalıyorsa orada hastalık var demektir. CHP çok
çok uzun bir zamandan beri tek başına iktidar olamamakta; uzun bir
zamandan beri de koalisyon liderliği yapamamaktadır. Ana muhalefet
partisi olmak, bir san'at ve zenaat olmadığına göre bu durum neyin
nesidir? Şöyle bir ihtimal bile gelecek zamanlarda yaşanabilir.
2050'de AK Parti, 2002'den beri iktidar, CHP de 2002'den beri ana
muhalefet olarak yola devam ediyorlar olabilir. Böyle bir siyasi
yapılanma, dünya demokrasilerinin hiç birinde mevcut değildir.
Bugün bir kısım delegeler, Kemal Kılıçdaroğlu ile çalışma
arkadaşlarına öfke içinde bağırıp çağırarak kurultay toplanmasını
istemekteler. Ürettikleri bir çare de yok. Diyebildikleri şundan
ibaret: "Partinin sol ve devrimci tarafı öne çıkartılsın!" "Tut
kelin perçeminden!" Kinayesi böylesi demler içindir. Delege sistemi
Türk demokrasisinin özürlü yanlarından biridir. Orada hakimiyeti
elinde tutan Moğolcasıyla "kurultay" yahut Frenkçesiyle "kongre"ye
hakim olduğundan bu öfkeler bir sonuç almaz.
Çünkü; CHP kendine has bir partidir!
CHP genel başkanı Bülent Ecevit, hapisten çıkınca herkes O'nun
efsanevi bir biçimde başına geçtiği CHP liderliğine döneceğini
tahmin ediyordu. Fakat sn Ecevit tahminlerin aksine gidip DSP'yi
kurdu. Bunun üzerine biz de kendisini TGRT'de yayınlanmakta olan
"Entellektüel Boyut" adlı programımıza aldık. Orada CHP'ye dönmek
dururken neden yeni bir parti kurduğunu sorduğumda bana şu cevabı
vermişti: "CHP kendine has bir parti, bazı şeyleri aşamadım!"
Bülent Ecevit, ne kadar haklı olduğunu ilerleyen yıllarda DSP'yi
iktidar yaparak göstermiştir.
Diğer bir hatırayı nakledelim:
90'ların sonlarıydı. CHP genel başkanı Deniz Baykal ile eski CHP
binasındaki odasında baş başa sohbet ediyorduk. Sn Baykal, öz
eleştiri anlamında öyle şeyler dillendirdi ki dinleyip geçilemezdi.
Bunun üzerine duvardaki 6 Ok armasını göstererek kelimesi
kelimesine şunu söyledik: "Sn Baykal, bu dediklerinize göre 6 Ok
müzelik eşya olmuş!"
Belki CHP'lilerin gördükleri hâlde cesaret ederek dile
getiremedikleri hakikat budur. Şu naklettiklerimizden başka bugün
herkesin hatırlayabileceği bir başka belge daha mevcut:
Kemal Kılıçdaroğlu CHP genel başkanı seçildiğinde tıpkı Bülent
Ecevit gibi "Yeni CHP" demişti. O, "Yeni CHP" deyince partiyi
tapulu mülkleri gören keskin Kemalistlerle eşi bulunmaz laikçi
CHP'liler burunlarından soluyarak genel başkana "Yeni CHP'ni de al
git!!!" dediler. Sn Kılıçdaroğlu, mücadele etmek yerine sözünü terk
etmeyi tercih etti...
Bunlar yaşanmış gerçekler.
Bu ve daha nice benzer sebeplerden dolayı bugün Türkiye'de ana
muhalefet olmayı âdeta meslek edinmiş bir parti vardır. Böyle bir
sosyal ve siyasi hastalığın tedavisi ilgili herkese düşmekte. CHP
yakın mazisine bakıldığında Bülent Ecevit ve Deniz Baykal'dan sonra
çalışmaları en göz doldurur CHP lideri sn Kılıçdaroğlu’dur. Gerek 7
Haziran ve gerekse 1 Kasım için kimse "Kılıçdaroğlu çalışmadı!"
diyemez. Çalışmaya çalıştı ama parti dokusu, mazisi ve halk
indindeki telakki ediliş şekliyle en nihayet fazladan olarak 2 MV
çıkartıldı. O çalışmanın karşılığı bu değildi. Hadise orada da
kalmadı. Bu defa da genel başkan bir kısım partilileri tarafından
hırpalanmakta.
Öyle ise yapılması gereken yerlileşme yönünde dönüşmektir. Ama
böyle bir sürecin mevcut partide olması imkânsız.
Kemal Kılıçdaroğlu da Bülent Ecevit'in yaptığını yapabilir mi? O
cesareti gösterebilir mi?
Kendine inanan ve kendisinin de güvendiği kadroları alarak yeni bir
parti kurabilir mi? Çünkü CHP'yi dönüştüremez. Bunu Ecevit bile
yapamamıştı.
Evet; onu diyoruz; sn Kılıçdaroğlu, CHP'yi zamanı ve ülkeyi
okuyamayan keskin Kemalistlerle benzersiz laikçilere bırakarak
arkadaşlarıyla birlikte yeni bir parti çatısı altında siyasete
devam etmelidir.
Doğru; bu büyük bir risktir.
Fakat risk alan büyümektedir.